BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,14
ALTIN 3.002,90
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

İşte CHP'deki başörtü savaşının arka yüzü

Referandum sonrası CHP ikiye ayrıldı. Genel Merkez koridorlarında artık Baykalcılar ve Sav'cılar karşı karşıya. Kılıçdaroğlu ise Gandi duruşuyla sessiz...

Abone ol


HAKAN AKPINAR
İNTERNETHABER/ANALİZ

Referandum sonrası CHP'de başlayan 'klik'leşme, partide yeni bir hizip çizgisinin oluşmasına neden oldu. 1970 ve 80'li yıllarda partisinde hizipçilikle eleştirilen Deniz Baykal, koltuğundan inmek zorunda kalınca, yeniden aynı sembolün adresi oldu.

Deniz Baykal, parti yönetiminin davetine rağmen geçen hafta sonu Abant'ta yapılan CHP toplantısına katılmadı. Antalya'da olmayı tercih etti. Ancak, kendisini temsil eden 'Baykalcılar' oradaydı. Baykal, olan-biteni 'yakın kurmayları' aracılığıyla takip etti. Telefonla kendisine Abant'ın karlı ve puslu havasının fonunda kalan siyaset resimleri, deyim yerindeyse 'kare kare' iletildi.

KAVGANIN MİNDERİ TÜRBAN SORUNU

Baykal'a yakınlığıyla bilinen Canan Arıtman, Atilla Kart, Esfender Korkmaz gibi isimler, Sav ve Kılıçdaroğlu çizgisine karşı olduklarını iki günlük toplantı boyunca hep hissettirdiler. Hatta, medya üzerinden açıkça CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu bile eleştirdiler. Bursa Milletvekili Onur Öymen, türban konusundaki tavrı nedeniyle Kılıçdaroğlu'nu 'ilkesizlikle' dahi suçladı. Anlayacağınız, parti içinde başörtüsü üzerinden 'örtülü' bir savaş başladı...

GÜRSEL TEKİN'İN MİSYONU

Aslında, Abant toplantısının siyasi sonuçlarından biri, Baykalcılar hizibinin yıllar sonra yeniden ortaya çıkması olsa da, meydana gelen önemli bir faktörü de gözardı etmemek gerekiyor. O da, sancılı bir süreç sonunda, parti yönetimine giren Gürsel Tekin'in siyasi duruşu... Tekin, öyle bir noktada pozisyon almış ki, hem Baykalcılar'a hem de Kılıçdaroğlu ekibine aynı mesafede duruyor. Dolayısıyla, Gürsel Tekin yeni siyasi konjonktürde, saflaşmaya dahil olmamaya özen gösteriyor.

KILIÇDAROĞLU'NUN PLANI

Kemal Kılıçdaroğlu, saflaşmayı, Baykalcılar ve Kılıçdaroğlu cephesi yerine, Önder Sav ekibi üzerine fatura etmeyi hesaplıyor. En azından CHP'den bize ulaşan bilgiler bu yönde... Bu plana göre, Kılıçdaroğlu, kamuoyunun önünde Baykalcılar Cephesi ile açık bir savaşa girmekten kaçınacak. Partinin üstünde herkesi kucaklamaya çalışan hizipler üstü bir lider portresi çizmeye çalışacak. Kılıçdaroğlu, bu süreçte kendisi gibi pozisyon alan Gürsel Tekin ile daha yakın temas içinde kalıp, saflaşma arasındaki keskin çizgiyi yumuşatarak, partiyi 2011 seçimlerine taşıyacak. Dolayısıyla, bu dönemde Tekin, Kılıçdaroğlu'nun önemli siyasi müttefiklerinden biri olacak.

Peki, "Önder Sav bu işe ne diyecek?" sorduğumuzda, bize verilen yanıt ne? Bu süreçte, Sav'ın da yıpranabileceği düşünülüyor. Fakat, bu öngörü doğru çıkar mı, işte bunu zaman gösterecek.

ÖRTÜLÜ SAVAŞIN ALTINDAKİ RESİM

Aslında, CHP'de Baykal hizibinin alevlenmesiyle birlikte parti içinde yeni bir doğrultu arayışı da ortaya çıktı. İsmet İnönü çizgisini sürdüren ve "devlet partisi" geleneğini yaşatan Baykalcılar, CHP ırmağının ana yatağının değiştirileceğini ima ediyorlar. Kılıçdaroğlu ekibi ise demokratik bir çizgi içinde 70'li yılların CHP'sini özlüyor. Alevi ve Kürtler'e, toplumun ötekileştirilmiş kesimlerine partiyi açmak gerektiğini savunuyorlar. Fakat, bunlar henüz çok açık bir şekilde dile gelmiyor.  

Kılıçdaroğlu'nun, bu 'ikilik' sürecini aşmak için yakın çevresinden bazı telkinler aldığını da duyuyoruz. Sentez yapması gerektiği söyleniyor. Yani eski çizgiyle, yeni duruşu harmanlamak... Hem gelenekçi hem daha demokrat bir CHP... Kılıçdaroğlu, bu sentezi ise Gürsel Tekin gibi isimlerin yardımıyla yapmaya çalışacak. Ama önce partinin yeni duruşunun ortaya çıkması gerekiyor. İşte, CHP'deki örtülü savaşın altındaki resim bu...