Dünyanın en büyük Barosu olan İstanbul Barosu Başkanlığı’na seçilen Av. Ümit Kocasakal, Yeni Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte Ankara Barosu Başkanlığı’nı ziyaret etti.
Abone olAnkara Barosu Başkanı Av. Metin Feyzioğlu ve Yönetim Kurulu üyeleriyle bir araya gelen İstanbul Barosu Başkanı Av.Ümit Kocasakal, Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Durakoğlu, Genel Sekreter Av. Hüseyin Özbek, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Ufuk Özkap, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Füsun Dikmenli, Av. Aydeniz Alisbah Tuskan, Av. Başar Yaltı, Av. Turgay Demirci, Av. Özlem Aksungar, Av. İsmail Altay ve Av. Hasan Kılıç’ın katıldığı ziyarette yargının ve ülkenin içinde bulunduğu sorunlar ele alındı.
Görüşme sonrasında ortak bir basın toplantısı düzenleyerek kameraların karşısına geçen Türkiye’nin en büyük iki Barosunun Başkanı, bu ziyaretin hukukun üstünlüğünü sağlama yolunda çok önemli bir adım olduğunu belirterek, güç birliği yapacaklarını vurguladılar.
Ankara Barosu Başkanı Av.Metin Feyzioğlu yaptığı değerlendirmede; ''üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve basının susturulduğunu'' kaydederek, ''Geriye bir tek barolar kaldı. Hukukun üstünlüğüne saldırıları, birlikte göğüsleyeceğiz'' dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Av.Ümit Kocasakal da baroların hukukla ilgili gelişmelere sessiz kalamayacağını söyleyerek, ''Her türlü hukuk ihlaline karşı dimdik ayakta duracağız'' diye konuştu.
Baro başkanları, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Balyoz Soruşturması kapsamında isimleri geçen üç generalin açığa alınmasına ilişkin soru üzerine Kocasakal, ''kararın sıkıntılı olduğunu'' savunarak, ''Burada sıkıntı, açığa alma kararlarının, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kararının hemen ardından verilmesidir. Kararı işlevsiz kılma amaçlıdır. Karar objektif değil'' ifadelerini kullandı.
Av.Feyzioğlu ise ''Dünyada yalnızca dikta yönetimlerinde iktidarların yargı kararlarından memnun olmadığında, yargıyı ortadan kaldırmaya çalışacağını'' söyleyerek, ''Bugün Türkiye'de yaşanan maalesef budur. Yargı kararından memnuniyetsizlik değil, yargının bağımsız karar vermesinden duyulan rahatsızlıktır. 'AYİM'i kaldıralım' tartışması, herhangi bir zamanda veya ortamda değil, AYİM'in vermiş olduğu kararın siyasi iktidarda yarattığı rahatsızlık üzerine tartışılmaktadır. Bu, işine gelmeyen yargıyı ortadan kaldırmak demektir'' diye konuşan Av.Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü;
“Somut olayda vicdanları rahatsız eden şudur; Yüksek Askeri Şura, iki general ve bir amiralin de arasında bulunduğu pek çok muvazzaf subayın yükseltilmesine ve belirli yerlere atanmasına karar vermiştir. Bu öneriye rağmen, kararname imzalanmamıştır. Bunun üzerine 2 general ve amiral, yargıya müracaat etmiştir. Yargı ise idareden savunma aldıktan sonra bütün terfilerini olumlu alan, dolayısıyla bir üst rütbeye terfi etmelerinde herhangi bir engel bulunmayan, YAŞ tarafından da terfi ve ataması önerilen bu 2 general ve 1 amiralin atanmaması keyfidir' demiştir.”
Av.Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Hukuk devletinde idarenin her türlü işlemi, yargı denetimine tabidir. Nitekim, AYİM, bu keyfilik nedeniyle üçlü kararnameyi imzalamama işlemini iptal etmiş, terfiler gerçekleşmiştir. Bundan aylar sonra görevlerinden açığa alınıyorlar. Soruşturmaları, yargılanmaları devam eden 100'ün üzerinde subaya uygulanmayan bu işlem, bu üç kişiye uygulanıyor. Bu, ister istemez, hukukçu gibi düşünen zihinlerde, yargı kararını uygulamama niyeti olarak belirmekte. Benzer konumda herkese uygulansaydı, o zaman, 'Soruşturmanın selameti açısından bir açığa alma' denilirdi. Ama bu, görünüm itibarıyla, maalesef, yargı kararını işlevsiz kılmaktır.''
