Tahmin etmek zor değil aslında. Son günlerin en çok konuşulan ismi o. Mütedeyyin kesim ona bayılıyor.
Abone olArınç Ak Parti tabanının Ebu Zerr'idir. Bu ilginç benzetme Erdoğan Aktaş'a ait. Sözünü esirgemeyen, doğru bildiğini kimseden sakınmayan bir siyasetçi.
Yeri geldi askeri eleştirdi, yeri geldi RTÜK Başkanı Akman'ı istifaya çağırdı. İşte onu farklı kılan özellikleri Aktaş, köşesinde sıralıyor. Neden böyle bir yakıştırmada bulunduğunu da şöyle izah ediyor:
İslam dünyasımda 2 farklı kategori
(...)İslami dünyada insan tipi, tarihsel olarak 2 kategoride oluşmuştur. Biri Emevi sülalesi ile simgelenen saltanatçı, kurulu düzenden yana, ihtişamın, zenginliğin ve otoritenin hayatında olmasından rahatsızlık duymayan dini bütün insan tipolojisi… Diğer yandan ise Hz. Ali ve Ebu Zerr ile simgelenmiş yoksullardan, hak ve adaletten yana, mütevazı zalimin karşısında, mazlumun yanında olan karakterler.
Sivri dillidir
İşte Bülent Arınç bu ikincisine denk düşer. Gerek AK Parti, gerekse de Milli Görüş anlayışındaki taban Arınç’ı Ebu Zerr olarak görür.
Ebu Zerr, sivri dillidir. Sözünü esirgemez. Haksızlığa karşı dik durur. Dünya malında gözü yoktur. Mazlumun yanındadır.
Sadece bu kadar da değil.
Dünya malına ilgi göstermemesi
Duygusaldır da… Arınç’da yaptığı çıkışlarla, o tabanın gönlünde hem Ebu Zerr olarak, hem de Bülent Abi olarak yer etmiş bir isimdir.
Aile yapısı, tutamadığı gözyaşları, dünya malına ilgi göstermemesi, mütedeyyin kesimde Arınç’ı başka bir çerçeveye oturtur.
Tutamadığı gözyaşları
Arınç’da yaptığı çıkışlarla, o tabanın gönlünde hem Ebu Zerr olarak, hem de Bülent Abi olarak yer etmiş bir isimdir. Aile yapısı, tutamadığı gözyaşları, dünya malına ilgi göstermemesi, mütedeyyin kesimde Arınç’ı başka bir çerçeveye oturtur. En son Habertürk TV ekranında, o vakte kadar kimsenin söylemeye cesaret edemediklerini yine O söyledi. RTÜK Başkanı’nın istifaya davet etti. Tüm Türkiye hala bunu konuşuyor.
Ebu Zerr kimdir? Ayrıntılar Haberin devamında..
Ebu Zerr'in hayatı
İlk müslümanlardan sahâbî Ebû Zerr Benû Gıfâr kabilesine mensub olup doğum tarihi bilinmemektedir. H. 31 (M. 651/652) yılında Mekke ile Medine arasında bir yer olan er-Rebeze'de vefât etmiştir.
Lakabını Hz. Muhammed taktı
Ebû Zerr (r.a.) tabiaten fakir zâhid ve inzivâyı seven bir sahâbî idi. Dünyaya hiç değer vermezdi. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine Mesîhu'l-İslâm lâkabını takmıştı. Ebû Zerr el-Gifârî’nin kabilesi ve ailesi genellikle câhiliye devrinde yol kesmek, kervanlari soymak ve eskiyalik yapmakla taninirdi. Ebû Zerr, cesareti ve atilganligi ile o kadar büyük bir söhret yapmisti ki, ismini duyan, oldugu yerde korkudan titrerdi.
Hz. Osman'a şikayet ettiler
Hz. Muâviye ve emirlerinin yaşantılarını sürekli eleştiriyordu. Bu yüzden Şam'da fesat çıkardığı iddiasıyla Ebû Zerr (r.a.) Hz. Osman (r.a.)'a şikâyet edildi. Hz. Osman Ebû Zerr'i Medine'ye çağırdı. Hz. Ebû Zerr Medine'ye geldikten sonra Hz. Osman'a "Benim dünya malına ve dünya metama ihtiyacım yoktur!" diye haber gönderdi. Hz. Ebû Zerr'in Medine'ye gelişi halk üzerinde büyük bir tesir ve hayret icra etti. Fakat Ebû Zerr Medine'de fazla kalmayarak Mekke civarında bulunan Rebeze mevkiine giderek oraya yerleşti. Onun bu hareketini Hz. Osman da tasvib etti. Hz. Osman ona birkaç koyun ve bir deve verip bunlarla geçimini sağlamasını söyledi.Medine'de âsiler Hz. Osman aleyhine faâliyetlerde bulundukları zaman Ebû Zerr'i bu işe karıştırmak istedilerse de bir kenara çekilip âsilere bu fırsatı vermedi.
