BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

İşte yataktaki haklarınız

Tıpkı evde, işyerinde ve sokakta olduğu gibi, yatakta da birtakım hak ve özgürlüklerimiz var. İşte haklarınız;

Abone ol Tıpkı evde, işyerinde ve sokakta olduğu gibi, yatakta da birtakım hak ve özgürlüklerimiz var. Fakat bunları kullanmamayı tercih ediyoruz. Peki azla yetinmek niye? Artık cinsel ve duygusal özgürlüklerimize sahip çıkmamızın zamanı gelmedi mi?

İnsanların seks hakkında konuşmaya ve cinsel içerikli görüntülere çoktan alıştıkları, bu konunun üzerindeki tabuların hızla kalktığı bir çağda yaşıyoruz. Oysa hâlâ en basit cinsel ve duygusal isteklerimizi, takdir ve şikâyetlerimizi dile getirmekten bile aciziz. Daha doğrusu, çoğumuz bu tür konulara fazla girmeme yanlısıyız. Yanlış anlaşılmaktan, doyumsuzluk ve memnuniyetsizlikle suçlanmaktan, 'şımarık' damgası yemekten, seksi gereğinden fazla önemsiyor gibi görünmekten korkuyoruz. Oysa bize mutluluk vermedikten, kendimizi iyi hissetmemizi sağlamadıktan sonra cinsel ilişki birkaç kalori kırıntısı yakmak dışında hiçbir şey ifade etmiyor. İster kadın olalım, ister erkek, bu mutluluk bizim hakkımız. Tabii başka haklarımız da var. Ancak tıpkı hayatın diğer alanlarındaki haklarımız gibi, bunlar konusunda da ya tam bir boşvermişlik içindeyiz ya da bazılarını kullanmaya çekiniyoruz. Öyleyse daha bilinçli bir cinsel hayat için öncelikle yataktaki haklarımızı ve bunları ne şekilde değerlendirmemiz gerektiğini bilmeliyiz. Eğer siz de bugüne kadar özgürlüklerinden feragat etmiş olanlardansanız, sözlerimize kulak verin! Evrensel cinsel haklar bildirgesini açıklıyoruz!

Madde 1: Mükemmel seks bekleme hakkınız var!
Seksologlar tarafından yapılan araştırmalar ne yazık ki, Batı ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde özellikle kadınların vasat cinsel deneyimlerle yetindiklerini ortaya koyuyor; genel olarak hayatlarının kusursuz olmasını hedefleyenler bile... Oysa yatakta da aynı mükemmelliği hak ediyoruz, hem de fazlasıyla... Yalnız burada mükemmelliğin ne şekilde tanımlandığı da çok önemli. Defalarca orgazm olduğunuz bir gece sonradan son derece silik ve anlamsız bir anıya dönüşebilir. Kadınların yataktaki asıl beklentileri yakınlık ve o deneyimin özel olduğunu hissetmektir. Fiziksel performans, ancak bu hislerle bir araya geldiği zaman bir değer kazanır. Ne olursa olsun, hiçbir zaman ortalama bir cinsel tecrübeyle yetinmek ya da tatmin olmuş gibi görünmek zorunda değilsiniz. Partnerinizin bakış açısı sizi daima ikinci derecede ilgilendirmeli. Unutmayın ki yatakta herkes kendi bedeninden ve kendi memnuniyetinden sorumludur. Eğer partneriniz size bu memnuniyeti sağlayamadıysa, sağlayamamıştır. Bir davette önünüze konulan bir yemeği beğenmediğiniz halde kibarlıktan takındığınız 'durumu idare etme' tavrını yatağa taşımayın; aksi takdirde karşı tarafta her şeyin yolunda olduğu hissini ve bu hissini beraberinde getirdiği tembelliği yaratmış, dolayısıyla mükemmel seks hakkınızı hiçbir zaman kullanamamış olursunuz.

Madde 2: Romantizmi yaşama hakkınız var!
Çoğunluğu erkek olmak üzere bazı insanlar, duygularını gösterme konusunda pek başarılı değildirler. Üstelik bu başarısızlıkları, cinsellik gibi iki insanın birbirine en yakın olduğu bir deneyim boyunca bile devam eder. Erkeklerin en büyük yanılgısı, cinsel ilişkinin zaten başlı başına bir sevgi gösterisi olduğunu ve duygu desteğine ihtiyaç kalmadığını düşünmeleridir. Fakat bunu kaderin bir cilvesi olarak görüp; 'Ne yapalım, bana da böylesi denk geldi' kabullenmişliğini sürdürmek, sizin için romantizmi seks haritasından büsbütün silmek anlamına gelir. Duygusal tepkilerin sizin için ne kadar önemli olduğunu sadece göstermekten değil, aynı zamanda söylemekten çekinmemelisiniz. Çünkü bilhassa uzun süreli ilişkilerde bu tür bir romantizm beklemeniz çok doğal. Tabii şunu da aklınızdan çıkarmamalısınız ki sadece beklemek yetmez. Yatakta ilişkinizin duygusal boyutunu ön plana çıkarmak için siz de çaba göstermeli, yaratıcılığınızı da kullanarak uygun atmosferi yaratmalısınız. Fakat eğer çabalarınıza en ufak bir karşılık bile alamadığınızı görürseniz, surat asma ya da greve gitme hakkınız bile gündeme gelebilir!