''Türkiye'de insan hakları ve hukuk devleti sorunu olduğunu'' savunan Feyzioğlu, ''Yetmez ama evet, diye başlatılan kampanyaya rağmen, 12 Eylül 1980 darbesinin üstüne maalesef, ikinci 12 Eylül katı çıkılmıştır. Bugün, 1982 Anayasasının da gerisine hızla gidiyoruz'' dedi.
İki baronun da hiçbir partiye bağlı kalmadan, ülkenin, Anayasanın ilk 4 maddesine bağlı kalması yönünde çaba sarf ettiğini belirten Av.Feyzioğlu; ''AYİM kararına uyulmamasının herhangi bir müeyyidesi var mı?'' sorusuna ''Bana hep, 'Uyulmazsa ne olur?' diye soruluyor. Basın hep yargı kararına uyulmazsa ne olacağını sorma ihtiyacı hissediyorsa, bu ülke demokrasinin çok gerisindedir'' yanıtını verdi.
Ümit Kocasakal da aynı soruya, ''Bunu ispatlarsanız, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır. Ama ispatı son derece zordur. Çünkü bu yoldan giderseniz, bu sefer hiçbir idare, takdir hakkını kullanamaz hale gelir'' dedi.
İSTİHBARİ DİNLEMELERLE İLGİLİ BAŞVURU
İstihbari dinleme yoluyla elde edilen telefon konuşmalarının kanıt olarak kullanılması yönündeki başvuru nasıl bulduklarına ilişkin soru üzerine Kocasakal, ''Böyle bir şey olduğu anda, bu ülke tam bir faşist devlet haline dönüşür. Bunu öneren bir kimsenin, hukukçuluğundan ya da özgürlükçü biri olduğundan kuşku duyarım. Kibar tabirle söylüyorum. Bu olsa olsa tesadüfi delil olur. O bile tartışılır. Olduğu anda ülkede hukuk güvenliğinin 'H'si kalmayacaktır'' değerlendirmesinde bulundu.
''Zaten 'H'si de gitmek üzere''diyerek meslektaşını destekleyen Ankara Barosu Başkanı Feyzioğlu, ülkede yaşlı kadınların bile telefonlarının dinlendiğinden endişe duyduğunu söyledi. Çağdaş dünyada, insanların özel hayatına çok istisna hallerde girildiğini ve yargılama sırasında delil olarak kullanıldığını anlatan Feyzioğlu, ''İstihbari dinlemeleri, suç soruşturmasında delil yapmak isteyen zihniyet, dünyanın Ortaçağdan 21. yüzyıla kadar geçirdiği özgürleşme mücadelesini ıskalamıştır'' dedi.
HSYK YASA TASLAĞI
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasa Taslağına ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Feyzioğlu, taslağın Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürdü.
Av.Feyzioğlu, ''Anayasa'da hakimlerin özlük işleri konusunda kurulun karar vereceğinden söz ediliyor. Oysa tasarıda HSYK dairelere bölünmüş. Bir daire, hakimlerin atama ve terfilerinde görevli kılınmış, tamamen idari. Ne hikmetse o dairede, Danıştay'ın temsilcisi yok. Danıştay temsilcisi kendi alanı dışındaki bir dairede görevlendirilmiş'' diye konuştu.
Yeni oluşan HSYK yapısıyla ilgili olarak Feyzioğlu, ''HSYK üyelerine sesleniyorum, nasıl atandıysanız atandınız. Bunu bir kenara bırakıp, Anayasa'ya ve kanuna uygun davranın'' dedi.
Kocasakal da ''HSYK'nın kendisi şu an bakanlığın bir dairesi haline dönüşmüş durumda. Bunun kanununu çıkarsanız ne olur, çıkarmasanız ne olur'' diyerek eleştirilerini dile getirdi.