BIST 9.765
DOLAR 35,16
EURO 36,45
ALTIN 2.936,50
HABER /  GÜNCEL

İşte Fazıl Say için gerekçeli karar

Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Fazıl Say'ın bu sözleri kasıtlı sayıldı.

Abone ol

Fazıl Say'a verilen hapis cezasının gerekçeli kararında 'değerleri aşağılamak' vurgusu yapıldı.

Mahkeme, Fazıl Say'a mahkumiyet kararının 10 sayfadan oluşan gerekçesini açıkladı.

Piyanist ve besteci Fazıl Say'a, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan verilen 10 ay hapis cezası hükmünün geri bırakılmasına ilişkin kararın gerekçesi açıklandı.

İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Hulusi Pur tarafından hazırlanan 10 sayfalık gerekçeli kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 25 Mayıs 2012 tarihli iddianamesinin özeti ile Fazıl Say'ın yazdığı ya da retweet ettiği iddia edilen tweetlere yer verildi.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 19, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 9/1 ve 10/1 ile Anayasa'nın 24, 25 ve 26. maddelerinde yer bulan "düşünce ve kanaat belirtme hürriyeti"ne ilişkin yasal düzenlemelere atıfta bulunulan kararda, AİHS'nin 9/2, 10/2 ve 17. maddelerindeki yasal düzenlemeler ve Anayasa'daki 14. ve 26/2. maddelerindeki yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirildiği aktarıldı.

-Uluslararası hukuk düzenlemelerine vurgu-

Demokratik toplumlarda, ifade hürriyetinin, ulusal güvenlik, kamu güvenliği ve düzeni, kamu sağlığı ve ahlakının korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ve benzeri gerekçelerle sınırlama ve yaptırımlara bağlanabileceği hatırlatılan kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "Otto-Preminger İnstitut" isimli davasının gerekçeli kararı örnek gösterildi.

Bu karardaki, "AİHS'in 10. maddesindeki hakların kullanılması çeşitli ödevler ve sorumluluklar yüklediğinden, bu sorumluluklar arasında başkalarını sebepsiz yere inciten ve insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan kamusal tartışmaya hiçbir şekilde katkıda bulunmayan davranışlardan da kaçınmak gerekir. Bu nedenle meşru amaçla orantılı bir biçimde, dinsel açıdan kutsal sayılan nesnelere yönelik gereksiz saldırıları önlemek ve yaptırıma bağlamak gerekli olabilir" ifadesine yer verilen kararda, bu örnek kararın "temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını gerektiren koşulları da açıkça gösterdiği" kaydedildi.

ALLAH 3 DİNİN DE KUTSALI!

Kararda, ulusal ve uluslararası alanda kabul gören düzenlemeler karşısında, TCK'nın 216/3. maddesinde halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçuna ilişkin düzenlemede, yasa koyucunun, "kişilerin kendilerini mensubu olarak kabul ettikleri ve gönül bağıyla bağlandıkları dinlerinin kutsal saydığı Allah, melekler, peygamberler, kutsal kitaplar, hesap günü, cennet, cehennem gibi kavramlar ve bu dinlere ait ibadete çağrı, ibadet yerleri ve ibadet şekillerine yönelik hislerini koruma altına almak suretiyle toplumsal barışın bozulmasına engel olmayı amaçladığı" anlatıldı.

Bu sebeple sadece İslam dininin değil, Hristiyanlık ve Musevilik inanışlarının da ortak değerleri olan bu kavramlarla ilgili kişilerin düşüncelerini ve eleştirilerini özgürce yaparken, bu dinlerin mensubu olan kişilerin dini inançlarının gereği olan ve önem atfettikleri bir kısım değerleri de aşağılamaktan ve bu şekilde kişileri incitmekten kaçınmaları gerektiği vurgulanan kararda, şöyle denildi:

"Somut olayda, şüphelinin, bir sanatçı ve birey olarak düşüncelerini kendisini takip eden kişilerle paylaşmak için yazdığını ve başkalarından alıntı yaptığını kabul ettiği inanç ve dini değerler hakkındaki şikayet konusu yazıları, yukarıdaki açıklamalarla incelendiğinde, ulusal ve uluslararası yasalarla korunan düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde açıklanmış bir eleştiriden ziyade AİHM kararına da konu olduğu şekilde insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan kamusal tartışmaya hiç bir katkıda bulunmayan ve yeryüzünde yaşayanların büyük çoğunluğunun mensubu oldukları üç büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hisselerini nedensiz yere incitecek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandıracak şekilde dini değerleri aşağılamak kastıyla yazdığı kanaatine varılmıştır."