BIST 9.916
DOLAR 35,23
EURO 36,69
ALTIN 2.976,15
HABER /  GÜNCEL

İşte CHP’li vekilin o önergesi !

Soma’daki madenlerle ilgili TBMM’ye soru önergesi veren CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, kürsüdeki konuşmasında daha çok 1 Mayıs İşçi Bay...

Abone ol

Soma’daki madenlerle ilgili TBMM’ye soru önergesi veren CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, kürsüdeki konuşmasında daha çok 1 Mayıs İşçi Bayramı ve Taksim Meydanındaki kutlamalardan bahsetmişti.
CHP Manisa Milletvekili Özel, Soma’daki tüm maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile nedenlerinin araştırılması amacıyla 23 Nisan 2013 tarihinde TBMM’ye soru önergesi vermişti. CHP’li Özgür Özel, Soma’da yaşanan maden faciasının ardından bazı basın-yayın organlarına “Soma’daki madenlerle ilgili araştırma önergesi verdik ama reddedildi” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Meclis kayıtlarından edinilen bilgiye göre, CHP’li Özel’in, verdiği soru önergesiyle ilgili konuşmak için çıktığı kürsüde, Soma’daki madenlere çok az değindiği ortaya çıktı. Özel’in kürsüde daha çok 1 Mayıs İşçi Bayramı ile Taksim Meydanındaki kutlamalardan bahsettiği ve 1 Mayıs üzerinden hükümeti eleştirdiği tespit edildi.

O KONUŞMA
İşte Özel’in Meclis kayıtlarındaki konuşması:
“51 milletvekili arkadaşımızla birlikte verdiğimiz araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 1 Mayısa iki gün kaldı. İki gün içinde dünyanın dört bir tarafında; Havana’dan Tokyo’ya, Moskova’dan Washington’a kadar her yerde işçi sınıfında tatlı bir telaş var, bayramlarını kutlamak istiyorlar. Bu kutlamaların yapılacağı meydanlarda hazırlık yapılıyor, güzergahlar belirleniyor, kutlama törenleriyle ilgili çeşitli çalışmalar yapılıyor. Oysa Türkiye’de, işçiler istedikleri meydanlarda bayramlarını kutlayamıyorlar. Başbakanın, valinin, İçişleri Bakanının dayattığı bir meydandaki kutlamalara, Türkiye’de İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyeti hazırlanıyor, 40 bin tane polisle. 40 bin tane memur, 40 bin tane gösterici bir yere toplandığında başlı başına bir haberdir ama herhalde dünyanın hiçbir yerinde, 40 bin kişi, bir hak, bir özgürlük kullanılmasın, bir bayram kutlanmasın diye hazırlık yapmaz. 50 tane yeni, gıcır gıcır, dumanı üstünde TOMA. Dışarıya elektrik verebilen, dokunanın çarpılacağı, yeni mücadele gücü olan TOMA’larla hazırlık yapıyorlar, sanki polis teçhizatının sergileneceği bir polis bayramı. Böyle bir anlayışı şiddetle kınıyoruz. İki kıtayı birbirine bağlayan, dünyanın göz bebeği bir kentte, 2014 yılında 40 bin polis 1 Mayıs hazırlığı yapıyorsa, bu o Vali için, İçişleri Bakanı için, Başbakan için ve iktidar partisi grubu için bir utanç vesilesidir, bunun altını çizmek istiyorum. Bunun yanında, 1 Mayısın bayram olması için, AKP, son günlerde sürekli ‘Onu biz bayram yaptık’ diyor. Bu, dilinden düşüremediği milli iradeyi küçümsemektir. 1 Mayıs 2009 tarihinde, 4 siyasi parti grubunun uzlaşısıyla bu Meclis’ten geçmiş, bayram olmuştur ama ne o gün siyasi parti grupları ne iktidar partisi ne Başbakan, 1 Mayısı Türkiye emekçi sınıfı, işçi sınıfı söke söke bayram yapmıştır, bu da böyle bilinsin.

