BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

İşte TÜPRAŞ'ın iptal gerekçeleri

Danıştay 10. Dairesi, yerel mahkemenin TÜPRAŞ ihalesinin iptal kararını onamıştı. Danıştay 10. Dairesi, onama gerekçesini açıkladı. İşte o gerekçe.

Abone ol

Danıştay 10. Dairesi, TÜPRAŞ ihalesinin, kamu kaynaklarının en verimli biçimde kullanılması ilkesi gözetilmeden yapıldığını belirtti. Petrol-İş Sendikası, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.'nin (TÜPRAŞ) yüzde 65.76 oranındaki kamu payının blok satışına ilişkin ihaleyi sonuçlandıran Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 13 Ocak 2004 tarihli İhale Komisyonu Kararı'nın iptali istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. 10. İdare Mahkemesi, İhale Komisyonu kararını iptal etti. Bu kararı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temyiz etti. Temyiz istemini görüşen Danıştay 10. Dairesi, yerel mahkemenin kararını onadı. Danıştay 10. Dairesi'nin onama gerekçeleri belli oldu. Gerekçeli Kararda, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa'nın, özelleştirme yöntemlerinde uygulanabilecek ihale usullerinden pazarlık usulünü tanımlandığı belirtildi. Kararda, yasanın, bu ihale usulünün uygulanması halinde ihalelere birden fazla teklif sahibinden kapalı zarf içerisinde teklif almak şartıyla başlanabileceği ve teklif sahipleri ile birden fazla pazarlık görüşmesi yapılabileceğini hüküm altına aldığı kaydedildi. “YETKİ, MUTLAK VE SINIRSIZ DEĞİLDİR” Yasa'nın, İhale Komisyonu'nca gerekli görüldüğü takdirde ihalenin, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılabileceğini, bu hususun ilanda veya şartnamede belirtileceği hükmüne yer verildiği anlatılan kararda, şöyle devam edildi: “7 Temmuz 2003 tarihli TÜPRAŞ İhale Şartnamesi'nin 'İhale Usulü' başlıklı 7. maddesinde de 4046 sayılı Kanun hükümlerine paralel bir düzenleme getirilerek TÜPRAŞ ihalesinin, kapalı zarfla teklif alınmasını müteakip görüşmeler yapmak suretiyle pazarlık usulüyle gerçekleştirileceği ve yine komisyonca gerekli görüldüğü takdirde ihalenin, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılabileceği kuralı getirilmiştir. 4046 sayılı Yasa ve şartname hükümleriyle pazarlık usulü ile yapılan ihalelerde, İhale Komisyonu'nca gerekli görüldüğü takdirde ihalenin pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılabileceği belirtilerek, söz konusu ihalenin açık artırma suretiyle sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağı konusunda, İhale Komisyonu'na takdir yetkisi verildiği görülmekte ise de, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmadığı ve idarelerin tüm eylem ve işlemlerinde ve özellikle takdirine bırakılan konularda kamu yararını gözeterek işlem tesis etmesi gerektiği tartışmasızdır.” PAZARLIK Pazarlık usulü ile yapılacak TÜPRAŞ ihalesine kapalı zarf içerisinde teklif almak suretiyle başlandığı, pazarlık görüşmeleri sonucunda ihaleye katılan Anadolu Ortak Girişim Grubu ile Efremov Kautschuk GMBH şirketi tarafından verilen tekliflerin revize edildiği ve İhale Komisyonu tarafından yapılan 13 Ocak 2004 tarihli nihai pazarlık görüşmesinin de kapalı zarf içinde nihai telifi almak suretiyle sonuçlandırıldığı anlatılan kararda, ihalenin, İhale Komisyonu tarafından açık artırmaya gidilmeksizin en yüksek bedeli veren Efremov Kautschuk GMBH şirketine ihale edildiği kaydedildi. “ÖZELLEŞTİRME ŞİRKETİN DURUMUNA GÖRE OLMAMALI” Kararda, idarelerin özelleştirme amacıyla yapacakları ihaleleri, Anayasa ve 4046 sayılı Yasa hükümleri ile belirlenen yetki çerçevesinde ihaleye katılacak olan şirketlerin belli bir fiyat aralığı için aldıkları yetki limitlerine ve durumlarına göre değil, koşulları bizzat idare tarafından belirlenmiş şekilde ve ihale yoluyla özelleştirilecek kamu varlığının en yüksek bedel ile satışını sağlamak amacıyla kamu yararı ve ülke çıkarlarını gözeterek gerçekleştirmesi gerektiği vurgulandı. Kararda, şöyle devam edildi: “Bu nedenle TÜPRAŞ ihalesinin katılan şirketlerle yapılan pazarlık görüşmelerinde özelleştirilecek kamu varlığını açık artırma yoluna gidilerek ihalesi mümkün iken, nihai teklif almak suretiyle sonuçlandırıldığı ve idarelerin özelleştirme işlemlerinde kamu kaynaklarının en verimli biçimde kullanılması ilkesi gözetilmeksizin işlem tesis edildiği ve açık artırma usulü uygulamasında konusunda İhale Komisyonu'na tanınan takdir yetkisinin kamu yararına aykırı olarak kullanıldığı, öte yandan, ihaleye katılan Anadolu Ortak Girişim Grubuna ait 23 Ekim 2003 tarihli ilk teklif mektubunda yüzde 50 hisse satış sözleşmesinin imza tarihinde peşin, kalan kısmı da 7 Haziran 2003 tarihli ihale şartnamesinin 12. maddesinde belirlenen koşullar çerçevesinde vadeli olmak üzere 906 milyon 224 bin 944 ABD doları olarak teklif verildiği, Efremov Kautschuk GMBH Şirketi'ne ait 24 Ekim 2003 tarihli teklif mektubunda da söz konusu ihaleyi kazanmaları halinde hisse satış sözleşmesinin imzalanacağı tarihte 600 milyon ABD dolarının peşin olarak yatırılacağı kabul edilmiş ise de ihalenin pazarlık görüşmelerini takiben kapalı zarf içinde nihai teklif almak suretiyle sonuçlandırıldığı ve dosya içinde mevcut bu nihai tekliflerdeki satış bedellerinin de peşin mi yoksa vadeli mi olduğuna ilişkin bir açıklama getirilmediği, 13 Ocak 2004 tarihli İhale Komisyonu kararında da yalnızca en yüksek teklifi veren Efremov Kautschuk GMBH Şirketi'ne İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına karar verildiği görülmektedir.” “AÇIKLIK YOK” İhale suretiyle yapılacak özelleştirme işlemlerinde ihale bedelinin peşin mi yoksa vadeli mi ödeneceği hususunun hiçbir tereddüde yer vermeyecek biçimde olmasının, ihale işlemlerindeki ”açıklık” ilkesinin gereği olduğu vurgulanan kararda, “13 Ocak 2004 tarihli nihai teklif mektuplarında da ihaleye teklif verenler tarafından yalnızca ödenecek bedel gösterildiği ve ödemenin peşin veya vadeli olup olmadığı belirtilmemiş bulunduğundan dava konusu ihale komisyonu kararının bu yönüyle de eksik ve ihale işlemlerindeki açıklık ilkesinden yoksun olduğu anlaşıldığından idare mahkemesince iptali yolunda hüküm kurulmasında kanuna aykırılık görülmemiştir” denildi.