İşte Reis'in gücü!..
Mehmet Akif ne diyordu şiirinde ‘Yusuf'u kuyudan alıp, Mısır'a Sultan eden bir güç vardır’ İşte Reis'in gücünü burada aramak gerekir!..
Fotoğrafa bir bakın...
İşte böyle bir adam Recep Tayyip Erdoğan...
Sırça köşkleri değil fakir sofralarını bilen, kuş sütü dahi eksik olmayan masalarda değil halkının yer sofralarında aynı havayı soluyan bir Cumhurbaşkanı...
Yani;
Kimsesizlerin kimsesi...
Milletin duası onunla olmasa 15 yıldır tek başına iktidar olabilir miydi?15 yıldır üzerine oynanan bütün oyunları yalnızlığa itilmesine rağmen tek başına yenebilir miydi?..
AK Parti demenin Recep Tayyip Erdoğan demek anlamına geldiği yeniden partisinin Genel Başkanı olduğu kongredeki muhteşem tablo bir kez daha herkese gösterdi..
Yok böyle sevgi ve yok böyle bir bağlılık...
Kongre salonuna asılan pankarta yazan ve müzik olarak çalan ’BİR ŞARKISIN SEN ÖMÜR BOYU SÜRECEK’ adlı şarkı onu öylesine duygulandırdi ki bütün yorgunluğunu üzerinden attığını söylemek yüzündeki tebessümlerle ortaya çıktı..
Belki de ilk kez böylesine mutluydu...
Rahmetli Müslüm babanın damar şarkıları vardı ya!..
Erdoğan'ın da hem duruşu hem haykırışı millete adeta damardan şırıngalanmış bir sevda...
Öyle ki bu sevda inanılmaz bir Erdoğan fanatizmi doğdu!
Bugün Türk siyasetinde kendi partisi de dahil onun dışında kitleleri peşinden koşturacak bir lider olmadığı apaçık görülüyor...
Yani içeride dışarıda rakipsiz!..
Siyasette 15 yıldır aralıksız bir liderin rüzgarının esmesi kolay mı?
Hiç kuşkusuz dünya genelinde siyaset bir takım oyunu ama Türkiye'de her zaman bir lider oyunu olmuş..
Şu bir gerçek ki o olmasaydı…
Ne Gül Cumhurbaşkanı, ne Davutoğlu ve Yıldırım Başbakan olabilirdi…
Ne de 15 yıldır görev yapan bakanlar, milletvekilleri…
Her AK Partili ona çok şey borçlu…
Bir RTE dokunuşu insanları 15 yıldır öyle koltuklara taşıdı ki..
Bu bir övgü değil hakkın teslimidir…
Söylenmesi gerekendir…
Sadece Türk siyaset tarihi değil, dünya siyaset tarihi böyle bir adamı yazmadı…
Eşi benzeri yok…
Kasımpaşa’da başlayan yolculuğu bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kendini önce Allah’a sonra millete emanet ederek sürüyor…
Gerçek bir lider karizması…
Kimsesizlerin kimsesi ..
Mazlumların gür sesi..
Milletiyle bütünleşen öyle bir alın yazısı ki!..
Zincirleri tek ,tek kıran adam…
*
Önce Gençlik Kolları Başkanı olacaksın…
Sonra İstanbul İl Başkanı…
Ardından tarih yazdığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı…
2000’li yıllarda bunalan milletin “İşte beklediğimiz adam” diyerek ortaya koyduğu iradeyi görenle bir şiir yüzünden onu hapse atıp önünü kesecekler…
Sonrada ‘Muhtar bile seçilemez’ diye manşetler attılar..
Ama bilmiyorlardı ki…
Şairin dediği gibi..
“Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader
vardır…
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır…”
Göklerden gelen karar adeta kuyuya düşen Yusuf gibiydi..
Millet elini uzatarak onu kuyudan çıkarırken o millete borcunu ödemek için 2001 yılında partisini kurdu..
Bir yıl sonra 2002 yılında ilk seçimde tek başına iktidara taşıdı..
Tarih yazmaya başladı…
Başbakan oldu…
Girdiği bütün seçimleri açık ara kazandı…
Gezi Olayları, 17/25 Aralık kumpası ona işlemedi…
Sonra halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı…
15 Temmuz darbe girişiminde arkasında duran millet vardı...
O güç ‘Göklerden gelen karar’ dan başka ne olabilirdi ki..
16 Nisan referandumu bir devrim oldu…
İşin özeti 2002-2017 arası ne istemişse Allah yolunu hep açık etti..
15 yıldır tek başına iktidarın adı o…
Neler yapmadı ki bu ülke için;
Örnek mi?
50 yıldır bu milletin kanını emen İMF’ yi kapıya koydu..
Her türlü sağlık hizmetini yaşlılarımızın ayağına getirdi..
600 bin garibanı ev sahibi yaptı..
Dünya ekonomik kriz ile inlerken Türkiye krizi yaşamadı…
Muhteşem köprüler, denizin altından geçen yollar, raylar!
Abdulhamit’in hayalini bile o gerçekleştirdi.
Avrupa ve Anadolu yakasını Boğaz'ın altından bağlayan başka örneği olmayan 106 metre derinlikteki Avrasya Tüneli açıldı...
Neler, neler!..
Var mı böyle bir lider…
*
Peki nasıl oldu bu işler!..
İşte onu en güzel şekilde Mehmet Akif’in şiiri anlatır…
Çünkü o şiirin bütün kelimelerini kendi ruhunda hisseder…
O şiirle milletine seslenirken hep gözleri dolar…
Ne diyor Akif şiirinde;
Unutma..
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır.
Her kışın baharı vardır.
Karanlıktan aydınlığa çeviren, hüzünleri ferahlığa tahvil eden, bir
yüce el, bir yüce kudret vardır.
Yusuf'u kuyudan alıp, Mısır'a Sultan eden bir güç vardır.
Musa'yı Firavun'un sarayında yetiştirerek, oraya hakim kılan bir
güç vardır.Firavunları, zalimleri, hainleri zillete mahkum eden,
mazlumun ahına cevap veren, sabredeni mutlaka zafere ulaştıran bir
irade vardır.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem,
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem,
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım,
Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım,
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam,
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam,
Doğduğumdan beridir aşığım istiklale,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale,
Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum,
Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum,
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırmada geç git diyemem, aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim,
hakkı tutar kaldırırım,
Zalimin hasmıyım ama severim mazlumu…
*
İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün ruhu bu şiirde
saklı…
Gerçek olan şu ki Reis Türkiye’nin kaderidir…
Alın yazısıdır!..
Çünkü
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır ..
Kalbinde merhamet adlı bir çınar var!..
Kongre salonunun önünde yüz binler onu bağrına basarken ne diye haykırıyordu..
‘İşte Ordu İşte Komutan’
Unutulmasın sadece bu topraklarda değil Ortadoğu coğrafyasında
yaşayan bütün mazlumların duası onunla..
O nedenle;
Recep Tayyip Erdoğan önce Allah’ a sonra milletine emanettir!..
Kuyudan alınan Yusuf'u anarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürüyüşünde arkasındaki güce bakmak gerek!..
Tıpkı Yusuf'un arkasındaki güç gibi!..