PKK lideri Abdullah Öcalan'ın PKK ve KCK'ya emirler yağdırdığı mektuba ulaşıldı
Abone olKamuoyuna açıklanmayan ve Kandil’deki örgüt yöneticilerine avukatları aracılığıyla iletilen görüşme notlarında, kanlı eylem emirleri net bir şekilde görüldü.
SAYI ÖNEMLİ DEĞİL
Öcalan’ın bir görüşmede, “Diyarbakır’da 10 bin kişi de yüz bin kişi de ölebilir sayı önemli değil. Büyük bir çatışma başlaması kaçınılmazdır bunun da son öncüsü KCK’dır” dediği belirlendi. Başka bir notta da KCK’nın parelel bir devlet yapılanması olduğunu net bir şekilde ortaya koyan şu ifadeleri kullandı: “Çözümün gelişmemesi durumundaKürdistan’da ikili iktidar durumuortaya çıkar. Bir taraftan KCK iktidarı diğer taraftan devlet iktidarı olur.”
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın, PKK ve KCK'ya talimat yağdırdığı 27 Temmuz 2011 tarihli mektup ortaya çıktı. Apo, 10 sayfalık mektubunda; "örgütün pasiflikten çıkıp, aktif eylemler yapmasını" emrediyor!
İşte Öcalan'ın kendi yazdığı talimat mektubunu...
PKK SORUMLUSUNUN CEBİNDEN ÇIKTI
10 sayfalık bu mektubun çoğaltılarak tüm örgüt üst yöneticilerine dağıtıldığı saptandı. Nitekim mektup Siirt Pervari'de 19 Ağustos 2011'de güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirilen sözde Botan Eyalet Sorumlusu Zerdeşt Kod adlı Ali Gezer'in cebinden çıktı.
27 TEMMUZ TARİHLİ GÖRÜŞMEDE VERMİŞ
Öcalan'ın mektubu örgüt yöneticilerine avukatları aracılığı ile ulaştırdığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan önceden kaleme aldığı 10 sayfalık talimat mektubunu avukatlarına, emniyet güçlerinin ele geçirdiği tarihten 23 gün önce yani 27 Temmuz 2011'de yaptığı görüşmede verdi.
AVUKATLAR ÇOĞALTIYOR
Son KCK operasyonunda gözaltına alınan avukatların Öcalan'dan aldıkları talimat mektubunu çoğaltarak, BDP ve KCK yöneticileri üzerinden Kandil'deki örgüt yöneticilerine ulaştırdığı öğrenildi. Mektubun bir başka nüshasının ise PKK'ya yakın olan ANF ve Roj Tv gibi yayın kuruluşlarına dağıtıldığı ve bu sayede kamuoyunun yanlış yönlendirilmeye çalışıldığı öğrenildi.
EMİR YAĞDIRIYOR
Şok mektupta teröristbaşı, PKK militanları ve KCK yöneticilerine talimatlar yağdırıyor; örgütün pasif durumdan çıkarak, aktif olarak eylemler yapmasını emrediyor.
KANDİL'E VE BDP'YE DİREKT TALİMAT
Öcalan, mektubunda şöyle diyor: “Kandil de, BDP de şunu bilmeli, ikide bir ‘Biz halkı tutamıyoruz, biz kitleyi durduramıyoruz, kitle patlama noktasındadır' diyorlar. Bırak o zaman patlıyorsa patlasın. ‘Sorun çözülmezse devrimci halk savaşını başlatırız, savaşa da barışa da hazırız' diyorlar. Seni tutan mı var, yap! Yapar mısın yapamaz mısın sen bilirsin.”
EYLEME GEÇTİ
Nitekim mektuptan 23 gün sonra 19 Ağustos'ta örgütün sözde Botan Eyalet Sorumlusu Zerdeşt Kod adlı Ali Gezer'in asker kıyafetiyle şehre inerek, Pervari'de karakola saldırı gerçekleştirdiği, çıkan çatışmada ölü ele geçirildiği öğrenildi. Öcalan'ın talimat mektubu bu örgüt yöneticisinin cebinden çıktı.
