BIST 9.420
DOLAR 34,32
EURO 36,34
ALTIN 2.836,27
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

İşte Böyle Güzelim

Kadınlar cinsellikleriyle nasıl tanışıyorlar?

Abone ol

Kadınları ‘bayan’ diye çağırıp onları cinsel kimliklerinden uzak tutan bir geleneğin içinde bocalarken, aşk bile cinsellikten arındırılmış kılıklara bürünebilirken bu kitap okuyanlara iyi gelecek

Haydi kadınlar cinselliğinizle tanışın!” Bu cümle, gazetelerimizden birinin yeni kampanya sloganı olabilir mi? Ne dersiniz... Belki bir gün. Kadınlar cinsellikleriyle nasıl tanışıyorlar sorusu dipsiz kuyu gibi bir şey. Görünürde sanki bu konudaki kimi tabular kırılmış, yıkılmış gibi duruyor... Prezervatif reklamları, kadın bağı reklamları haber aralarına kadar giriyor. Ancak gerçekte pek ikiyüzlü bir durum söz konusu...

Kentlerimizde, kasabalarımızda gelinlik mağazalarından geçilmezken, çeyiz dükkânları harıl harıl satış yaparken bir türlü sadede gelinemiyor. Sınır aile kurma faslında bitiyor. Kadınlar açısından cinsellik dört kulağı sıkı sıkıya kapalı bir bohça gibi... Sandıktan çıkmıyor. Soruna, söyleşiler ve uzmanlar eşliğinde yaklaşan kadın dergileri ile tespitçi ve tavsiyeci Güzin Abla köşeleri de olmasa kadınların cinsellikle tanışma serüveni çeyiz ve gelinlik çerçevesi içinde sönümlenip küllenecek.

Her alan kendi öncülerini yaratır. Bu kez de Sabancı Üniversitesinden öğretim üyeleri Hülya Adak, Ayşe Gül Altınay ve doktora öğrencileri Esin Düzel ile Nilgün Bayraktar kadınların cinsel dünyasına altı yıl süren bir yolculuğa çıktılar. Bu, kadın hareketinden beslenen feminist ve kolektif bir yolculuktu. Her ilkbahar evlerin bacalarına bebek taşıyan leyleklere inat, kadın cinselliği üzerindeki şemsiyeleri kaldırdılar. Bire bir görüşmelerle kadınlarla sohbet ettiler.

Türkiye’den ve Almanya’dan değişik şehirlerden farklı yaş ve kökenlerden kadınlara cinselliğin onlar için neler ifade ettiğini anlattırdılar. Doktor, öğretmen, öğrenci, işçi, psikolog, akamedisyen kadınların en genci on dokuz, en yaşlısı elli beşindeydi. Kendi cinsine ilgi duyan kadınlar da vardı görüşülenler arasında, seks işçiliği yapmış bir transseksüel de. Bu kadınlar hikâyelerinin yayımlanacağını bilerek konuştular.

Hülya Adak, Ayşe Gül Altınay, Esin Düzel ve Nilgün Bayraktar ortaya çıkan metinleri, hikâyelerini paylaşan kadınların kimlikleri gizli kalmak kaydıyla bir okuma tiyatrosu olarak yazdılar. Ardından Diyarbakır ve İstanbul’da düzenledikleri üç okuma atelyesinde oyunlarını sahnelediler. Daha çok kadına ulaşması için bu çalışmanın kitaplaşması gerekiyordu. Kitaplaştı... Adını İşte Böyle Güzelim koydular.

Cinsiyetsiz bir varlık olmaya zorlanan, bedenine yabancı kılınan kadın, elbette bu zinciri kırmaya çalışıyor. Başaranların sayısı az değil... Ancak bu tehlikeli bir yolculuk. Cinsellikleriyle tanışmak ve cinselliklerini yaşamak uğruna öldürülen kadınların haberlerini hemen her gün okuyoruz.

Ben, İşte Böyle Güzelim’de yer alan metinleri okurken cinselliğini derin bir mutsuzluk içinde yaşayan kadınlar bu kadar çok muymuş diye sordum kendi kendime. Kendi cinsellikleriyle hiç tanışamadan yaşlandığını anlatan kadınları özellikle kutlamak istedim. Kadınlar hikâyelerini anlatırken acaba hangi sözcükten destek aldılar diye merak ettim. Bilgisayarın arama motoruna göre en çok kullandıkları ortak sözcük ‘sevmek’ti. Toplumun kadın yarısı cinsellikle sorunlar yaşarken, erkek yarısı nasıl bu sorundan uzak olduğuna inanabilir ki?

Bu çalışma için yola çıkan Hülya Adak, Ayşe Gül Altınay, Esin Düzel ve Nilgün Bayraktar nereden ilham aldınız sorusuna şu yanıtı veriyorlar:

Biraraya geldiğimizde farklı zamanlarda adlı kitabını okumuş ve çok etkilenmiştik. Kadınların cinsellikleriyle tanışmaları, barışmaları ve haz almaları üzerinden güçlenmeleri fikri bizim en temel ilham kaynağımızı oluşturdu. Önce birbirimizle sonra da farklı kesimlerden ulaşabildiğimiz kadınlarla cinselliklerimizi konuşmaya başladık.

Birbirimizden ilham aldık
Sorulardaki sınır, kadınların çizdiği sınırdı. Soğuk bir anket çalışması ya da sorgulama için yola çıkmamışlardı. Konuşurken onları hırpalamamaya, kötü tecrübelerini hortlatmamaya özen gösterdiler. Nasıl bir yöntem izlemişlerdi?
“Görüşme sürecinde feminist yöntem hep aklımızda oldu. Görüşmelere giderken “birtakım kadınlar” “birtakım hayatlar” yaşıyorlar ya da bazı “ilginç hayatlar” “birileri” tarafından yazılmayı bekliyor diye düşünmedik. Kendimiz dahil, görüşme yaptığımız kadınlar arasında kimi zaman farklılık kimi zaman ortaklıkların belirmesini keyif ve heyecanla gözlemledik. Birbirimizi dinlerken hep kendimize dair yeni bir şeyler fark ettik. Birbirimizin cesaretine hayran kaldık, hikâyelerinden ilham aldık! Başkaları da bizim gibi bu hikâyelerden ilham alabilsin diye bu kitabı hazırladık. Görüşme esnasında da tek yönlü bir soru bombardımanından çok, dinlemeye, paylaşmaya, diyalog kurmaya özen gösterdik,” diyorlar.

İşte Böyle Güzelim feminist bakış açısının yarattığı duyarlı, samimi ve cesur bir kitap. Kadınları ‘bayan’ diye çağırıp onları cinsel kimliklerinden uzak tutmaya çabalayan bir geleneğin içinde bocalayıp dururken, aşk bile cinsellikten arındırılmış kılıklara bürünebilirken bu kitap başta kadınlar, okuyanlara iyi gelecek.
(İpek Çalışlar)