BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

İstanbullu için önemli tehdit

Yürütülen araştırma, Marmara Denizi'ndeki kirliliğin ne boyutlara ulaştığını dehşet bir biçimde ortaya koyuyor.

Abone ol

Sevinç-Erdal İnönü Vakfı tarafından Marmara Denizi’nde yapılan araştırmalar sonucu İstanbul’daki bazı plajların halk sağlığını tehdit edecek nitelikte olduğu ortaya çıktı.

Sevinç-Erdal İnönü Vakfı tarafından her yıl gerçekleştirilen Marmara Denizi’nin Değişen Oşinagrif Şartlarının İzlenmesi Projesi (MAREM), bu yıl Akim Kimya’nın sponsorluğunda yapıldı. Proje içinde yer alan Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Eser Ökten, Marmara Denizi kıyılarındaki 25 noktadan numune aldıklarını belirterek, “Projedeki görevimiz, Marmara Denizi kıyılarında özellikle halkın denize girdiği plajlardan numune alıp, mikrobiyolojik tayin yapmaktı. Baktığımız mikro organizmalar toplam olarak koliforma, koli basili olarak bilinen mikro organizma, stefilokokis ailesinden iki tür mikro organizmaya baktık. Enterkoka baktık ki, enterkok ve ekoliler, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, Çevre Koruma Ajansı tarafından, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgelerde index organizmalar olarak geçmektedir. Yani halk sağlığını bire bir ilgilendiren mikro organizmalardır. Bunlara baktık. Marmara Denizi kıyılarında toplam 25 noktadan numune aldık. Belli yerlerde enterkok patlamaları gözlemledik. Aldığımız deniz suyu örnekleriyle ilgili yaptığımız çalışmaları 38 derecede, 48 saat inkibatör cihazında beklettik, mikro organizmaların büyümesini gözlemledik. Bir plajda enterkokun fazla olması demek, aynı zamanda halk sağlığını tehdit edici bir takım unsurların da orada olduğunu gösteriyor demektir” dedi.

MARMARA KIYILARINDA PROBLEMLİ BÖLGELER VAR

İstanbul içinde Marmara Denizi’nin kıyılarında bir takım problemli bölgelere rastladıklarını söyleyen Ökten, “Daha kuzeye çıktığımızda aynı zamanda kontrol olması amacıyla Karadeniz’e açılan Poyrazköy plajında aldığımız numuneler temiz çıktı, Adalar civarında enterkok oranı azdı, çok olan plajlara da rastladık” diye konuştu.

Ökten, İstanbul gibi nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerlerde hiç arıtma yapılmaksızın ya da ön arıtma yaparak atık suyun denize verilmesiyle denizin kirletildiğini ifade ederek, “Evsel atıklarla endüstriyel atıklar birleştiğinde bu ekstre bir kirlilik yükü getiriyor. Böyle olunca Marmara Denizi’nde tür çeşitliliği azalıyor. Doğayı, denizi biz kendi başına bıraktığımızda o yolunu bulur, bize her türlü zenginlikler vererek geri döner. Marmara Denizi’ne bugünkü durumu yaşatıyor olmamız içler acısı bir durum. Kendi yaptığımız mikrobiyolojik çalışmalarda halk sağlığını bire bir ilgilendirecek 1 metre, 2 metre, 3 metre derinlikten, yani yüzeye yakın yerlerden numune alıp baktığımızda problemli yerler, insan gastrotensini ilgilendiren, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olan bir takım mikro organizmalara rastladık” dedi.

MARMARA DENİZİ’NİN DİBİ ÇÖPLÜK OLMUŞ

MAREM projesi içinde yer alan Marmara Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahattin Yalçın ise, “Kimyasal kirlilik ve çeşitli parametrelere baktık. Deniz suyu numunelerini alır almaz, gemideki laboratuarda hemen sonuçları alacak şekilde çalışmaları yürüttük. Sonuçların kesin ve tam doğru olabilmesi için yerinde analiz yaptık. Bin metreden aldığımız suyun analizini yaparak anında sonuçlarını görebiliyoruz. Tüm sefer boyunca aldığımız çeşitli bölgelerdeki tüm kirlilik değerlerini biliyor durumdayız. Kirliliğin en önemli nedenlerinden biri, evsel atıkların derin deşarj edilmesidir. Belediyelerin deşarj yaptığı noktalarda deniz dibinde bir kaynama görüyoruz. Silivri’de mikrobiyolojik ve kimyasal kirliliğe, Bostancı’nın ilerisinde, Adalar’a yakın yerde deterjanın sebep olduğu evsel atıkların neden olduğu kirliliğe rastladık. Deterjanlarda kullanılan fosfata yüksek oranda rastladık. Marmara Denizi’nin dibi adeta çöplük olmuş, plastik, naylon atıkları dolu. Bunların denizdeki canlı yaşamına çok büyük etkileri var. Denizdeki fosfor dengesini bozuyor ve aglerin büyümesine, oksijenin azalmasına neden oluyor. Marmara Denizi’nde balık türlerinin azalmasının nedenlerinden biri de azot fosfor yoğunluğu. Genel olarak baktığımızda bu yıl yoğun miktarda deniz kestanesi bulundu. Bu da bazı türlerin yok olması ve yaşam ortamında bulunan bazı türlerin popülasyonunun artması olarak göründü” şeklinde konuştu.

ARITMA TESİSİ KURULSUN, 5 YILDA MARMARA DENİZİ TEMİZLENİR

Marmara Denizi’nin kirletilmesinin önüne geçebilmek için evsel atıklar konusunda belediyelere büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden Yalçın, “Marmara Denizi kıyısındaki belediyelerin mutlaka arıtma tesisi kurması gerekiyor. Biyolojik ve kimyasal arıtma yapılmalıdır. Arıtma tesisi sayısı artarsa, Marmara Denizi eski haline geri döner. Özlemiş olduğumuz balık türleri 5-6 sene sonra geri gelir. Bunların tamamı Marmara’ya ait değil, göç eden balıklar. Oksijensiz ortamı görünce balıklar Marmara’ya girmiyor” dedi.