BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

İşte adım adım kapatılma süreci

DTP'nin kuruluşundan başsavcının DTP hakkındaki iddialarına ve davanın açılışından bu yana 2 yılda neler yaşandı?

Abone ol

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bundan iki yıl önce "DTP, bölünmez bütünlüğe aykırı eylemlerin odağı haline geldi" gerekçesiyle kapatma davası açtı.

219 partiliye de 5 yıl siyasi yasak talep etti. İşte DTP'nin kuruluşu, başsavcının DTP hakkındaki iddiaları ve davanın açılışından bu yana yani iki yılda yaşananlar...

HEP, DEP, DEHAP, HADEP çizgisinin devamı olarak kuruldu.

9 Kasım 2005'te Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un eşbaşkanlar sıfatıyla İçişleri Bakanlığı'na verdiği kuruluş dilekçesiyle. Demokratik Toplum Partisi ilk günden bu yana tartışılan kurucularıyla Türk siyasi hayatının 49'uncu partisi olarak siyasete girdi.

Daha ilk günden, hatta kuruluş dilekçesi verildikten bir kaç dakika sonra, bu sözlerinin etrafında büyük bir tartışma başlayacağını bilmeden eşbaşkan Ahmet Türk ilk mesajını verdi, toplumun tüm kesimlerinin hassasiyetine vurgu yaptı.

Ahmet Türk 9 Kasım 2005'de, "Tüm Türkiye toplumunun hassasiyetlerine dikkat edeceğiz" dedi.

2007 genel seçimlerine bağımsız adaylarla girdi DTP. Bin umut adaylarıyla.... Aralarında yine o tartışmalı isimler de vardı. Hatip Dicle, Orhan Doğan gibi. O isimlere Yüksek Seçim Kurulu'ndan vize çıkmadı. Ama yola devam ettiler. Bekledikleri gibi olmasa da yeniden Meclis'e girdiler. Üstelik bu defa sadece Meclis'e girmekle kalmadılar, grup da kurdular. Tüm diğer partiler gibi her salı grup toplantısı yaptılar.

Genel Kurul salonunda dikkatler onların üzerindeydi. Aynı dönemde yeniden Meclis'e dönen MHP'lilerle yan yana oturdular.... Her sözleri dikkatle dinlendi, tüm hareketleri mercek altına alındı.... Tam da bu dönemde ekim ayının son günlerinde PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamayacağını ilan eden DTP Meclis'e girdikten bir kaç ay sonra PKK Dağlıca'ya baskın yaptı, 8 asker kaçırıldı. Haber Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü, devamında yaşananlar da... PKK kampına askerleri teslim almaya DTP'li vekiller gitti...

Ve bu görüntülerden 15 gün sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, "Bölünmez bütünlüğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle DTP'ye kapatma davası açtı. 120 sayfalık iddianame Anayasa Mahkemesi'ne sunuldu. İddianamenin ilk sayfalarında Dağlıca'da yaşananlara ilişkin tespitler de vardı:

"İrtibat kurulamayan 8 askerin teslim edilmesi tam bir örgüt propagandasına dönüştürülmüştür'' denildi. Milletvekilleri Fatma Kurtulan ve Sevahir Bayındır'ın örgüt kamplarında eğitim aldıkları iddia edildi.

Başsavcılığa göre, son seçimde PKK'lı teröristler yol kesip DTP için oy istedi. Parti üyelerinin şiddet eylemlerinde yeraldığı hatta teröristlerden talimat aldığı, PKK kamplarında toplantılara katıldığı da iddia edildi.

Başsavcılık, PKK'ya terör örgütü denilmemesinin hiçbir hukuk devletinde açıklanamayacağını belirtti ve "Teröre terör diyemeyen biri ya teröristir ya da kendisini görevlendiren örgütten ölesiye korkandır" dedi.

İddianamede, DTP'nin Abdullah Öcalan'ın talimatlarıyla kurulduğunu ileri süren Başsavcılık, partinin temelli kapatılmasını istedi.

8 milletvekili, Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Sevahir Bayındır, Selahattin Demirtaş, Osman Özçelik, Sebahat Tuncel, İbrahim Binici, Fatma Kurtulan'la birlikte tam 219 partiliye beş yıl siyasi yasak talep edildi.

Açılan davada DTP de kendisini savundu. Dava tamamen siyasi olarak tanımlandı. DTP'nin uluslararası sözleşmelerde kesinleşmiş bir terör tanımı olmadığı için PKK'yı terörist olarak nitelenmediği belirtildi. İddianamede kanıt olarak gösterilen 141 eylemden 138'inde yargılamanın sürdüğü vurgulandı.

DTP savunmasını yaptı ama Anayasa Mahkemesi'nde bekleyen dosya ek delillerle gün geçtikçe kabardı. 2007 yılında açılan davayı Yüksek Mahkeme tam 2 yıl sonra esastan görüşme aldı. Ve bu iki yıl boyunca parti kongre ve mitinglerinde açılan Öcalan bayrakları ve PKK posterleri de dava dosyasına ek delil oldu.

Davanın görüşülmesine kısa bir süre kala PKK'lıların dönüşü sırasında Habur'da yaşananların da mahkeme üyelerinin kararını etkileyeceği öne sürüldü.