BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

İşte DTK, HDP, DBP’nin Sincan raporu

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından kurulan heyetin, Sincar...

Abone ol

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından kurulan heyetin, Sincar ve Mahmur’da yaşananlara ilişkin hazırladıkları rapor tamamlandı.
DTK, HDP, DBP’li heyeti, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde bulunan Sincar ve Mahmur bölgelerinde IŞİD’in saldırısıyla ilgili incelemelerde bulunup rapor hazırladı. Raporla ilgili DTK binasında bir araya gelen HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksel ve HDP Şırnak Milletvekili Selmak Irmak, raporun özeti ve izlenimlerini aktardı.

"KÜRTLER OLARAK TARİHİ BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ"
Toplantıda ilk sözü alan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt tarihi ve Kürt halkının geleceği açısından çok önemli bir dönemeçten geçildiğini ifade ederek, Kürtlerin elde ettiği kazanımlara karşı bir saldırının yapıldığını söyledi. Türk, "Yıllardan beri Kürt halkının ve Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı kazanımları ortadan kaldırmaya yönelik IŞİD çeteleri ve emperyalist güçler tarafından bir saldırıyla karşı karşıyayız. Kürt halkı bugüne kadar kendisine, mücadelesine güvenerek bu kazanımları yarattı. Halkımız yine bu tarihi süreçte bütün kazanımlarına sahip çıkararak, ayağa kalkarak, geleceğini belirlemeye yönelik çabalarını güçlü hale getirerek, Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik saldırılar karşısında dik duracaktır" dedi.

"ŞENGAL’E YAPILAN VAHŞET KARŞISINDA ULUSLARARASI TOPLUMUN SESSİZLİĞİ SON DERECE ÇİRKİNDİR VE ÇIKARCI BİR YAKLAŞIMDIR"
Daha sonra söz alan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ise, IŞİD’in saldırılarında uluslararası mekanizma ve toplumun sessiz kalmasına tepki gösterdi. Uluslararası güçlerin Şengal’e karşı sessizliği petrol ile ilişkilendiren Demirtaş, "Bizler, bu coğrafyanın kadim halkları, inançları, kimlikleri, kültürleri olarak çok zorlu dönemlerden geçiyoruz. Kürt halkı tarihinin en zorlu sınavlarını bugünlerde veriyoruz. Özellikle Şengal ve Mahmur saldırıları sonrasında ortaya çıkan durum, bölge siyasi dengeleri açısından da yeni bir durumdur. Sadece IŞİD barbarlığının, vahşetinin insanlığın başına bela edilmesi belki tek başına siyasi büyük bir olaydır ama artık IŞİD gibi bir barbarlığı da aşan başka bir insanlık trajedisiyle karşı karşıyayız. Şengal ve Mahmur’a yapılan vahşet karşısında uluslararası toplumun, kurumların sessizliği son derece çirkindir ve çıkarcı bir yaklaşımdır. Eğer uluslararası güçlerin Şengal üzerinden büyük hesapları olsaydı, Şengal petrol kuyularıyla dolu bir bölge olsaydı bütün dünya kıyameti koparırdı. Şengal, Yezidi toplumunun inanç merkezi olarak sadece bu coğrafyanın onlarca inanç merkezlerinden biri olarak bizler için değerlidir. Bizler kurumların eş başkanları olarak bugün halklarımızın sahipsiz olmadıklarını, olmayacaklarını hatırlatmak için bir aradayız" diye konuştu.

"ORTAK SAVUNMA MEKANİZMALARI KURULMALI"
Demirtaş, konuşmasında saldırılara yönelik özellikle Kürtlerin ordu kurmaları gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Ulusal birlik açısından tarihi bir fırsat ve tarihi bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bugün sadece kendi partisini düşünen, koltuğunu düşünen, kendi istikbalini düşünen herkes halkına ihanet etmiş sayılır. Halkın ortak çıkarları dışında hiç bir şeyi düşünmemenin tam zamanıdır. Ulusal birlik sadece siyasi olarak ifade edilmemelidir. Ortak savunma kurumları oluşturulmalı. Ortak savunma mekanizmaları kurulmalı. Gerekirse bu tür barbarlığa ve vahşete karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır. Böylesine vahşeti durdurabilmenin yolu uluslararası güçlerden medet ummak değildir, kendi öz gücüne dayanarak, bulunduğu her yerde kendi savunmasını geliştirmektir. Bizler Şengal ve Mahmur’un bundan sonra oradaki yaşamın devam edebilmesi açısından da kalıcı çözümün Şengal’e özel statü sağlanmasından geçtiğini belirtiyoruz. Şengal, Kürdistan içerisinde ayrı, özerk bir yönetimi olan, ayrı bir savunma gücü olan, özerk bütçesi olan bir bölgeye dönüştürülmelidir. Kürdistan hükümeti de bu konuda tartışmalarını yapmalı ve oradaki parlamento Şengal’e özerk statü tanımalı. Orada oluşacak ortak savunma gücü de bundan sonra, Şengal’in sonsuza koruyacaktır. Birleşmiş Milletler de Şengal’in bu inanç merkezi olması statüsünü kesinlikle göz önünde bulundurmalı. Önümüzdeki günlerde bizler genişletilmiş heyetlerle Kürdistan, uluslararası mekanizmalarla, Avrupa ve Amerika’da temaslarımız olacak. Görüşmelerimizde bu konuyu hem sözlü hem de yazılı olarak talepte bulunacağız. IŞİD’in Ortadoğu’da yarattığı tahribat çok daha iyi anlaşılıyor. Dolayısıyla Ortadoğu’daki bütün toplumların kendi öz savunma güçlerini oluşturmaları tarihi bir zorunluluktur. Bu, Kürtler açısından da geçerli. IŞİD, Kürtlerin kentlerine saldırıp, orada Kürt’üyle, Türkmen’iyle, Arap’ıyla, orada yaşayan tüm insanları katlederken, herhalde oradaki insanları elini kolunu bağlayıp, beklemeyecekler. Ellerindeki gücü, imkanı bir araya getirip, gerekirse ortak ordu oluşturmalılar. Bunun birleşenlerine katkı sunmak isteyen kim olursa olsun. Hatta bu oluşturulacak ortak orduya hangi devlet silah yardımı yaparsa yapsın hiç fark etmez. Böylesi ortak orduya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”
Bir basın mensubunu, çözüm sürecinde bir gelişmenin olup olmasını soruna yanıt veren Demirtaş, yeni bir gelişme olmadığını önümüzdeki günlerde belki yeni gelişme olabileceğini kaydetti.
(İHA)