BIST 9.390
DOLAR 34,44
EURO 36,33
ALTIN 2.839,67
HABER /  GÜNCEL

İstanbulluluk nedir?

İstanbul'da yapılan bir anket İstanbulluluğun kültürlü. kibar ve görgülü olmaktan geçtiğini gösterdi.

Abone ol

İstanbul Büyükşehir Belediyesi APK Daire Başkanlığı Araştırma Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği “Sosyal Doku Projesi İstanbullu Olma Bilinci Araştırması” ilginç ve çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Yönetimini APK Daire Başkanı ve Araştırma Müdürü Dr. Nihat Karainci’nin üstlendiği proje, GENAR Araştırma Şirketi tarafından gerçekleştirildi. Çalışmaya; 2490 deneğe yönelik olarak 64 ana soru kapsamında yapılan anket temel teşkil etti ve başta Prof. Dr. Şerif Mardin, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. M. Fikret Sezgin, Prof. Dr. Aziz Bener, Prof. Dr. Korkut Tuna ve Doç. Dr. Osman Özsoy olmak üzere, çok sayıda akademisyen de bilimsel destek sağladı. Araştırmaya katılan vatandaşlara sorulan ‘Sizce İstanbullu olmanın en belirgin özelliği nedir?’ sorusuna verilen cevaplara göre; İstanbullular daha çok kültürlü, kibar ve görgülü insanların gerçek anlamda İstanbullu olabileceğini düşünüyor. Araştırmayı gerçekleştiren bilim adamları, yüzde 27 oranında deneğin; kültürlü, kibar ve görgülü olmayı İstanbullu olmanın en temel kriteri olarak belirlediğinin altını çizerek, hemen iki puan geriden 'Fikrim yok' diyenlerin gelmesini de 'çok uyarıcı bir durum' olarak niteledi. Her dört İstanbulludan birinin İstanbulluluk hakkında yanlış ya da doğru bir fikrinin olmadığına dikkat çeken araştırmacılar, şu yorumda bulundu; 'Bu veri bize kendilerinin İstanbullulukla örtüşen zihinsel tasarımlarının olmadığını göstermektedir. Soruya "Kültürlü, kibar ve görgülü" olmak şeklinde cevap verenler için tam bir kentsel uyumun varlığından söz edilebilir. Bu grup İstanbul değerleri ile kendi değerleri arsında bir fark varsa bu farkı kapatma eğilimi içerisinde kente aidiyet kesbetmiş bir gruptur. Eğitimli olmak, karma kültürünü yansıtmak ve düzgün konuşmak gibi şıkları da ilave ettiğimizde % 34’e ulaşmaktayız. Ayrıca diğer örtüşen verileri de ilave edebiliriz. Bu durumda toplam değer % 50'leri aşmaktadır. Son veriden hareketle söylersek İstanbulluluk kavramıyla örtüşen ifadeler toplamı kente entegrasyonun derecesini yansıtmaktadır. Bu, uzun vadede kente aidiyet sağlama çabasının işaretidir.' Araştırmayı gerçekleştiren bilim adamları, 'Bu insanlar İstanbul’a yerleşmiş, artık burada yaşıyorlar; kendilerini iyi hissetmeli, İstanbul’a aidiyet hissetmeli, kente sahip çıkmalı ve kenti korumalı' demenin çok açıklayıcı bir tespit olmayacağını ifade ederek, konuyla ilgili yorumlarını şöyle sürdürdü; 'Bu sebeple ahlaki değerlendirmelere de ihtiyaç vardır. İnsanlar akıl ve vicdan sahibi oldukları için aklın ve vicdanın birlikte tatmin edilmesi gerekir. Makuller adalet ve hakkaniyettir. Ama bunlar yetmez. Her gün adaletsizlikle, özellikle sosyal adaletsizlikle karşılaşan insanlara adalet, adaletsizlik olarak görünür. Burada tamamlayıcı faktör etiktir. Taşınan değerler arasında en fazla zayıflayanı da budur. Değerlerin niteliği günümüzde genel olarak fenomenolojik olarak araştırılmaktadır. Fenomenolojik araştırma, önceden mevcut kavramlardan hareket ederek bunlardan değer kavramı çıkarmaya çalışan a priorik metodu reddederek, sadece ve tek başına fenomene bakmak demektir.' Araştırmacılar, anketin bu bölümüyle ilgili bilimsel değerlendirmelerini şöyle sürdürdü; 'Kente göç sebepleri ve kentte karşılaşılan veya aşılamayan problemler dikkate alındığında İstanbul sakinlerinin önemli bir kısmının kente, değer yargılarından her türlü sağlam geçerliği kaldıran, bütün değerleri rölatif addeden, birisi için değer olanı bir başkası için değer kabul etmeyen ve mantıkî septisizmin diğer yüzü olarak niteleyebileceğimiz değer rölativizmi açısından yaklaştıklarına şahit olmaktayız. Bu durum elbette İstanbul sakinlerinin değer teorisi idraki içinde yaptıkları bir tercih değildir. Ama netice böyle olmakta ve kentte bir yandan değer kaybı, diğer yandan bir değerler anomisi yaşanmaktadır. Değerler anomisinin sosyal anomiyle sonuçlandığı bilinen bir gerçektir. Değerler anomisi kentte kültür boşluğuna sebep olmaktadır ve bu yüzden İstanbul sakinleri İstanbullu olmanın kriterlerini ortaya koymakta bile zorlanmaktadırlar.' 'Burada değerlendirme objesinin bir ve aynı olmayışı, değer sembolünün aynı içeriğe sahip olmayışı, kültürel şartlardaki değişim, sosyal şartlardaki değişim ve değer organının her bireyde aynı düzeyde olmayışı gibi, değer yargılarının farklı oluş sebeplerini de dikkate almak gerekir.'