Gazze'ye yönelik insani yardım kampanyası, 9 kişinin ölümüyle adım adım gelen bir skandala dönüştü. Nasıl mı?
Abone olİHH'nın çağrısıyla, İsrail'in yasak bölgesi Filistin'in Gazze kentine yapılmak istenen yardım, adım adım yaşanan ihmal zinciriyle tam bir skandala dönüşürken, hükümetin, özellikle ABD'nin yaptığı İsrail yanlısı açıklamaları görmezden gelişi, skandalın siyasi boyutunu gösteriyor.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı'nın çağrısı ile masum duygularla yola çıkan 750 kişiden 9 Türk vatandaşı İsrail ordusu tarafından bulundukları gemilere yapılan operasyonla hayatını kaybetti.
Adım adım gelen ve 9 vatandaşın hayatını kaybetmesi ile zirve yapan olaylar zinciri tam bir skandallar dizini. AK Parti hükümeti, beklemediği anda meydana gelen bu olayı, ABD'nin yaptığı resmi açıklamaları görmezden gelerek, zafer kazanmış gibi davranıp iç siyaset malzemesi olarak kullanma eğilimine girerken, Türkiye'nin İsrail'e nasıl bir misillemede bulunacağı, yaşanan skandalın derecesini belirleyecek. İşte adım adım gelen ve faciayla sonuçlanan skandallar zinciri: MAVİ MARMARA ANTALYA'DAN YOLA ÇIKTI
''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası kapsamında 28 Mayıs'ta Gazze'ye yola çıkan 7 gemide, Türk ve yabancı uyruklu yaklaşık 50 gazeteci ve yabancı uyruklu 25 milletvekilinin de aralarında yer aldığı yaklaşık 750 kişi bulunuyordu. Antalya Limanı'ndan yola çıkan ''Mavi Marmara'' yolcu gemisinde, 34'ü yabancı uyruklu 50 gazetecinin yanı sıra Kuveyt, Cezayir, Ürdün, Yemen, Bahreyn, Fas, Mısır ve İsrail'den 25 milletvekili bulunuyordu. 560'ı ''Mavi Marmara'' yolcu gemisinde olmak üzere Gazze'ye doğru yola çıkan 7 gemide toplam 50 ülkeden 750 kişi yer alıyordu. İstanbul'dan yola çıkarak Kıbrıs açıklarında diğer gemilerle buluşan ''Gazze'' gemisinde, 2 bin 104 ton çimento, 600 ton inşaat demiri ve 50 ton fayans, ''Defne Y'' gemisinde ise 150 ton demir, 98 jeneratör, 90 prefabrik konut, 16 çocuk oyun parkı, tıbbi malzemeler, ilaç, kırtasiye malzemeleri, gıda, tekstil ürünleri ve çeşitli inşaat malzemelerinin olduğu belirtiliyordu.
MAVİ MARMARA'DA İTTİRME EĞİTİMİ
Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde bulunan aktivistlerin, İsrail'in gemiye müdahale etme ihtimali nedeniyle günün her saati nöbet tuttuğu, gönüllülerin pasif direniş ekibi oluşturdukları gazetelerde yer almıştı. Pasif direniş ekibinin görevinin olası bir müdahalede gemideki diğer gönüllülere liderlik edip direnişi yönetmek olduğu da belirtilmişti. Pasif direniş ekibinin gaz maskesi nasıl takılır, gemiye çıkan bir İsrailli nasıl "ittirilir" gibi konularda hazırlık yaptıkları da öğrenilmişti. İsrail askerlerinin kanlı müdahalede bulunduğu gemi de Mavi Marmara gemisiydi. AYALON: "BU İSLAMİ VE HAMAS YANLISI BİR EYLEM"
Aynı günlerde, İsrail Dışişleri Bakanı Dani Ayalon, Ber Şeva'da düzenlenen bir etkinlikte, İsrail'in gemilerin Gazze'ye ulaşmasına izin vermeyeceğini yineliyordu. Eylemi İsrail'in güvenliğine yönelik bir girişim, filonun seferini provokasyon olarak değerlendiren Ayalon, aynı zamanda eylemin deniz hukukunun çiğnenmesi anlamına geldiğini de öne sürüyordu. Ayalon, Gazze'de insani bir krizin olmadığını iddia ediyor, İsrail'in Gazze'deki durumu anlatmakta halkla ilişkiler sorunu bulunduğunu savunuyordu. Ayalon, filonun seferini, "İslami ve Hamas yanlısı bir eylem" diye tanımlıyordu. İSRAİL GEMİLERE İZİN VERİLMEYECEĞİNİ AÇIKLADI
