Meclis'te milletvekillerine bilgi veren terör uzmanı Nihat Ali Özcan, terör örgütü PKK ile ilgili ilginç bir analizde bulundu
Abone olMeclis'te milletvekillerine bilgi veren terör uzmanı Nihat Ali Özcan, PKK'ya en fazla katılımın Diyarbakır, Mardin, Van ve Hakkari'den olduğunu söyledi.
Özcan, İstanbul için ise "Dağa asker alma dairesi gibi" dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında İnsan Hakkı İhlallerini İnceleme Alt Komisyonu, TEPAV'dan terör uzmanı Nihat Ali Özcan'ı dinledi.
Komisyona 2001'den 26 Eylül 2011'e kadar çeşitli nedenlerle ölen bin 362 PKK'lıya ilişkin istatistiki bilgi sunan Özcan, örgüte en fazla katılımın Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkâri ile yoğun göçe sahne olan İstanbul'dan gerçekleştiğini, örgütün İstanbul'u "Dağa Asker Alma Dairesi" gibi kullandığını söyledi. Özcan, örgüttekilerin yüzde 88'inin erkek, yüzde 12'sinin kadın olduğunu, katılımın 9 yaşa kadar düştüğünü belirtti.
Özcan'ın komisyona sunduğu kapsamlı PKK araştırmasındaki çarpıcı bilgiler şöyle:
* Örgütün dağ kadrosuna katılma 1996'ya kadar her yıl artarak sürüyor. 1995'te bu sayı 30 bin civarına ulaşıyor. 2000'li yıllarda bu sayı 6 bin 500 civarına düşüyor.
9 YAŞINDA ÇOCUK BİLE VAR
- 1990'lı yıllarda dağda 19 bin civarında PKK'lı bulunurken bu sayı bugün 6 bin, 6 bin 500 civarında.
- Dağdaki PKK'lıların yüzde 88'i erkek, yüzde 12'si kadınlardan oluşuyor.
- Örgüte en genç katılım yaşı 9, en yaşlı katılım yaşı 42. En genç ölen 14, en yaşlı ölen 48. En fazla örgütte bulunma süresi 28 yıl. PKK'lıların örgütte ortalama ömrü 6-7 yıl.
- Dağdaki PKK'lıların yüzde 43.68'i 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Yüzde 33.4'ü 16-18 yaş arasında, yüzde 9.25'i 15 yaşın altında. 19 yaş ve üstünün oranı ise yüzde 57.3. PKK'lıların ortalama yaşı 19.4, erkeklerin ortalaması 19.6, kadınların ortalaması 17.7.
EN FAZLA DİYARBAKIR'DAN GELİYOR
- Doğdukları ülkeye göre dağılımına bakıldığında PKK'lıların yüzde 73.3'ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Yüzde 12.4'ü Suriyeli, yüzde 9.8'i İranlı, yüzde 3.7'si Iraklı, yüzde 0.37'si Avrupa, yüzde 0.22'si ise Avrupa ülkelerinin de içinde yer aldığı diğer ülke vatandaşı.
- PKK'lıların doğum yerlerinin tespitinde Diyarbakır ilk sırada yer alıyor. Bu ili Mardin, Van ve Hakkâri izliyor.
- Örgüte "Avrupa"dan yüksek katılım dikkati çekiyor. Türkiye'den katılanların oranı yüzde 57.1 olarak belirlenirken Suriye'den katılanların oranı yüzde 12.2, Irak'tan katılanların oranı yüzde 12.7, Avrupa'dan katılanların oranı yüzde 8.9, İran'dan katılanların oranı yüzde 7.7, diğer ülkelerden ise yüzde 1.2.
- İllere göre, örgüte katılım oranlarına bakıldığında; ilk sırada yine yüzde 17.6 ile Diyarbakır yer alıyor. Bunu yüzde 15.7 ile İstanbul, yüzde 10.8 ile Mardin ve yüzde 9.8 ile Van izliyor.
- Örgüte Öcalan'ın yakalandığı 1999 ve 2001'de yoğun katılım olduğu görülüyor.
