BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

İşte patronların istediği yeni anayasa

TÜSİAD'ın girişimiyle başlatılan 'Yeni Anayasa Yuvarlak Masa Toplantıları Dizisi'nin sonuçları açıklandı.

Abone ol

TÜSİAD'ın gündemin birinci sırasına koyduğu yeni anayasa çalışmasında, 'vatandaşlık tanımında Türklük kavramına yer verilmemesi, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması, nüfus kağıtlarından din hanesinin çıkarılması, din dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması' gibi öneriler yer aldı.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı, dün İstanbul'da gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmaları TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Erkut Yücaoğlu ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner tarafından gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarının ardından, TÜSİAD'ın girişimiyle başlatılan 'Yeni Anayasa Yuvarlak Masa Toplantıları Dizisi'nin sonuçları açıklandı. 'Yeni Anayasa Sürecinin 5 Temel Boyutu' başlıklı çalışma, akademisyenler ve kanaat önderlerinin katılımıyla 2 Kasım 2010 - 1 Mart 2011 tarihleri arasında düzenlenen yuvarlak masa toplantılarında yapılan tartışmalardan çıkan sonuç raporlarını ve toplantıların eş koordinatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı'nın yorum ve değerlendirme raporunu içeriyor.

GÜNDEMİMİZİN BAŞ MADDESİ

Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, haziran ayındaki seçimlerin ardından oluşacak meclisin, yeni anayasayı yapacağını umut ettiklerini söylerken, 'Bu seçimlere kabul edilemeyecek yükseklikteki seçim barajını değiştirmeden, siyasi partilerimizi daha katılımcı ve demokratik kılacak bir siyasi partiler yasası hazırlamadan, seçmeni, kendisini değil parti başkanını temsil eden vekiller seçme sıkıntısından kurtaracak değişiklikler yapılmadan gittiğimizi görmezden gelmek mümkün değildir'' değerlendirmesinde bulundu. Boyner, 'Yeni anayasayı, genel seçim sonrası gündemimizin baş maddesi olarak görmek istiyoruz'' dedi.

1- YENİ ANAYASANIN YAPIM YÖNTEMİ

MİLLETVEKİLİ genel seçiminde geçerli olan yüzde 10'luk ülke barajı yüksektir. 2011 seçiminde barajın düşürülmesi yeni anayasayı kabul edecek parlamentonun gücünü arttırır.
İFADE özgürlüğünü sınırlayan bir dizi kanun hükmü değiştirilmeli ve yeni süreç ifadenin özgür olduğu bir atmosferde cereyan etmelidir. 
ÖRGÜTLENME özgürlüğü aşırı sınırlamalardan arındırılmalı ve siyasi partiler mevzuatı liberalleştirilmelidir.

Bir grup katılımcı, taslak metnin, sadece yeni anayasanın yapımında görev yapacak bir organ tarafından hazırlanmasını, diğer bir grup katılımcı ise en başından itibaren olağan yasama sürecinden geçirilmesini savunmuştur.

2-ANAYASANIN TEMEL İLKE KURALLARI

BAŞLANGIÇ metninde Atatürk'ün şahsiyetine ve tarihi rolüne saygı ve şükran içeren bir ifadeyle yetinilmeli ve Atatürkçülüğe ideolojik ve hukuki anlamlar yükleyen referanslardan kaçınılmalıdır.
İNSAN haklarına dayanan devlet ilkesi özellikle vurgulanmalıdır.
BELLİ koşullarla yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı başta gelmek üzere, yabancıların haklar ve özgürlükleri gözden geçirilmelidir.
BAŞÖRTÜSÜYLE ilgili görüş ayrılıklarının çözüme kavuşturulmasında bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. 
HUKUK devleti ilkesini güçlendirmek için tüm mekanizmalar benimsenmelidir.
SOSYAL devlet ilkesine ve sosyal haklara yer vermelidir.

3- DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

NÜFUS kağıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Nüfus kağıtlarında din hanesi bulunmasını olanaksızlaştıracak bir ibarenin anayasada bulunması düşünülebilir.
DİYANET Işleri Başkanlığı'nın varlığına ve yapısına ilişkin görüşler farklılık göstermekle birlikte, katılımcıların tamamı Diyanet Işleri Başkanlığı'nın mevcut konumunu, laiklik ilkesine ve din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulmaktadır.
DİN kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında zorunlu ders olarak yer alması hükmü yeni anayasada yer almamalıdır.

4- KİMLİKLER

ULUS kavramı hukuki nitelik taşımadığından, anayasada 'Türk Milleti' veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler ve etnik çağrışımı olan vurgular yer almamalıdır. 
ANADİLİNDE eğitim ve anadilin öğrenimi konularında dünyadaki mevcut modeller araştırılarak Türkiye'ye en uygun modelin benimsenmesi gerekmektedir. 
KUVVETLİ bir kimlik boyutu da bulunan temsilde adalet sorunun giderilebilmesi için yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesi gerekmektedir.

5-KUVVETLER AYRILIĞI

ASKER-sivil ilişkilerinin demokratik modeli, askeri otoritenin, seçilmiş organların kararlarına tabi olmasını gerektirmektedir. 
SAVUNMA harcamalarının özelliğinden kaynaklanacak gizlilik önlemlerinin alınmasıyla birlikte, harcamalar Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından da sıkı bir biçimde incelenmeli ve denetlenmelidir. 
 YENİ anayasada, Anayasa Mahkemesi üyelerinin önemli bir kısmını (bazı katılımcılara göre yarıya yakınını) seçme yetkisi TBMM'ye tanınmalı; TBMM bu yetkiyi, adayları kamuoyuna yeterince tanıtacak bir süreci takiben, nitelikli çoğunluk oyu ile (bazı katılımcılar bunun TBMM üye tam sayısının 2/3'ünden az olmamasını zorunlu görmektedir) kullanmalıdır. 
DİĞER Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi yetkisini cumhurbaşkanına değil, Yargıtay, Danıştay ve Barolar Birliği gibi çeşitli kurumlara tanımalıdır.
l YÖK yerine, yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu kapsamda akademik özgürlükler ve üniversitelerin özerkliği güvence altına alınmalıdır.

KÜRTLER DE SENİN KENDİ VATANDAŞIN

Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, Türkiye'deki insanların özgürlüğünün, onurunun, haklarının ülkenin bölünmesinden, devletin kendisinden daha önemli olduğunu, devletin insanları mutlu etmek için var olduğunu belirtti. Boyner, çalışmanın güzel hazırlandığını ifade ederek, şunları söyledi:''İki tane örnek vermek istiyorum. İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca kendi dillerinde eğitim veren okullar var, ama Kürtlere yok. Kim onlar? Kendi vatandaşın. Niye vermem ki? Bölerler, bölünür Türkiye. Ya bu kafayla gidecek Türkiye, ya hocalarımızın yaptığı bu çalışmayı kendimize uyduracağız, abuk sabuk alaturka bir hale getirileceğiz, ya da bu ilkelere sıkı sıkı sarılacağız.''

ENERJİMİZİ KIBRIS'A HARCAYALIM

AB'nin bugün yaşadığı krizin, birliğin temel ilkelerinin dünyaya sunduğu modelin ve hayat anlayışının geçersiz olduğu anlamına gelmediğini ifade eden Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Hükümetin AB ile diyalog yollarını zorlaması, çatışmacı bir söylemi tercih etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Başka diyarlarda, çok farklı hesapları olan ülkelerin aralarındaki sorunlarını çözmek için harcadığımız gayretin ve enerjinin bir kısmını başta Kıbrıs sorunu olmak üzere AB ile ilişkilerimizi kilitleyen konularda da göstermeliyiz.''

