BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

İşte Özkök işte komutan

Radikal Yazarı Adnan Ekinci, Ertuğrul Özkök'le yaptığı bir telefon konuşması sırasında önünü ilikleme gereği hissettiğini anlatıyor. Bu tepkinin altında bakın neler var..

Abone ol

Adnan Ekinci, Turgut Özal'ın oğlu Efe Özal'ın boşanma davasını haber yapan Hürriyet'i konuyu fazlaca detay vererek abarttığı için başlıklı yazısıyla eleştirmişti.

Bu gelişmenin ardından Ertuğrul Özkök'ten aldığı bir telefonla eleştirilmesi gerekenin haberi yapan muhabir değil Özkök'ün kendisi olduğunu anlayan Ekinci, bayağı şaşırmış. Ve telefondaki muhabirini koruyan Özkök karşısında önünü ilikleme gereği duymuş...

Özkök: Tuhaflık bende

Geçen yazımda, Hürriyet gazetesindeki Efe Özal'ın boşanma davasıyla ilgili bir habere değinmiştim.
Haberi yapan muhabir, Zeynep Özal'ın dava dilekçesinde boşanma gerekçelerini detaylı olarak belirtmiş olmasını garipseyen bir ifade kullanmıştı.
Bu nedenle Efe Özal'la yaptığı mülakatta " Ayrılmak istiyorsa bunu şiddetli geçimsizlik diye basit bir dilekçe ile yapabilir. Neden böyle ağır gerekçeler göstermiş?" diye sorma gereğini duymuştu.
Yazımda, muhabirin tavrını eleştirmiş, boşanma davalarının salt 'şiddetli geçimsizlik' genellemesine dayandırılamayacağını, 'şiddetli geçimsizliğin evlilik birliğini temelden sarmış olduğu'nun da ayrıca ispatlanması gerektiğini ifade etmiştim.
Şaşırtan itiraf
Bu nedenle, Zeynep Özal'ın dilekçesinde, eşinin kusurlu olduğunu ispatlamaya yönelik ağır gerekçeler göstermesinde tuhaflık olmadığını belirtmiş, asıl tuhaflığın muhabirin garipsemesinde olduğunu eklemiştim.
Yazıda, adından söz etmediğim muhabirin adı Demirhan Hararlı'ydı.
Önceki gün yazıhanemde yapılan hararetli bir toplantının ortasında, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün aradığını haber verdiler.
Özkök'ün telefonda söylediği ilk söz " Tuhaflık bende" oldu.
Zeynep-Efe Özal ailesinin boşanma davasıyla ilgili haberin muhabire ait olduğunu, fakat 'tuhaf' olarak nitelediğim soruyu Efe Özal'a yapmış olduğu telefon görüşmesinde bizzat kendisinin sorduğunu ve daha sonra habere eklendiğini söyledi.
Yazımdaki eleştiriden şikâyeti yoktu, tam tersi yaptığım uyarıdan memnuniyetini dile getiriyordu.
Kendisini büyük bir şaşkınlık içinde dinlediğimi itiraf etmeliyim.
Unutulmayan komutanlar
Erkekler arası yapılan muhabbetlerin, emri altındaki askeriyle bütünleşmiş, erleri ve subaylarına çocuğuymuş gibi titreyen komutan hikâyeleri, meşhurdur.
Bu tür komutanların karizması, aradan yıllar geçse de unutulmaz. Hoş anıların dile getirildiği muhabbetlerin bir yerinde, kardelen gibi başını uzatıp, kendini hatırlattırır.
Tatbikatlarda, törenlerde, spor müsabakalarında; hep o komutanın tümeni, alayı veya birliği derece almıştır.
Özellikle askerliğini er düzeyinde yapmış olanlar, yıllar sonraki hatırlamalarında "Aynı komutan olacağını bilsem, hiç tereddüt etmeden bugün askere giderim" diyerek iç geçirirler.
Kendini ihbar
Ertuğrul Özkök de, muhabirinin haksız olarak eleştirilmiş olmasını düzeltmek amacıyla, "Muhabirin kabahati yok. Sözünü ettiğiniz tuhaflık bende. Adımı vererek düzeltirseniz çok sevinirim" diyerek, tüm nezaketiyle kendini ihbar etmekte sakınca görmüyordu.
Himayesindeki askerler üzerindeki korumacılığa benzer bir örneği, medyada üst düzey görev yapmakta olan birinin içtenliğinde görünce, o an üzerimde olmayan ceketimin düğmelerini iliklemek geçti içimden.
Konuşmamız bitip, telefonu kapattığımda; yeryüzünde, kibir yerine alçakgönüllülük, çatık kaş yerine güleryüzlülükten yana olan herkesi, eğilip selamlamak istedim...