Nasıl öldü?
Ebû Zerr Rebeze'de çok sıkıntılı günler geçirdi. Evi harab olmuş sırtında elbise kalmamıştı. Ailesi elbiseden bahsettikçe o "bana elbise değil kefen lâzım" diyordu. Nihâyet hastalandı. Öleceğini anlayan eşi kefeni dahi olmadığını söyleyerek ne yapacağını ve kendisini nasıl defnedeceğini hem düşünüyor ve hem de Ebû Zerr'e düşüncesini açıklıyordu. O ise yattığı hasta yatağından biraz doğrularak eşine üzülmemesini Mekke tarafından bir kâfile gelmedikçe ölmeyeceğini zira bu kâfile ile gelen bir gencin kendisine kefen getireceğini anlatıp arada sırada hanımına "Bak bakalım ufukta toz bulutu görüyor musun" diyordu.
Nihâyet H. 31 (M. 651-652) yılında bir gün ufukta bir kervan gözüktü. Kervan konakladıktan kısa bir süre sonra Hz. Ebû Zerr dâr-ı bekâ'ya göçtü. Ensâr'dan bir genç gelip onu kefenledi ve cenaze namazını kıldırarak Rebeze'ye defnetti (Hayreddin Zirikli el-A'lâm II 140).
Nasıl müslaman oldu?
[PAGE]Müslümanlığı duydu
Bir gün, Gifârogullari kabilesine mensub bir kisi, Mekke’den kendi kabilesine döndügünde dogru Ebû Zerr’e gitti ve Mekke’de bir zatin zuhur edip kendisinin peygamber oldugunu iddia ederek insanlari yeni bir dine dâvet ettigini ve Cenâb-i Hakkin vahdâniyeti hakkinda halka talimatta bulundugunu haber verdi. Ve bu isi tahkik etmesini ilâve etti. Kabiledasinin vermiş oldugu bilgileri dikkatle dinleyen Hz. Ebû Zerr, karşısındakinin sözleri bittikten sonra:
“Cenâb-i Hakka yemin ederim ki, bu zat, iyilikleri ögrenmeleri ve kötülüklerden sakınmalari için halka nasihatler yapmaktadir” dedi.
Bu konusmadan kIsa bir süre sonra Ebû Zerr Mekke’ye gitti. Bu sirada Hz. Muhammed’in Mekke’deki durumu çok kritik oldugundan, ashabi onu büyük bir titizlikle koruyor ve bulundugu yeri hiç kimseye açıklamiyorlardi. Ebû Zerr Hz. Peygamber’i kime sorduysa bir cevap alamadı. Çaresiz Kâbe’ye gitti. Zemzem suyundan içerek biraz rahatladi. Tekrar Hz. Peygamber’i aramaya çıktı. Yine kimseden bir cevap alamadi. Bu arada tesadüfen karsısina çikan Hz. Ali’ye sordu ise de yine bir cevap alamadi. Birkaç gün böyle geçti.
Hz. Ali vasıtasıyla
Nihâyet kendisinin Rasûlullah’in nübüvvetini ve onu aradıgı hususu Rasûlullah’a bildirilince önce sekli semâili ve durumu tetkik edildi. Sonra zararsiz bir kimse oldugu anlasilinca Hz. Ali vasitasiyla Hz. Peygamber’e götürüldü. Rasûlullah ile yaptigi kısa bir konusma ve görüsmeden sonra kelime-i sehâdet getirerek Islâm’a girdi. Artik bu günden itibaren bütün kuvvet ve kudretiyle bütün ask ve sevkiyle, bütün cesaret ve secâatiyle Islâm’i yaymaya ve ögretmeye basladi.
Ebû Zerr (r.a.) kardesi Uneys (veya Enis’in) de Islâm’a girmesini sağladı. Kabilesinde de Islâm’a dâvet faâliyetlerine giristi ve birçogu onun eliyle müslüman oldu. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra meydana gelen Bedir, Uhud, Hendek ve diger gazvelere katildi. Tebük gazvesinde Islâm ordusu hazirlandigi zaman Ebû Zerr gecikmis; devesinin bitkinligine ragmen Rasûlullah’in ardindan yürüyerek Tebük seferine katılmisti. Mekke fethi sirasinda kendi kabilesinin sancaktarligini yapmistir.