İRTİFA KAYB KUTUPLAŞMA GETİRİR

Türkiye'nin demokratik bir sistem sürecinde etkin olabileceğini kaydeden Boyner 'AB süreci gevşemesinden beri demokratikleşme, ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda gerileme yaşıyoruz. Geçmişin hatırlamak istemediğimiz çatışmacı günlerine geri dönemeyiz. Böylesi bir irtifa kaybı ülkede kutuplaşmayı körükleyecektir' dedi.

ALTINDAN KALKAMAZSINIZ

Cem Boyner, 'Türkiye'nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti, bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir' diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar. Eğer, 'yok hayır bu bize fazla gelir diyorsanız' Sayın Başkan tavsiyem, bu işi kısa yoldan kesin altından kalkamazsınız' diye konuştu.

BEKLENTİMİZ FAİZLERİN ARTIK YÜKSELİŞE GEÇMESİ

Toplantıda konuşan Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Erkut Yücaoğlu da, 'Bütün risk alanları aslında Türk ekonomisinin bugün daha sıhhatli olduğu ve ekonomik dengelerin de daha iyi yönetildiği gerçeğini değiştirmiyor. Hakikaten Türkiye, makro ekonomik istikrarsızlıkları geride bıraktı. Buna inanmak istiyoruz'' dedi. Şu sıralarda enflasyonun düşük seyrettiğini hatırlatan Yücaoğlu, şöyle devam etti: 'Kasım ayından bu yana Merkez Bankası yeni politika girişimiyle yola çıktı. Bunun sonucu sıcak para girişi yavaşladı. Türk Lirası'ndaki değer artışı bir miktar kontrol altına girdi. Fakat kredilerdeki büyüme istenilen seviyeye düşürülemedi. Beklentimiz, yeniden munzam karşılıklarının kısılması ve belki de bu yıl içinde gösterge ve politika faizlerinin artık yükselişe geçmesi. Bunu iş alemi olarak biz zaten hissediyoruz. Bugün bizim talep ettiğimiz kredi faizlerinde bir artış başlamıştır. Kuzey Afrika'daki gelişmelerle ilgili müteahhitlik gelirlerinde azalma beklenmektedir. Artan petrol fiyatları da ithalat faturamızı yükseltecektir.''

5 BOYUTTA ANAYASANIN 'RUHU' ÇİZİLDİ

TÜSİAD'ın 'Yeni Anayasa Sürecinin 5 Temel Boyutu' çalışmasının ilk bölümünü, yuvarlak masa toplantılarından çıkan sonuç raporları oluşturuyor. Bunlar da çalışmanın isminden de anlaşıldığı gibi 5 farklı konu hakkında derneğin fikirlerini ortaya koyuyor. TÜSİAD çalışmasına göre yeni anayasa sürecinin 5 temel boyutu şunlar: 'Yeni Anayasanın Yapım Yöntemi', 'Yeni Anayasanın Temel Ilke Kural ve Kurumları', 'Din ve Vicdan Özgürlüğü', 'Kimlikler' ve 'Kuvvetler Ayrılığı'. Çalışmada ortaya çıkan sonuçlardan satır başları şunlar:

DEVLET DEĞİŞTİRİLEMEZ

Çalışmada Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı'nın yorum ve değerlendirmelerine de yer verilirken, şu ifadeler kullanıldı: 'Anayasalarda, ileride mutlaka değiştirilemeyecek nitelikte madde hükümlerine yer vermek gibi bir kural bulunmuyor. Ancak, buna ilişkin farklı ülke örneklerinde de olduğu gibi, anayasalarda bu statüye sahip madde hükümlerine de yer verilebiliyor. Bu konuda, Türkiye bakımından asıl önem taşıyan husus, mevcut anayasadaki 'Türkiye Devleti bir cumhuriyettir' biçiminde ifade edilen 'Devletin şekli' başlıklı değiştirilemez madde hükmünün (m. 1) aynen korunmasıdır.