TERÖRİSTLER KAFALARI ÇEKİP SALDIRMIŞ
Öte yandan, 19 Ağustos 2011'deki bu saldırıyı gerçekleştiren Zerdeşt Kod adlı Ali Gezer ile Ferzat Nucevan adlı PKK'lının alkollü oldukları saptandı. Özel harekat polislerinin karşılık vermesi sonucu etkisiz hale getirilen teröristlerin cesetlerinde yapılan adli tıp incelemesinde her ikisinin de alkol aldıkları tespit edildi. Sözde Botan eyalet sorumlusu Zergeşt Kodlu Ali Gezer'in 54 mg, Ferzat Nucevan'in ise 49 mg oranında alkollü oldukları ortaya çıktı. Teröristlerin adli tıp raporlarında incelemenin iki gün sonra yapıldığı ve saldırı anında teröristlerin yaklaşık 150 promil alkollü oldukları tespitine varıldı.
BAŞBAKAN HABERDAR EDİLİNCE GÖRÜŞMELER KESİLDİ
Başbakan Erdoğan, örgüt yöneticilerine ulaştırılmış olan bu şok Öcalan mektubundan haberdar edildi. Devletin zirvesinde bir dizi görüşme gerçekleştirildi. Başbakan Erdoğan ve devletin zirvesine, Öcalan'ın dağa nasıl eylem talimatı verdiğinin yol haritası en ince ayrıntılarına kadar anlatıldı. Öcalan'ın avukat görüşmelerinin engellenmesi kararı, ele geçen bu mektup ve ardından yapılan görüşmeler üzerine alındı. Böylelikle Başbakan Erdoğan'ın “Öcalan İmralı'dan PKK'ya talimatlar verdiği için görüşmeleri yasaklandı” açıklamasının perde arkası aralanmış oldu.
BAŞBAKAN VE DEVLETE TEHDİT VE HAKARET
Teröristbaşının 10 sayfa olarak kaleme aldığı mektubun tamamı incelendiğinde PKK ve KCK'ya yönelik talimatların yer aldığı göze çarpıyor. Öcalan mektupta örgütün artık pasif durumdan çıkmasını ve aktif olarak eylemler yapmasını emrediyor. Öcalan'ın mektubunda Kandil ve KCK'yı pasif davranmak ve eylem yapmamalarından dolayı sıkça eleştirmesi de dikkat çekiyor. Teröristbaşı çokça “sözün bittiği yerdeyiz” ifadesini kullanarak, artık silahlı olarak devrimci mücadelenin olması gerektiği uyarısında bulunuyor.
İKİ YAZARIN ADI DA VAR
Başbakan Erdoğan ve Türkiye'ye hakaretler savuran Öcalan, mektubunda iki gazetecinin isminden ise olumlu bahsediyor. Bunlar Cengiz Çandar ile Ahmet Altan. Öcalan mektubunda direkt Taraf Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarı Ahmet Altan ve Radikal Yazarı Cengiz Çandar'a hitap ediyor.
“CENGİZ DE BİR ŞEYLER YAZMIŞ...”
Teröristbaşı mektubunda Cengiz Çandar'ın Kürt raporuna ilişkin “Cengiz de bir şeyler yazmış. Bir şeyler anlatıyor ama o da derinliğini anlamamış. Çok yetersiz kalıyor. Hepiniz birbirinize benziyorsunuz, tencere uverlenmiş kapağını bulmuş” diyor.
AHMET ALTAN'A MESAJ
Mektupta Ahmet Altan için ise şunları söylüyor, Öcalan: “Ahmet Altan yazısında savaşın gümbür gümbür geldiğini, bunu durduracak tek kişinin de ben olduğumu yazıyor. İyi de ben burada ayda yılda bir yaptığım bir iki saatlik yaptığım görüşmeyle mi bunu başaracağım. Yapabiliyorsa bu koşullarda gelsin kendisi yapsın. Ona söylenmeli Öcalan rolünü oynaması için Hükümetin adım atması lazım, irade göstermesi lazım. Onlar da üzerine düşeni yapmalı.”
MEKTUPTAN BAZI BAŞKA BÖLÜMLER
“Açık bir şekilde KCK'ye de, Devlete de söylüyorum. Beni taşeron olarak kullanamazsınız. KCK de beni taşeron olarak kullanıyor. AKP de gelen heyeti taşeron olarak kullanıyor. Her iki taraf da beni taşeron olarak kullanmaya çalışıyor.”
KANDİL YAZDIKLARIMDAN ÇOK İSTİFADE EDİYORMUŞ
“Kandil de bana ‘Yazdıklarınızdan çok istifade ediyoruz, önümüzü aydınlatıyorsunuz' diyor. Her iki taraf da beni idare ediyor. Aslında bu bir şantajdır. Her iki tarafın da beni taşeron olarak kullanmasına son veriyorum. Bugün itibariyle buna son veriyorum.”