1 MAYIS, 1 MAYIS, 1 MAYIS
O tarihlerde, utanmadan, sıkılmadan AKP’nin il başkanlığının bastırdığı bir afişi dikkatlerinize sunmak istiyoruz: ‘1 Mayıs, hem bayram hem Taksim’de kutlu olsun’ diyor. Bunu iktidar partisi milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, ümit ediyorum bununla ilgili söyleyecek bir sözünüz vardır. İktidar partisi grubuna sataşıyorum, çıkın, cevap verin, deyin ki: ‘1 Mayıs Taksim’de kutlanacak müjdesini bu afişe asan bizler 1 Mayısı yasakladık, gerekçemiz de budur’ deyin.
Yenikapı’yı yeni yaptınız. Yenikapı adeta şudur: Bir işçi sınıfı kendi sınıf mücadelesinin gereği olarak kendi mücadelesinin sembolü olan bir alanda şehitler verdiği, kayıplar verdiği 1977 1 Mayısını, taziyesini kutlayacağı bir yerde. Şimdi, dünyada ve Türkiye’de kaybettiği itibarını geri kazanmak isteyen birilerinin özgürlükçü, tarihle hesaplaşan, taziye mesajlarını verdiği bir noktada kendi ülkesindeki 1 Mayıs 1977’nin taziyesini ve Gezi şehitlerinin taziyesini veremiyorsa o yaptığı taziyenin de bir kıymet yoktur, içtenliği yoktur, bu da böyle bilinsin. Taksim’de serbestçe 1 Mayıs kutlandığında bugüne kadar hiçbir olay olmadı ama Taksim yasaklandığında neler olduğunu hep birlikte gördük. Şimdi, bir meydan savaşına hazırlanıyorsunuz. Oysa, geçen sene Galatasaraylı taraftarlar yasaklanan Taksim Meydanı’nda, ‘Düşersiniz, çukurlar var’ denen Taksim Meydanı’nda yasaktan dört gün sonra şampiyonluk kutladılar. Bu sene, Nisan ayının son günlerinde, Fenerbahçe taraftarı Taksim Meydanı’nda şampiyonluğu kutladı. Bir işçi kardeşimizi düşünün Fenerbahçe ya da Galatasaray taraftarı, üzerinde takımının forması varsa Taksim Meydanı ona açık ama üzerinde işçi önlüğü varsa Taksim Meydanı ona yasak ama AKP’nin tüm kıdemli, tüm yetkili ağızları diyorlar ki ‘Bu bir siyasi yasaklama değildir’ Ufak atın da civcivler yesin. Bu söylediğinize kimseler inanmaz. Orada, 1 Mayısta Taksim Meydanı’na işçi önlüğüyle çıkıp meydanda kutlamaları yapmak, takımların futbol maçlarından kazandıkları zaferleri kutlaması kadar en az meşrudur, onurludur ve eninde sonunda size rağmen yine de bu hak söke söke geri alınacaktır. Geçen sene ‘Çukurlar var, düşersiniz’ diye yasakladığınız meydan bu sene metrekare olarak genişledi ama bu sene de oraya yasak koyuyorsunuz. Çünkü mesele, Türkiye’de Taksim Meydanı’nın genişlemesi ya da daralması değil, mesele, Türkiye’de özgürlük alanının, demokrasi alanının daralıyor olmasıdır. Meydanlar istediğiniz kadar büyük olsun, demokrasi ve özgürlükler daralıyorsa işte o zaman işçi sınıfının Taksim’e çıkmasına da izin vermezsiniz; karşı karşıya bulunduğumuz durum budur.
Taksim sembolik önemdedir, tarihi önemdedir, sınıfsal bir öneme sahiptir. Ama Taksim Meydanı için ‘Size büyük bir meydan yaptık, gidin orada kutlayın. Eğer oraya gitmek istemez de Taksim’e çıkmak isterseniz başınıza geleceklerden siz mesulsünüz’ demek, ülkenin tamamını kucaklayacak bir devlet adamı dili ve söylemi değildir. Bu demokrasi dili de değildir, bu özgürlükler dili de değildir. Bu olsa olsa otoriter bir dildir, bu olsa olsa faşizan bir dildir, bu olsa olsa diktatöryal bir dildir ve bu dil, ne ülkeye ne de bu dilin sahibine son sentezde fayda etmeyecektir.

NİHAYET SOMA
Bugün verdiğimiz araştırma önergesi Soma’daki işçi kayıplarıyla ilgiliydi. Soma’da maden ocaklarında sürekli patlamalar oluyor ve o patlamalarda işçilerimizi kaybediyoruz. Verdiğimiz soru önergelerine cevap: ‘10 kere denetledik, 66 tane kusur, şu kadar para cezası verdik’ Sonuç; yeni patlama, yeni ölümler. Dünyanın hiçbir yerinde çalışma ve sosyal güvenlik bakanları kazalardan sonra ‘Arkadaşlar öldüler ama cesetleri yanmamıştı, güzel öldüler’ demez. Dünyanın hiçbir yerinde başbakanlar, ‘Bu mesleğin fıtratında ölüm var’ demez. İnsanın fıtratında ölüm var, hayatın kendisinde ölüm var ama ‘Bu mesleğin fıtratında ölüm var’ demez. Dünyada başbakanlar böyle ölümler olunca istifa ederler ama bizimki pişkin pişkin”
(İHA)