6-7 YIL YAŞIYORLAR
- Dağdaki PKK'lıların yüzde 79.4'ü Türkiye sınırları içinde, yüzde 17.6'sı Irak'ta, yüzde 2.6'sı İran'da, yüzde 0.3'ü Suriye'de öldü. PKK'lıların ölüm yılı açısından bakıldığında ise en fazla ölüm 2007 ve 2008'de yaşandı. PKK'lıların en fazla öldüğü mevsim ise yaz. Yüzde 35'i yaz, yüzde 29.2 ilkbahar, yüzde 24.1 sonbahar, yüzde 11.6'sı ise kışın ölüyor.
- PKK'lıların örgütte bulunma ve hayatta kalma süreleri 6-7 yıl. Ortalama ölüm yaşı 26-27, ortalama hayatta kalma yaşı ise 26.4. Kadınların örgütte kalma yaşı erkeklerden fazla. Kadınlar ortalama yüzde 8.3 yıl örgütte kalırken, erkeklerin kalma oranı yüzde 6.7.
- Örgüt militanları en çok Şırnak ve Tunceli'de hayatlarını kaybediyor. En çok ölüm 2007'de.
DAĞA ASKER ALMA DAİRESİ: İSTANBUL
İstanbul'dan örgüte katılıma dikkati çeken Özcan, örgütün İstanbul'u "Dağa Askere Alma Dairesi" gibi kullandığını söyledi. Örgüte katılanlardan İstanbul'da doğanların oranının yüzde 2 civarında olduğunu ifade eden Özcan, buna rağmen, örgüte katılım açısından İstanbul''un yüzde 15.7 ile ikinci sırada olduğunu, bunun bölgeden yoğun göç almasından kaynaklandığını söyledi.
ÇOK ADAMA İHTİYACI YOK
PKK'nın her yıl 130-150 civarında militan kaybettiğine dikkati çeken Özcan, "PKK'nın çok adama ihtiyacı yok, kuru kalabalık işlevsiz hale getirir" dedi. PKK'nın dağda fazla paraya ihtiyacı olmadığını da ifade eden Özcan, kız çocuklarının erken evlilik, aile içi şiddet gibi baskılar nedeniyle kendisine özgürlük vaat eden örgüte katıldığını, çocukların ise kahraman olmak, macera yaşamak, kolay ikna edilebilmek gibi özellikleri nedeniyle dağa çıktığını anlattı. Özcan, PKK'nın uyuşturucu ticareti yaptığına yönelik bir soruyu, "PKK akıllı bir örgüt. Kendi adına uyuşturucu ticareti yapmamıştır ama dolaylı olarak sponsor biçimde uyuşturucu ticaretinden yararlanmıştır" diye yanıtladı.
İNSAN HAKLARI İHLALİ
Özcan, "PKK Terör Örgütü Üyeleri Araştırması"nda, örgütteki "Çocuk askerler"in durumuna da dikkati çekerek, "Bu durum dünyada çocuk askerler sorunlarını da birlikte getiriyor. Türkiye açısından da dramatik bir konu. Çocuk yaşta insanları silahlandırmak, çatışmalara sokmak çok ciddi bir insan hakkı ihlali sorunudur" dedi.[PAGE]
Millliyet gazetesi Fikret Bila da bugün köşesini Özcan'ın verdiği brifinge ayırdı.
İşte Özcan'ın brifingte verdiği çarpıcı bilgiler...
ASKERİ MAHKEME
Dr. Özcan'ın sunduğu bilgi ve belgeler arasında, PKK'nın Diyarbakır'da bir askeri mahkeme kurduğu ve bu mahkemede aldığı idam kararlarını infaz ettiğini gösteren bir belge de vardı.
PKK'nın Diyarbakır'da kurduğu mahkemenin adı, "Amed Eyaleti Andok Yüksek Askeri Mahkemesi."
Mahkeme, 4 PKK'lıyı kendine göre yargılıyor ve idama mahkûm ediyor. "Mahkeme kararı"nın altına da şu notu düşüyor:
"Not: Yukarıda genişçe izah etmeye çalıştığımız hususlar ve mahkememizin kararı sonucu sanık Selahattin, sanık Karker, sanık Rengin işledikleri ihanet suçunun karşılığı olarak mahkeme sonrası iddia makamının gözetiminde anında infaz mangası tarafından infaz edilerek, hiçbir ihanet suçunun cezasız kalmayacağını bir kez daha bu olayda göstermiştir."