EĞER BİTİRMEZSEN SENDEN DAHA REZİLİ YOKTUR
“Türkiye de ikide bir ‘Bitireceğiz, şöyle bitireceğiz' diyor. Eğer bitirmezsen senden daha rezili yoktur. İşte ‘İşte Srilanka gibi olacak' diyorlar. Eğer 300 uçağı kaldırıp Kandil'i bombalamazsan, eritemezsen sen de şerefsizsin. Sen de hazırsan Srilanka olmadığını ispatla o halde...”
“Ahmet Altan yazısında savaşın gümbür gümbür geldiğini, bunu durduracak tek kişinin ben olduğumu yazıyor. İyi de ben burada ayda-yılda bir yaptığım bir-iki saatlik görüşmeyle mi bunu başaracağım? Yapabiliyorsa o koşullarda gelsin kendisi yapsın. Ona söylemeli Öcalan rolünü oynaması için hükümetin adım atması lazım, irade göstermesi lazım. Onlar da üzerine düşeni yapmalı. 30 yıldır Kandil tüm yükü omuzlarıma atmış. Kandil'i de uyarıyorum. 30 yıl dışında 13 yılda burada sırtımda taşıyorum. Benim bu önderlik tarzıma alışmışlar. Benden bu Önderlik tarzımdan sürekli yardım almaya çalışıyorlar. BDP onlar o kadar konuşacaklarına doğru-dürüst karar versinler. Kararlarını da uygulasınlar.”
İşte Öcalan’ın kan donduran diğer eylem talimatları:
[PAGE]
27 Temmuz 2011: Bu bölgesel komplocuların tarihlerin en büyük hezimetine uğratacak her türlü tedbiri Kürt halkının direnişinde gerçekleştirebiliriz. Kandili de şiddetle uyarıyorum. Gerillayı da, halkımızı da, bütün yani böyle o alana akmaları gerekiyor. Bütün gençlerimizin her taraftan kuzey, güney, doğu, batı yurtdışını onlar için bir cehenneme döndürecek en az ağustos sonlarında kırk bin gerilla orada olmalı. Benim adıma onlara söylersiniz.
8 Aralık 2010: Halk savaşı son 30 yılı bir senede çıkarır. Yani savaş blöf değil, gerçek. Örneğin Diyarbakır’da halkın içine girilir, çatışmalarda günde bin, iki bin, üç bin kişi ölür, tuzak kurulur yüz kişilik bir askeri grup imha olur, her gün binlerce insan ölür, bunların gerçekleşme olasılığı yüksektir. KCK’nın de bu konuda çalışmaları, altyapısı vardır.
24 Kasım 2010: Kandil’e şunu söylüyorum: Öyle şurada burada bomba patlatmakla, bir iki yere bomba atmakla, bir iki pusu kurmakla bu iş olmaz. Böyle yapacaklarsa hiç yapmasınlar. Böyle yaptıkları takdirde dönüp en çok bize zarar veriyor. Özdemirler olayında da bu görüldü. Savaş başlarsa önceki savaşlardan çok daha farklı olur. Büyük bir iç savaş olabilir.Mesela Batman’da bir günde on bin insan ölebilir. Herkes bunun içinde olabilir, bundan zarar görebilir.
30 Nisan 2010: Orta şiddette savaşta KCK hem kırsalda hem de şehirde yarı hareketli gruplar halinde örgütlenir. İki şekilde halk örgütlemesi oluyor, biri devletvali örgütlemesi diğeri KCK örgütlemesi. Örneğin geçen gün Kızıltepe’deki gibi öyle bir polis falan öldürme gibi değil demesela yüzlerce kişi gece polisle çatışıyor. Diyarbakır’da da böyle olursa devlet bu işin içinde nasıl çıkacak?
KCK’nın görevi savaştır
15 Haziran 2011: Belli bir halk savaşı hazırlık sürecindedir. Şehirde sonuna kadar direniş örgütlerinizi geliştirin. Polise bu şansı, sürü sürü adam gibi protesto ediyorum. Tutuklamayacak, tutukladığım da bırakacak. Hükümeti de uyarıyorum. Bırakmıyorsan savaş olur. Ve bu da KCK’nın görevidir. KCK’nin görevidir, ben ona sadece görevi hatırlatıyorum.