Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin, cinayeti nasıl çözdüklerini anlattı
Abone olKayseri'nin Talas ilçesinde, yaklaşık 1,5 yıl önce Ramazan Bayramı'nda şeker toplarken kaybolan çocukların bulunması için oluşturulan 8 kişilik özel ekibin başındaki Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin, soruşturmanın en hassas noktalarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün özel talimatıyla kurulan 8 kişilik uzman ekibin başındaki Ercan Taştekin, dosyayı teslim aldıkları ilk andan itibaren kayıp 3 çocuğun akıbetine yönelik senaryolar üzerine çalıştıklarını belirterek, Kayseri'de önlerine çıkan herkesin bu konudaki görüşlerine başvurduklarını söyledi.
Kayseri'de herkesin ''organ mafyası''nı işaret ettiğini, kimilerinin ise olayın arkasında ailelerin yer aldığını düşündüğünü kaydeden Taştekin, ''İlk etapta doğru kanalı belirleyemezseniz, neticeye gidemezsiniz. Biz başından beri cinsel saldırı, pedofili ve çocuklara yönelik bir sapıklık üzerinde durduk ve sonuna kadar da bunun üzerinde çalıştık'' dedi.
İşlerinin çok zor olduğunu ve çok sayıda görgü tanığı bulunduğunu ifade eden Taştekin, ''Çok çelişkili söylemlerde bulunuyorlardı. Bu işimizi daha çok zorlaştırdı. 1 ay böyle geçti ama sonuca götürecek sebebi belirlememiz gerekiyordu. Olayın nerede olduğu üzerinde de çok çalıştık. Neticede biz bunun ailelerden bağımsız bir olay olduğu inancına vardık'' diye konuştu.
Bu süre içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da soruşturmayı yakından takip ettiğini ve bunun kendilerine ayrı bir güç verdiğini vurgulayan Taştekin, sözlerine şöyle devam etti:
''Devletin bütün imkanları seferber edildi. Burada 8 kişilik bir ekip olabilir ama bu iş için çalışan polis sayısı 800'ün üzerindedir. Bunun belki de 700'ü Kayseri'ye hiç gelmemiştir. Ben buradan ham veriyi gönderiyorum, günlerce, haftalarca o veri işlenip, bana geri geliyor. İşin mutfağı Asayiş Dairesi Başkanlığıdır. Ben sadece sahada başkanlığın koordinasyonunu sağladım.''
''4 AY OLDU HALA ÇÖZEMEDİK DEDİĞİMİZ ZAMANLAR OLDU''
Soruşturmayı yürütürken zaman zaman karamsarlığa kapıldıklarını belirten Emniyet Müdürü Taştekin, ''Felsefemiz 'biz pes edersek olay çözülmez, pes etmezsek olay çözülür' oldu. Kimi zaman '4 ay oldu hala çözemedik' dediğimiz zamanlar oldu. Ama şunu da dedik '1 ay değil, 1 sene de sürse çözeceğiz, 4 ay değil 4 sene de olsa devam edeceğiz'' dedi.
Olayın failinin çocukların kaybolduğu bölge yaşadığı şüphesiyle hareket ettiklerini ve 4 aylık soruşturmanın 2,5 ayını faile ulaşmak için harcadıklarını bildiren Ercan Taştekin, 1,5 ay içinde de ip uçlarını delillendirdiklerini kaydetti.
Bu süreçte kriminal incelemeler, polislik stratejileri, kıl ve DNA'lar üzerinde yoğunlaştıklarını, aynı zamanda da suç ve suçlu profilleri üzerinde çalıştıklarını dile getiren Taştekin, şöyle konuştu:
''Zanlı ile ilk irtibatımız 2 ay kadar önce oldu. 1,5 ay önce de fail olabileceği ile ilgili bulgulara ulaştık. 1,5 ay boyunca da fail olduğunu hiç hissettirmeden görüşmelere devam ettik. Şahsı tespit ettikten sonraki süreç de önceki süreç gibi çok zordu. Bu, sıfır hata soruşturmasıydı. Sıfır hata soruşturmasında sebebi iyi belirleyemezseniz istediğiniz kadar çalışın, sonuca gidemezsiniz. Olay yerini, delil toplamayı, faili doğru belirleyemediyseniz sonuca gidemezsiniz.