Dr. Özcan'ın, Meclis Komisyonu'na sunduğu bu belge, kuşkusuz bir örnek. Bunun gibi kaç "mahkeme kararı" ve kaç infaz var, onu bilen yok.
Acaba, devlet bir başka deyişle yargı ve ona bağlı kolluk güçleri bu infazların peşine düştüler mi, düşüyorlar mı? Bu ölümler, faili meçhul veya yargısız infaz sayılıyor mu, sayılmıyor mu?
Keza PKK'yla aynı çizgide duran siyasi partilerin, örneğin BDP'nin veya yine insan hakları derneklerinin diğer sivil toplum kuruluşlarının, bu infazları araştırma, kayıpların peşine düşme gibi bir niyetleri var mı?
Faili meçhuller, yargısız infazlar araştırılırken, terör örgütünün bu tür infazları da araştırılmalıdır.
GEREKÇE!
PKK'nın mahkemesi, neden mahkeme kurulduğunun gerekçesini de açıklıyor:
"Tarihten günümüze kadar Kürdistan'da yalnızca sömürgecilerin çıkarlarını korumak amacıyla yasa ve yargılama sistemleri egemen kılınmış, eksik kalan yerleri de işbirlikçi feodal güçlerin kuralları doldurmuştur. Bu gerçeklik, Kürt halkının öz dinamikleriyle bağımsız gelişim sürecini yakalayamaması, doğal olarak kendi adına yasa ve yargılama sistemlerini geliştirememesine yol açmıştır. Kürt halkının tüm bu durumlara karşı kendi değerleri, sistemini ortaya çıkararak, bu sistemi koruyacak ulusal birlik ve bütünlüğüne hizmet, ulusal kurumların varlığını zorunlu kılmaktadır."
ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİ
Aynı belgede PKK'nın ulusal kurtuluşçu bir örgüt olduğu da ifade ediliyor:
"Ulusal kurtuluş mücadelemizin başlangıcından bugünkü aşamaya kadar toplum yaşamını belirleyen ve düzenleyen bir hukuk sisteminin, partimizin adalet anlayışını yansıtacak tarzda ortaya çıkarılması ve uygulanması kaçınılmazdır. Böyle bir aşamada toplumumuzun yeniden düzenlenişi karşısında suç teşkil eden ve bu toplumsal düzeni bozan fiilleri netleştirmek ve bunlara denk düşen yaptırımları belirleyen bir ceza yasasını ve uygulama esaslarını, bu konudaki geçmiş deneyimlerden dersler çıkarıp ortaya koyarak bu temelde yargı sistemini somut kurallara bağlamıştır. Bu kuralları, savaşımızın geldiği bu aşamada hayata geçirme sorumluluğu bulunmaktadır."
KCK'NIN ANAYASASI
PKK'nın "devlet kurumu" oluşturma çabaları, Diyarbakır'da kurulan bu "mahkeme"nin kararlarından sonra artarak devam etti. KCK'nın "anayasa" olarak kabul edilen sözleşmesi bunu ortaya koyuyor. Yasama, yürütme, yargı ve silahlı gücüyle bir "devlet nüvesi" oluşturulmuş durumda.
PKK'nın kurduğu "mahkemeler"in Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i de yargıladığına ilişkin haberler basına yansımıştı. İnsanların kent veya kasabalardan alınarak dağda sorgulandıkları, "yargılandıkları" ve infaz edildikleri de sır değil.
Bu gerçekler ortadayken, PKK'nın legal alandaki temsilcileri -siyasiler dahil- devlete, "siz bunlarla ilgilenmeyin, karışmayın, soruşturma, tutuklama, operasyon yapmayın" çağrısında ve "yeni anayasayla özerklik ilan edin, Öcalan'ı serbest bırakın" talebinde bulunuyorlar. "Biz ayrılmak istemiyoruz" diyorlar.
Ve tabii inandırıcı olamıyorlar.