TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyon'da Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü çarpıcı ifadelerde bulundu...
Abone olTBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesindeki 12 Eylül Darbesi Alt Komisyonu, Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü'nün görüşlerini yazılı olarak aldı. Güçlü, terör örgütü PKK'nın da 12 Eylül'ün hazırlanmasında ve bugüne kadar sürdürülmesinde sorumlu olduğunu söyledi. 12 Eylül darbesinin PKK'nın tek varlık nedeni olduğuna dikkat çeken Güçlü, örgütün 12 Eylül diktatörlüğünün sorumlularının yargılanması konusunda istekli olmadığını vurguladı.
İbrahim Güçlü, 12 Eylül Darbesi Alt Komisyonu Başkanı Naci Bostancı ile görüştü. Güçlü, Bostancı'nın kendisine 'Faili Meçhulleri Araştırma Komisyonunda verdiğiniz bilgilerden ve yaptığınız açıklamalardan, özellikle 12 Eylül darbesi'nin yapılış nedenleri ve hazırlanmasını ilgilendiren önemli bilgiler vardı. Bu görüşlerinizi göz önüne alarak sizi dinlemeyi istiyorduk. Ama ne yazık ki o kadar kişiyi dinlemek zorunda kaldık ki dinlenecek birçok kişiyi dinleme olanağımız da Komisyonun çalışma süresi açısından mümkün olmadı. Eğer Komisyonun çalışma süresi uzatılırsa sizi de dinleyeceğiz. Ama en azından yazılı görüşlerinizi bize iletmeniz yararlı olacaktır. Hazırlanacak raporda göz önüne alınacaktır.' dediğini aktardı.
Güçlü, komisyona 12 Eylül'le ilgili yazılı beyanatta bulundu. Kürtlerin darbeler döneminde kitlesel olarak, toplumsal bütün kesimleri içine alacak şekilde gözaltı, tutuklama, işkence görme, cezalandırılma muamelesine tabi tutulduğunu anlatan Güçlü, kendisinin de bir Kürt vatandaşı olarak 12 Mart 1971, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinden doğrudan zarar gören bir kişi olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki tüm askeri darbelerin nedeninin "Kürtçülük-bölücülük, şeriat-siyasi İslam, komünizm-anarşizm-diğer muhalif düşüncelerin kendilerini örgütlemesi; mevcut devlet-askeri iktidarın tehlikeye düşmesi; bu tehlikenin bertaraf edilmesi" olarak gösterildiğini belirten Güçlü, darbelerin tehlikeye düşmüş ve bozulan kurulu-müesses düzenin yeniden kurulması yani faşizmin kurumlaştırılması ve içselleştirilmesi, gelişmelerin devleti yöneten elitin tayin ettiği sınırların dışına çıkmaya başlamasının ve halkın daha çok söz sahibi olmaya başlamasının önüne geçilmesi, Kemalist iktidar gücünün kendisini tehlikede görmesinin engellenmesi için gerçekleştirildiğini ifade etti.
PKK ELİYLE EN SAKINCALI KÜRTLER ÖLDÜRÜLDÜ
Darbelerin hazırlanması ve koşullarının oluşturulması için özel plânlanmış çalışmalar yapıldığını anlatan Güçlü, "İç çatışmalar körüklenmiş,sağ-sol ve alevi-suni çatışması yaratılmış, Kürt isyan provaları yapılmıştır. Bunun için de gladio niteliğindeki kontr-gerilla, Askeri Harp Dairesi, JİTEM gibi gizli örgütler kullanılmış, değişik nitelikteki muhalefet örgütlerinin içine sızılmış ya da muhalefet içinde doğrudan devlet örgütleri kurdurulmuş, olaylar ve çatışmalar geliştirilmiştir. 12 Eylül 1980 Darbesi, 12 Mart 1971 askeri darbesinin bitirmediği işleri kökten bitiren, Meclisi fesheden,siyasal partileri, işçi sendikalarını, sivil toplum kuruluşlarını kapatan, askeri faşist diktatörlüğü her yönüyle hissettiren bir diktatörlük oldu. Bu nedenle, 12 Eylül darbesinin hazırlanması da daha kapsamlı ve daha kanlı oldu. Kapsamlı sağ-sol, alevi suni çatışmaları bu dönemde oldu. Maraş'ta, Çorumda, Sivas'ta alevi katliamları gerçekleşti. Türkiye genelinde binlerce sağcı-solcu genç, aydın; Kürdistan'da Kürt katliamı gerçekleşti." dedi.
PKK eliyle öncelikle sözde en sakıncalı Kürtlerin öldürüldüğünü belirten Güçlü, terör örgütünün öldürmelerine ilişkin bilgi verdi. "12 Eylül'e gelindiği zaman katledilen binlerce Kürt, gözaltına alınan ve işkencelerden geçirilen on binlerce Kürt, binlerce tutuklu Kürt, on binlerle ifade edilecek Kürdün göçü bilanço olarak karşımızdaydı." diyen Güçlü, 12 darbesinden sonra ki bilançoya bakıldığı zaman karşımıza bir dehşet tablosu çıktığını ifade etti.
12 EYLÜL DARBESİ, PKK'NIN TEK VARLIK NEDENİ OLDU
Bir Kürt katliamının gerçekleştiğini ve on binlerce Kürdün öldürüldüğunu vurgulayan Güçlü, şunları söyledi:
"1983'ten sonra Sivilleşme süreci başladıktan sonra da, PKK'nın silahlı mücadeleyi başlatması için plânlama içine girildi. Kürdistan'da binlerce aydın ve meslek sahibi Avrupa'ya göç ettirilerek, beyin göçü sağlandı. Günümüzde de Kürdistan'da aynı senaryo hayata geçirilmeye devam ediliyor. MİT'in Öcalan'a kurdurduğu KCK ve benzeri örgütler eliyle Kürt gençlerinin tutuklanması ve öldürülmeleri için yaratılan tuzak ayakta tutuluyor. Kürt gençlerinin keyfi bir şekilde, derin devlet güçlerinin hesabına öldürülmesine olanak sağlanıyor. 12 Eylül darbesinden, bütün bu gelişmelerden ve sonuçlardan, 12 Eylül diktatörlüğünün komutanları ve diğer yetkilileri gibi PKK da 12 Eylül'ün hazırlanmasında ve hatta bugüne kadar sürdürülmesinde sorumludur. 12 Eylül darbesi, Kürdistan'daki örgütleri tasfiye ederek aynı zamanda PKK'nın tek varlık nedeni oldu. PKK, bu nedenlerden dolayı, 12 Eylül diktatörlüğünün sorumlularının yargılanması konusunda istekli değildir. Sivil iktidara karşı askeri-devlet iktidarını savunuyor. Türkiye'de ve Kürdistan'da katılımcı, çoğulcu demokratikleşmeye karşı çıkıyor. Kemalist otoriter elitle yapısal aynılığından dolayı, askeri vesayetin son bulmasına sıcak bakmıyor. PKK bunun içindir ki 12 Eylül diktatörlerinin yargılanmasına olanak sağlayan Anayasa değişikliğini onaylayan 12 Eylül 2010 referandumunu boykot etti."