Cezaevlerindeki açlık grevleri sekizinci haftasına girerken polis, Aksaray'da greve destek için yapılan eylemlere biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Rengin Arslan eylemden izlenimlerini paylaşıyor.
Abone olSaat TSİ 13.00’da gerçekleşmesi planlanan eylemin yapılacağı alan saat TSİ 12.00’da polis barikatları tarafından çevrildi.
Aksaray genelinde çok sayıda polis, farklı bölgelerde eylem saatini bekliyor. Eyleme yarım saat kala gaz maskelerini ve kasklarını takıyorlar.
Bu eylemin “çatışmasız” gerçekleşmeyeceğinin habercisi gibi.
Aralarında BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ile bağımsız milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Levent Tüzel’in de bulunduğu grubun alana gelmesi beklenirken, Aksaray metro istasyonuna çıkan ara sokakların birinde hareketlilik yaşanıyor.
Bu sokakta küçük bir ağaçlık alanda oturan iki kadından birini gözaltına almak istiyor polis. İkisi de başörtülü. Biri daha yaşlı. Gazeteci arkadaşlarla ne olduğunun anlamaya çalışıyoruz.
Yaşlı olan kadın Kürtçe konuşuyor. Ne söylediğini anlayamıyoruz. Zafer işareti yapıyor, cümlelerin arasından Türkçe “devlet” ve ”açlık grevi” dediğini seçiyoruz.
Daha genç olanı, polislerle Türkçe konuşuyor, kadının gözaltına alınmasını engellemeye çalışıyor.
Belki de kameraların ve fotoğraf makinalarının iki kadına odaklanması nedeniyle polis, gözaltına almaktan vaz geçiyor kadınları.
'Direne direne kazanacağız'
Az ileride toplanan 15 kişilik gruba uyarı yapıyor aynı polisler:
Meydanın Vatan Caddesi tarafına geçiyoruz. Gittiğimiz sırada polislerde hareketlilik var.
İleride BDP’li milletvekillerinin de olduğu 30-40 kişilik bir grup “direne direne kazanacağız” sloganıyla polis barikatına yaklaşıyor.
Tam o sırada kenarda duran polis panzerinden tazyikli su sıkılıyor grubun üzerine.
Bağımsız Van milletvekili Aysel Tuğluk ve BDP milletvekili Sebahat Tuncel yakın mesafeden sıkılan sudan etkilenenler arasında.
Yanımdaki muhabir arkadaşlar Aysel Tuğluk’un yere düştüğünü söylüyor ama tazyikli suyun ardından atılan biber gazı nedeniyle bir şey göremiyorum.
En son gördüğüm sahne, müdahaleden etkilenenlerin birbirlerine limon vererek yardım etme çabası.
Gazetecilere taş atıldı
Yolun karşısına geçiyoruz. Orada da onar yirmişer kişilik gruplar var.
Vatan caddesini, Millet caddesine bağlayan ara sokaktaki esnaf sakin. Durup onlarla konuşmak istiyorum ama Millet Caddesi’nden gelen slogan seslerine doğru ilerliyoruz.
Bu arada muhabirler tramvay durağından görüntü almaya çalışıyor.
Grubun içinden bir kişi gazetecilere “Doğruları yazmıyorsunuz,” diyerek taş atıyor.
Muhabirlerden biri, kıpırdamadan durup grubun tepkisine, ellerini iki yana açıp cevap veriyor.
Taşlar tramvay durağının camlarına isabet ediyor.
Tramvay üst geçidin üzerinde insanlar birikmiş, olanları izliyorlar.
Taksim hattında çalışan sarı dolmuşların şoförlerinden biri, arkadaşlarını uyarıyor: “Durmayın burada, hadi,” diyor sesinde panikle.
Birkaçı onun sözüne uyarak, yolcusuz yola çıkıyor.
Aksaray 'savaş alanı' gibi
Ben yolcu bekleyen dolmuşlardan birine biniyorum. Dolmuşun içindeki beş kişi olayları konuşuyor aralarında.
Bir tanesi yakınlarına telefon ediyor, “Aksaray’a çıkmayın, ben de Taksim’e gidiyorum” diyor.
Gördüklerimi yazmak için internet olan bir kafeye gidiyorum. İstiklal caddesine çıkıyorum Odakule’den.
Ellerinde fotoğraf makineleriyle turistler, alışveriş yapan gençler, bir de neşeli şarkılar çalan sokak çalgıcılarıyla karşılaşıyorum.
Ben bu yazıyı yazarken son gelen haberlere göre Aksaray “savaş alanı” gibi.
Çok sayıda gözaltı var ve ara sokaklarda çatışmalar sürüyor.
Cumartesi günü, 54üncü gününe giren açlık grevlerine yönelik çözüm çağrısı için dün BDP’lilerin Diyarbakır’da yapmak istedikleri mitinge Diyarbakır Valiliği izin vermemişti.
Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’ın, milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in bulunduğu grup bunun üzerine valilik önünde oturma eylemi yapmıştı.