BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,72
ALTIN 2.958,70
HABER /  GÜNCEL

İstanbul'da Eğitim Keşmekeşi

Eğitim sistemimizin kimi yerlerde 1950'lerde kaldığınının deşifresi niteliğinde bir öğretmen mektubu.

Abone ol

Her satırı dram! Bu mektup en gelişmiş kent İstanbul'da bir ilköğretim okulundan geldi. Türkiye'de binlerce okul aynı sıkıntıları yaşıyor. Hepsinin isyanını dile getirmek için yayımlıyoruz: Sayın Yetkililer, Sizlere İstanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, Boğazköy Beldesi, Ayazma İlköğretim Okulu'ndan Müdür Yardımcısı olarak sesleniyorum. Boğazköy Beldesinin 2100 öğrencisine eğitim vermeye çalışıyoruz. Ancak elimizde hiçbir alternatif yok. Ne ders araç - gereci, ne bir bilgisayar, ne tepegöz, ne projeksiyon, velhasıl hiçbir şeyimiz yok. İnanın 1950'li yılların eğitim imkânlarında çalışıyoruz. Bu imkânsızlık içinde öğrencilere bilgi kazandırmaya çabalıyoruz ama ne kadar başarılı oluruz tartışılır. Çünkü İstanbul'un en kırsal kesiminden, eğitimin önemini henüz kavramamış bir aile ortamından gelen öğrenciye görsel ağırlıklı ders veremiyoruz. Bu da emeklerimizin afaki kalmasına neden oluyor. Sizlerden dileğimiz bizlere yardım elinizi uzatmanız. Elinizde ne imkân varsa bizim için bir nimet olacaktır. Eski bilgisa- yar, yazıcı, faks makinesi, tepegöz, projeksiyon, giysiler, ön lük, öğrenciler için okul eşyaları, kırtasiyeleri... Gönlünüz den ne koparsa, ne kadarına imkân bulabilirseniz. Yardım elinizi uzatmanızı bekler, saygılar sunarım. İnanması güç ama bu okul İstanbul'da İsmail öğretmenin mektubundaki seslenişiyle içler acısı halini duyurmaya çalıştığı Gaziosmanpaşa Ayazma İlkoğretim Okulu, İstanbul'un merkezine sadece yarım saat uzaklıkta... "Taşı toprağı altın" diyerek Anadolu'nun dört bir yanından İstanbul'a göç eden ailelerin çocukları okuyor burada. 2 bin 100 öğrencinin eğitim gördüğü okul, 1995'te Köy Öğretmenleriyle Haberleşme ve Yardımlaşma Derneği'nin bağışıyla yaptırılmış. Velilerin eğitime katkı payını ödeyecek gücü olmadığı için okula çivi çakılmıyor. Çatı akıyor, tuvaletlerin kapıları çürümüş, sınıfların kapıları ve yazı tahtaları dökülüyor. Okulda kütüphane yok, laboratuvarda ise bozuk iki mikroskop ve pastan kullanılmaz hale gelmiş bir ispirto ocağı dikkat çekiyor. ELLERİ YARA İÇİNDE Öğretmenlerin çoğu Doğu ve Güneydoğu'dan gelmiş. İstanbul'a tayinlerini istedikleri için onlar da pişman. Geride bıraktıkları okullarına bilgisayar getirtmeyi başarmışlar. Ancak İstanbul'da çaresizler. Onların çaresizliği, kitapsız, deftersiz, önlüksüz, karda kışta paltosuz ve terlikle okula gelen öğrencilerin çaresizliğiyle daha da büyüyor. Öğrenciler sık sık sağlıksız koşullar nedeniyle hastalanıyor ve ellerinde yaralar çıkıyor. Parasızlık yüzünden ayakkabıları, çantaları delik deşik... ÇOĞUNUN BABASI İŞSİZ Okulun öğretmen açığı ise cabası. Fen Bilgisi, İngilizce, resim, iş teknik ve rehber öğretmenleriyle birlikte 20 öğretmen açığı var. İkişer olması gereken matematik, sosyal bilgiler, Türkçe gibi branş öğretmenleri ise tek. 26 sınıflı okula tayini çıkan öğretmenlerin çoğu, bir yolunu bulup naklini aldırıyor. Bazı öğretmenler yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Öğrencilerimizin birçoğu yılda birkaç kez naklini başka bir okula aldırıp tekrar geri geliyor. Çünkü aileleri iş için oradan oraya taşınıyor. Bir yılda üç kez naklini aldırıp dönen öğrencilerimiz var. Aileleriyle birlikte savruluyorlar, içlerinde büyük bir öfke doğuyor. Bu nedenle acil rehber öğretmene ihtiyacımız var. Bu sefaletin içerisinde bu imkânsızlıklarla insan yetiştirmek çok zor. Onlara yetememek bizi kahrediyor. Sağlık taramasından geçmeleri lazım. Çoğunun babası ya işsiz ya hasta... Çocukların bazısı da yetim. Evdeki sorunla okuldaki sorun neredeyse aynı. Yetememek." Kaynak : Milliyet