Orhan Pamuk, siyasi yorumlar da yaptığı sohbette kendi elinden çıkan "Masumiyet Müzesi"nin kapağının öyküsünü anlattı.
Abone olLondra’nın sanat merkezlerinden Queen Elizabeth Hall’da 900’e yakın edebiyatsevere konuşan Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’a, İngilizler büyük ilgi gösterirken, romancının kendisini ifade ederken kullandığı terimler herkesi şaşırttı. Masumiyet Müzesi’ndeki ‘Kemal’in ‘saplantılı’ bir karakter olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu belirten yazar, “Bir romancı, hiçbir zaman karakterlerini etiketlendirmemeli. Bu yoksa onlara ihanet olur” dedi. Sık sık ‘Kemal’in kendisi olup olmadığı sorusuyla karşılaştığını da belirten yazar,
“Bu bir kurgu roman. Otobiyografi değil. Hayır, hiç Kemal gibi aptalca aşık olmadım. O ben değilim. Ama yazarın marifeti, okuyucusunda böyle merak uyandırarak, soru sordurtucu kurgu yazabilmektir. Yazarın becerisi de yaşadıklarını başkalarının ağzındanmış gibi, başkalarının yaşadıklarını da kendi ağzından çıkmış gibi yazmaktır. Bu nedenle kurgu bilimi sevmem” diye konuştu. Thames Nehri kıyısındaki Queen Elizabeth Hall’da salonu tıklım tıklım dolduran edebiyatseverlerin ilgiyle dinlediği konuşmada, Orhan Pamuk son romanı ‘Masumiyet Müzesi’nin İngilizce çevirisinin üç ayrı bölümünden paragraflar okudu.
KİTAP KAPAĞININ SIRRI
Türk Sanat Müziği dinlediğini, ancak müzik konusunda sınıfta kaldığını ifade eden Pamuk, son romanının kapağında yer alan ve 5 kişiyi gösteren fotoğrafın ilginç öyküsünü anlattı: Kitap kapaklarını daima kendim hazırlarım. Masumiyet Müzesi’ne 50, 60, 70’ler İstanbul’undan fotoğraf arıyordum. e-bay’in Türk versiyonu gitti gidiyor sitesinde bu fotoğrafı gördüm, hoşuma gitti. Ancak fotoğraf Ankara’da bir ormanda çekilmişti. Yayıneviyle, fotoğraftakilerin yaşlandığını, yayınlamamızı dava edebileceğini bile tartıştık... Fotoğrafla photoshop’ta biraz oynadım. Arkaya İstanbul Boğazı’nı koydum. Erkeklerden birine pantalon askısı giydirdim. Kapağın uygulamasını Ahmet Işıkçı yaptı. Basıldıktan 2 gün sonra fotoğraftakilerle ilgili bilgi aldık. 5 kişiden 4’ü vefat etmiş, beşincisi de (başında eşarp olan hanım) 80’li yaşların sonunda ve Alzheimer hastasıymış. Fotoğrafının kullanılmasından çok memnun kalmış.
Aktivist olmayan solcu romancıyım
• Türkiye’de burjuva sınıfı, daha batılı ve politikayla ilgilenmiyor.
• Türkiye hiçbir zaman kolonileşmedi. Kolonilerde olduğu gibi batıcılık Türkiye’de militarist hegomonyalar tarafından zorla empoze edilmedi.
• Aktivist olmayan solcu bir romancıyım.
• Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini destekliyorum. Zaten Türkiye coğrafi olarak Avrupa’da.
• AB eğer bir Hıristiyan birliği değilse Türkiye’yi birliğe almalı.
• Fenerbahçe son 50 yıldır Avrupa’da futbol oynuyor. Onlarla gurur duyuyorum.