BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,88
ALTIN 2.972,79
HABER /  DÜNYA

İşte Alman adaleti!

Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütünün faaliyetlerini araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamlay...

Abone ol

Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütünün faaliyetlerini araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamlayarak raporunu açıkladı. Rapor, güvenlik güçlerini ağır şekilde eleştiriyor.
Yasama döneminin sona ermesi ile Federal Meclis’te oluşturulan NSU Cinayetlerini Araştırma Komisyonu, hazırladığı raporu tamamladı. Raporda, Alman güvenlik birimleri sert şekilde eleştiriliyor. Raporu, perşembe günü Berlin’de, komisyonun Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başkanı Sebastian Edathy kamuoyuna açıkladı.
Edathy, Neonazi cinayetleri soruşturmasında Alman güvenlik birimlerinin yaptığı hatalar zincirini "emsalsiz tarihi bir fiyasko" diye niteledi. Güvenlik birimleri arasında, şimdiye dek işbirliğinden ziyade çekişme yaşandığını kaydeden politikacı, hukuk devletinin temel ilkesi olan, kişinin can güvenliğinin sağlanması ve işlenen suçun objektif bir şekilde soruşturulması ilkelerinin, NSU kurbanlarında ihlâl edildiğini söyledi. Edathy "Bu benim gözümde utanç verici" diye konuştu.

"NEONAZİ TEHLİKESİ HAFİFE ALINDI"
Raporda, federal ve eyalet istihbarat teşkilatlarının analizlerinin aşırı sağ terör tehlikesini yanlış ve üstünkörü bir şekilde, tehlikesizmiş gibi gösterilmiş olduğu, ifadeleri yer aldı. Komisyon Başkanı Sebastian Edathy, "Militan Neonazi tehlikesi, bir daha asla hafife alınmamalı" dedi.
Edathy "Ağır ceza gerektiren bir suç olayında, soruşturmanın biçiminin kurbanın etnik kimliğine bağlı olması, kesinlikle kabul edilemez. Eğer birinin başına bir şey gelirse, soruşturmanın, o kişinin görünüşünden bağımsız, kapsamlı, çok yönlü ve her türlü sonuca açık bir biçimde yapıldığından, bu ülkede yaşayan herkesin emin olması gerekir. Ancak bu durum, NSU cinayetleri kapsamındaki 10 cinayetten 9’unda böyle olmadı. Bu 8 Türk ve bir Yunan kökenli cinayet kurbanında, böyle olmadı" diye konuştu.

"YÜZ KIZARTICI BAŞARISIZLIK"
Komisyonun Başkan Yardımcısı Stephan Stracke de Alman güvenlik kurumlarının "yüz kızartıcı başarısızlığı"ndan bahsetti. Stracke, eyalet polis teşkilatlarının işbirliğindeki noksanları eleştirerek "federalizmin engelleri sık sık aşılamadı" diye konuştu. Hrıstiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacı, komisyonda tanık olarak dinlenenlerin büyük çoğunluğunun bu başarısızlığı teslim ettiğini kaydetti.
Komisyonun oy birliği ile kabul ettiği raporda, polis, istihbarat birimleri ve adli makamlara, aşırı sağ kaynaklı suçlara karşı daha iyi önlemler alması için 47 reform önerisinde bulunuldu. İşlenen bir suçun ırkçı bir arka planı olup olmadığının her zaman kontrol edilmesi tavsiye edildi. Ayrıca bu denetlemenin belgelenmesi de önerildi. Polis eğitiminde, göçmenlere karşı daha iyi bir tutumun ve kültürlerarası diyalog becerisinin teşvik edilmesi gerektiği kaydedildi. Federal savcının, belli başlı kriterleri göz önünde bulundurarak, soruşturmanın siyasi içerikli bir suç unsuru barındırıp barındırmadığını denetlemesi gerektiği belirtildi.

MÜDAHİL AVUKATLAR ŞİKAYETÇİ
Ancak tüm bu sert eleştirilere rağmen NSU kurban yakınlarının avukatları araştırma komisyonunun nihai raporunu yetersiz buluyor. 2006 yılında Dortmund’da öldürülen Mehmet Kubaşık’ın kızı Gamze Kubaşık’ın avukatı Sebastian Scharmer, temel sorunun yani kurumsal ırkçılığın raporda yer almamasından şikâyet ediyor ve "Kurumsal ırkçılık, münferit polis memurlarından bağımsız, o kurumun çalışanlarının takip edip uyguladığı, kurumun içine işlemiş mantık yürütme biçimi, kural ve değerlerdir. Bunlar, tıpkı NSU cinayetleri soruşturmasında da görüldüğü gibi ırkçı bir tutum olabilir" diye konuşuyor.
Scharmer, güvenlik birimleri içerisindeki ’kurumsal ırkçılığı" şöyle örneklendiriyor: "Örneğin Dortmund’da öldürülen Mehmet Kubaşık’ın işlettiği büfeden, bilumum sigara paketi alındı ve kaçak olup olmadığı incelendi. Tabii ki de kaçak değildi. Ayrıca polisin organize suç ihtimaline yer vermesine gösterilen en büyük kanıt ise Kubaşık’ın cüzdanında peşin para taşıyor olmasıydı. Kubaşık’ın hiçbir uyuşturucu sicili ya da hikâyesi olmadığı halde, evinde ve çevresinde köpeklerle uyuşturucu arandı. Tabii ki onlara göre; Türk kökenli bir adam öldürülüyorsa, organize suçlarla, uyuşturucu ile bir ilgisi olmalıydı. Ama aşırı sağcı bağlantılar şüphesi ile Dortmund’ta hiçbir yer aranmadı."
Avukat Scharmer, birçok parti ve fraksiyonun, NSU soruşturmasındaki başarısızlığının nedenlerinden birinin kurumsal ırkçılık olduğu konusunda hemfikir olduğunu kaydediyor. Politikacıların hazırladığı raporda kurumsal ırkçılık konusuna yer verilmemiş olmasını ise "Benim tahminim, yaklaşan seçimler nedeniyle muhtemelen bazı siyasi partiler, bunun sorun yaratabileceğini düşündü" diye açıklıyor.
1357 sayfalık kapsamlı rapor, Federal Meclis’te 2 Eylül’deki yapılacak özel oturumda ele alınacak.