İsrail basınında da filonun Gazze yolculuğu ve İsrail ordusunun hazırlıkları birinci sayfalarda geniş yer buluyordu. Gazetelerin ortak başlıklarında, İsrail ordusunun, karasularına giren gemileri engelleyeceği belirtiliyordu. Maariv gazetesi, ilk sayfasından verdiği "Deniz Kuvvetleri Beklemede" başlıklı haberinde, Gazze'ye gelen konvoyun durdurulması için tüm hazırlıkların tamamlandığını yazıyordu. Haberde, gemideki eylemcilerin güvenlik kontrolünden geçirilmelerinin ardından Ben Gurion Havalimanına götürülerek sınır dışı edilecekleri, tahliye belgelerini imzalamaya yanaşmayanların cezaevlerine nakledilecekleri hatırlatılıyordu. Aynı haberde, operasyonun şiddete gerek kalmadan tamamlanmasını umdukları ifadesi de yer alıyordu. Yedioth Ahronoth gazetesindeki "Denizde alarm" başlıklı haberde de, hazırlıklarla ilgili ayrıntılar ile birlikte Kıbrıs Rum yönetiminin gemilerin karasularına girmesine, limanlarına yanaşmasına izin vermeyeceği kararı hatırlatılıyordu. Gazete, Rum yönetiminin bu kararının büyük olasılıkla filonun ardında Türkiye'nin olmasından kaynaklandığı görüşüne de yer veriyordu. Haberde, bir İsrailli yetkilinin, "Ne yazık ki Türkiye ve Yunanistan güney Kıbrıs gibi davranmadı" görüşü aktarılıyordu.
DIŞİŞLERİ İSRAİL KONUSUNDA HÜKÜMETİ UYARMADI
Ancak tüm bu açıklamalar ve müdahale hazırlıklarına rağmen, Gazze'ye insani yardım yapmak üzere yola çıkan 7 gemi Akdeniz'de yalnız bırakıldı. İsrail'in yetkili ağızlarının, gemilerin Gazze'ye girişine izin verilmeyeceği konusundaki haberleri konusunda Dışişleri hükümeti uyarmadı. İsrail gazetelerinin bu konuda günlerdir yaptığı yayınlar konusunda hükümet bilgisiz bırakıldı. Uyarılara rağmen yola çıkan gemilere donanma refaket etmedi.
RUM YÖNETİMİ GEMİLERİN LİMANLARI KULLANMASINA İZİN VERMEDİ
Kıbrıs Rum yönetimi, Dışişleri, Adalet, Ekonomi ve Ulaştırma bakanlıklarının genel müdürlerinin imzaladığı ortak kararnameyle Gazze'ye insani yardım götürecek gemilerin limanlarını terk etmesine veya limanlarına girmesine izin vermedi.
BAŞBAKANLIĞIN GİZLEDİĞİ AYRINTI
Başbakan Erdoğan’la bir telefon görüşmesi yapan ABD Başkanı Barack Obama, Mavi Marmara olayı sonrasında yaşanan can kaybı nedeniyle başsağlığı diledi ama açıklamasında İsrail’in güvenliğine vurgu yapmayı da ihmal etmedi. Ancak dikkat çeken bir başka ayrıntı, Obama'nın yaptığı İsrail'in güvenliği vurgusunun Başbakanlık açıklamasına yansıtılmaması oldu.
ABD KATLİAMA DESTEK VERDİ
ABD'nin İsrail saldırısı için tavrı net olarak belli oldu. Obama'nın yardımcısı Biden, İsrail'in Gazze'ye giden gemileri durdurma hakkının olduğunu savundu. Biden, "Aşdod limanını açacaklarını söylediler. Gazze'ye gitmekte ısrar etmenin ne anlamı var?" dedi.
HÜKÜMET KAZANILMIŞ ZAFER GİBİ GÖSTERİYOR
Gazze konusunda dış dünyada gittikçe yalnızlaşan AK Parti hükümeti iç siyasette ise bu konuyu kazanılmış bir zafer gibi gösterme eğilimine girdi. Başbakan ve bakanların bu konuda yaptığı açıklamalar ve İsrail'in gemilerden indirip gözaltına aldığı İHH mensuplarını özel uçaklarla İsrail'den alarak İstanbul'a getirdi. Gelenler havai fişekler atılarak karşılandı. İHH'nın insani malzeme taşıdığı söylenen gemisine el konuldu. Profesyonel askerlerin öldürdüğü 9 kişinin sorumluğu sadece İsrail'in üzerine atıldı.
İstanbul'da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ankara'da ise Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yaralıları karşılayıp kaldırıldıkları hastaneye kadar refakat etti. Fatih Camiisinde düzenlenen cenaze törenine bakan düzeyinde katılımla, bile bile ölüme giden insanlara gösterilmeyen ilgi cenaze törenlerinde gösterildi. (Gazeteport)