En son aşamada artık ellerinizin titrememesi lazımdı. Ameliyat çok önemliydi ve çok büyüktü. Bazı günler şahısla binasına girerken 10 dakika ayak üstü karşılaştık, bu 10 dakikalık görüşmeyi 10 saat analiz etmeye çalıştık. Burada doğru hamleleri yapmak, bizi neticeye götürecekti. Şahısla ilgili delil toplamada artık doğru şifreleri bulmamız gerekiyordu, pin kodunu çözmemiz gerekiyordu.''
SIR PERDESİNİN ARALANDIĞI GÜNÜ ANLATTI
U.V.G'nin katil zanlısı olarak belirlenmesinin ardından delillerin peşine düştüklerini aktaran Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin, ''olayı nasıl yapmış olabilir, nereye götürmüş olabilir, nereye gömmüş olabilir'' gibi sorular üzerinde dururken, sır perdesinin aralandığı günü şöyle anlattı:
''O gün zanlının köyüne gidecektik. Biz çocukları öldürmüş olabileceğini, öldürmüşse de cesedi köyüne götürüp gömmüş olabileceğini düşündük. Arkadaşlarımızda istişare ettik. Ceset aramak için köpekler getirmemiz gerektiğini ve bu bölgede çalışma yapmaya karar verdik. Bu uzun soluklu bir çalışmaydı.
Şahısla bir kez daha görüşüp, ondan sonra köyüne gidip nerelerde ceset arayabileceğimize bakacaktık. Biz o bölgeye ceset aramak için zaten defalarca gitmiştik. Son görüşmemizde biz onu değil, o bizi çözdü. O bize baktı ki durum hiç de öyle bildiği gibi değil. Failin kendisi olduğunu, delillendirdiğimizi ve son adımı atmak üzere olduğumuzu anladı.''
''CESET ARAMAYA GİDERKEN 'BEN DE GELEYİM' DEDİ''
Soruşturmanın son safhasında cesetleri bulunması olduğunu ve bu yönde strateji geliştirdiklerini vurgulayan Taştekin, ''Kendisinin fail olduğunu, elimizde çok sayıda delil ve bulgunun olduğunu kendisi hissettirdiğimizde sanırım artık son 100 metreye girmiş olacaktık'' dedi.
U.V.G'nin çalıştığı fabrikaya gittiklerini, tam çıkacakken o esnada durumu anladığını ve ''ben de geleyim'' dediğini bildiren Taştekin, ''Geldi ve cesetlerin yerini gösterdi'' diye konuştu.
Kriminal ve teknolojik delilerin yanı sıra failin psikolojik yapısı üzerinde de durduklarını ifade eden Taştekin, sözlerine şöyle devam etti:
''İlk günlerde bu olayın, kendini iyi gizleyen biri tarafından yapılabileceğini düşündüm. Failin evinde kriminal incelemeyi yaptıktan sonra şahsın davranışlarını analiz ettik. Bu soruşturma daha çok arkadaşların adli mülakat teknikleriyle devam ettikleri bir çalışma oldu. Arkadaşlarımız, şüpheli psikolojisini çok iyi biliyorlar. Birinci aşama, doğru yeri ve kişiyi tespit etmek, doğru yerde ve doğru kişiyle ona hissettirmeden çalışma yapmak oldu. Son aşamada da zaten 15 gün öncesine kadar kendisini şüpheli olarak biliyordu.''
Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin, delillere ulaşmada kullanılan yöntemler konusunda yöneltilen ısrarlı sorulara yanıt vermeyerek, bu yöndeki en önemli adımların kriminal ve teknik takip sonucu atıldığını sözlerine ekledi.