Hacettepe Üniversitesi Doğal Afetler Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu, 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 13 yıl geçtiğini ama İstanbul'un hala depreme hazır olmadığını savundu.
Abone olKasapoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depreminin Türkiye'nin depremle mücadele sürecinde bir milat olarak ifade edilmesine karşın o günden bu yana olası İstanbul depremiyle ilgili uygulamada yol alınamadığını ileri sürdü.
Depremin etkilerine karşı alınacak tedbirlerin hayata geçirilmesinde “siyasi iradenin” kararlarının önemli olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, geçen 13 yılın boşa harcandığını iddia etti.
Kasapoğlu, şunları kaydetti:
“Mevcut yapıların depreme dayanıklılığının test edilmesi, dayanıksız olanların güçlendirilmesi, olanak yoksa yıkılıp yeniden yapılması, yapılacak yeni yapıların da o bölge için öngörülen en büyük depreme dayanıklı inşa edilmesidir. Önceliğin, kritik yapılar olarak değerlendirilen, okul, hastane, alışveriş merkezi, sinema, tiyatro binaları gibi aynı anda çok sayıda insanın bir arada bulunabileceği yapılara; yol, köprü ve baraj gibi yıkılmaları durumunda çok sayıda can kaybına neden olabilecek yapılara verilmesi gerekir.
1999 öncesi eski deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş kamu binalarının büyük bir çoğunluğunun depreme dayanıksız olduğu ilgili uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. İstanbul'da kaçak ve çarpık yapılaşma depremden sonrada devam etmektedir.”
İstanbul'da, 2004'te toplanan Deprem Şurası'nda alınan kararların hiçbirinin uygulanmadığını öne süren Kasapoğlu, “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı”nın da raflarda tozlanmaya terk edildiğini savundu.
Ankara ve İzmir'in özel deprem stratejisi ve eylem planının hazırladığını, ancak daha riskli olan İstanbul'un henüz böyle bir planının olmadığını öne sürdü.
Kasapoğlu, 17 Ağustos 1999 depreminden bu yana 13 yıl geçmiş olmasına karşın İstanbul'un hala olası bir depreme hazır olmadığını savunan Kasapoğlu, “Geçen 13 yıl iyi değerlendirilmiş olsaydı İstanbul bugün olası bir büyük depreme büyük ölçüde hazır ve depremle yaşanabilir bir kent haline gelmiş olabilirdi” değerlendirmesinde bulundu.