Madde 3: Seks sırasında tamamen kendiniz olma hakkınız var!
Yatakta farklı rolleri oynamak, zaman zaman kışkırtıcıdır ve ilham vericidir. Fakat bu sizin her seferinde bir başka karaktere dönüşmek zorunda olmanız anlamına gelmemeli. Kendiniz kesinlikle, hiçbir zaman, birlikte olduğunuz erkeğin fantezilerini gerçekleştirmekle yükümlüymüş gibi hissetmemelisiniz. Çünkü bir süre sonra bunu bir baskı olarak görmeye ve partnerinizden soğumaya, hatta sizi kullandığını düşünerek ondan nefret etmeye başlayabilirsiniz. Sonuçta o sizinle, siz olduğunuz için sevişiyor olmalı, fanteziler ise 'farklı bir tat' düzeyinde kalmalı. Fakat eğer her seferinde kahverengi saçlarınızın üstüne sarı bir peruk takarak onun o çok beğendiği Hollywood yıldızına benzemenizi talep ediyorsa, bu masum gibi görünen istek aslında cinsel hayatınızın sorunlu bir boyutunun göstergesidir. İkiniz de birbirinizi öncelikle en doğal ve saf halinizle kabul ediyor ve istiyor olmalısınız. 'Kılık değiştirme' oyunu seks yaşamınıza renk katabilir fakat onun bütün rengini belirleyemez.

Madde 4: Reddetme hakkınız var!
Fantezilerden söz etmişken, bunların sınırının sadece ve sadece hayal gücü olduğunu belirtelim. Uçlar arasında gidip gelmek eğlenceli, ama bazen de bir taraf açısından duygusal ya da fiziksel olarak zorlayıcıdır. Ne de olsa yatağa girerken ahlak ölçütlerimiz, tabularımız, prensiplerimiz ve kendimiz için çizdiğimiz sınırlar da bizimle beraber gelir. Bu sınırların ihlali söz konusu olduğunda, seks zevkli olmaktan çıkıp sıkıntı verici bir hal alır, hatta bu durum düzenli olarak devam ederse işkenceye dönüşür. Oysa yatakta bazı deneyimleri büyük bir mutlulukla kabul ettiğiniz gibi bazılarını da kesin bir dille reddetmek sizin en doğal haklarınızdan biri. Ayrıca bu hakkınızı kullanmanız da şart. Çünkü partneriniz, özellikle de sizi çok iyi tanımıyorsa, seks konusundaki zevkleriniz, korkularınız, tereddütleriniz, kısacası cinsel kapsama alanınız hakkında fazla bilgi sahibi olmayabilir; dolayısıyla da sizin istememe ihtimalinizi hesaba katmayabilir. Oysa çok sıradanmış gibi görünen bir cinsel tecrübeyi bile tamamen kişisel ya da geçmiş deneyimlerinizle bağlantılı sebeplerle istemeyebilirsiniz. Bunu karşı tarafa bildirmek sadece hakkınız değil, aynı zamanda da göreviniz... Çünkü susarak ya da katlanmaya çalışarak, kendinize olduğu kadar ona da kötülük ediyorsunuz.

Madde 5: Partnerinizden daha başarılı olma hakkınız var!
Erkeğin yataktaki en büyük endişelerinden birinin, birlikte olduğu kadın tarafından başarısız bulunmak olduğunu biliyoruz. Fakat bazı durumlarda siz, aynı yatağı paylaştığınız partnerinizden çok daha tecrübeli, çok daha yetenekli, kısacası daha başarılı olabilirsiniz. O rahatsız olmasın, üzülmesin, özgüvenini kaybetmesin diye bu başarıyı saklamaya, üstünü örtmeye ve kendinizi geri planda tutmaya çalışmanız çok saçma. Eğer siz ondan daha iyi sevişiyorsanız, o da en azından bu gerçekle başa çıkacak olgunluğu sergileyebilir. Bunu ondan beklemek sizin hakkınız. Zaten siz de kalkıp ona fark attığınızı açık açık söyleyecek, bununla övünecek değilsiniz ama aynı şekilde bunu bir rahatsızlık sebebi olarak da görmelisiniz. Erkeğin yataktaki dominantlığı çoktan tarihe karıştı ve başarının nicelikle bağlantılı olmadığı da çoktan kanıtlandı. Belki partneriniz sizden çok daha fazla sayıda cinsel tecrübe yaşamıştır ama bu sizin yatakta daha başarılı olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Kendinizi rahatça kutlayabilir, hatta birlikte olduğu erkekten de sizi kutlamasını bekleyebilirsiniz.

Madde 6: İlk buluşmada sevişme hakkınız var!
İlk, ikinci, sekizinci ya da on sekizinci... Onunla ne zaman seks yapacağınıza karar verme hakkı tamamen size ait. Bu konuda bugüne kadar kulağınıza gelen safsataları acilen unutun. Seksin zamanı ve mekânı tamamen şartlara bağlıdır ve her ilişkide değişir. Canınız istediği takdirde ilk buluşmada sevişmeniz, partnerinizin sizinle ilgili şüpheler beslemesine neden olacaksa, bu kadar darkafalı ve sığ bir erkekle ikinci bir buluşmayı zaten siz düşünmemelisiniz! Meseleye bir de öbür taraftan bakacak olursak; aynı şekilde, kendinizi hazır hissetmiyorsanız da belli bir buluşma sayısını doldurdunuz diye kendinizi onunla yatağa girmeye zorlamanız çok yanlış. Merak etmeyin, vücudunuz ve beyniniz size doğru zamanı söyleyecek ve o zaman, zaten bütün bunları aklınızın ucundan bile geçirmiyor olacaksınız. Kararsız kaldığınız noktada beklemeyi seçin. Ama eğer bu deneyimi yaşama konusunda kararlıysanız da, kendinize engel olmaya çalışmayın.

Madde 7: İlişkide kendinizi iyi hissetme hakkınız var!
Kadınların cinsel deneyimlerinde çoğu zaman fiziksel güvensizlikler ön plana çıkar. Çıplaklık, beden hakkındaki düşüncelerin de tüm çıplaklığıyla boy göstermesine neden olur. Partnerinizden bu güvensizlikleri ortadan kaldırmasını beklemek gibi bir hakkınız olduğunu biliyor muydunuz? Eğer sizi seviyor ve cinsel açıdan etkileyici buluyorsa, bunu size göstermeli, vücudunuzu beğendiğini kanıtlamalı. Çünkü kendimizi ancak bu şekilde iyi hissedebilirsiniz ve seks de sizin açınızdan ancak o zaman amacına ulaşır. Fakat unutmayın ki her şey karşılıklı; aldığınız gibi, vermeyi de bilmelisiniz. Erkeklerin de cinsel deneyim sırasında gizli fiziksel krizler yaşadıklarını aklınızdan çıkarmayın ve siz de ona kendisine güvenmesini sağlayacak şekilde davranın.

Madde 8: Çekip gitme hakkınız var!
Anneniz ona bayılıyor, arkadaşlarınız sizdeki bu şansa inanamıyor, ilişkiniz dışarıdan kusursuz görünüyor. Bütün bunlara rağmen ondan ayrılmaya hakkınız var mı? Elbette var; mükemmel bir erkek olsa bile... Çünkü 'mükemmel', her zaman 'sizin için mükemmel' anlamına gelmeyebilir. Özellikle cinsel uyumsuzluk, başlı başına bir ayrılık sebebi olabilir. Bu durumda kesinlikle kimse suçlu değildir ama aynı şekilde, ilişkinin yürümesi de mümkün değildir. Eğer içinizdeki ses, birlikte olduğunuz erkeğin sizin için doğru insan olmadığını söylüyorsa, onunla yatağa girdiğinizde içiniz bir anda buz tutuyorsa, fiziksel temasa girmekten sürekli kaçıyorsanız ve onu bir arkadaş gibi görmeye başladıysanız, ilişkinizi gerçekten arkadaşlığa çevirmenin vakti geldi demektir. Onun kadar ilgili, şefkatli, nazik ve sizi mutlu etmeyi amaç edinmiş bir erkek bulamamaktan korkar ve bu korkuyla hareket ederseniz, mutsuzluk ve can sıkıntısında bir süre sonra onun güzel yanlarını da görmemeye başlarsınız. İşi bu noktaya getirmeden önce çekip giderseniz, en azından yeni ilişkilerde mutlu olma ve aradığını bulma konusunda hem kendinize, hem de ona bir fırsat tanımış olursunuz.