Kadın öğretim üyelerine pozitif ayrımcılık yapacağı vaadi ile öne çıkan İstanbul Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. İbrahim Keleş Engin Önkibar’a özel açıklamalarda bulundu
Abone olCerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Keleş, “Hedefim; 2023 Türkiye’si vizyonuyla uyum içinde bir üniversite oluşturmak” diyerek özellikle kadın öğretim üyelerinin karşılaştığı eşitsizlikleri gidererek kadınlardan yana pozitif ayrım içerisinde olacağını söyledi.
'GEREKİRSE ÖĞRENCİLERLE BENDE YÜRÜRÜM'
Keleş ayrıca öğrenciler için üniversite içerisinde protesto sahası oluşturmayı düşündüğünü de ifade etti. Keleş yaptığı açıklamada, “Sırça köşklerde oturan bir insan olmam. Sorunlar yerinde çözülecek. Kapım ve telefonum devamlı açık olacak. İstanbul Üniversitesi hepimizin. Siyaset yok, amacımız bilim ve ülkemize şahane bir İstanbul Üniversitesi kazandırmak. Öğrenciler için Londra Hyde Park’ın Speakers Corner köşesi gibi merkez kampüste bir ortam oluşturacağım. Yasalar çerçevesinde öğrenciler burada konuşacak, protestosunu yapacak, pankartını açacak. Gerekirse öğrencilerle ben de yürürüm, protestolarına katılırım. Bağımlılık Enstitüsü de kurmayı planlıyorum. Üniversitemizde Deprem Araştırma Merkezi bile yok. Devlet desteği İstanbul üniversitesi için yeterli değil, onun için kaynak oluşturacak kalemler bulunması lazım. Bunun içinde yine iktisatçılarımızın kafa yorması gerek”.
2023 VİZYONU
İstanbul Üniversitesi’ni yeniden geçmişine layık bir konuma getireceğini ifade eden Prof. Dr. İbrahim Keleş şöyle konuştu: “2023 Türkiye’si vizyonuyla uyum içinde, ona uygun bir üniversite oluşturmak, bu yönde küresel eğilimlere uygun bir eğitim, katılımcı, paylaşımcı, şeffaf bir yönetim oluşturmak ilk hedefimiz. Çünkü ancak böyle bir yönetim yapısı ile engelsiz, özgür, akademik, idarî ve malî özerkliği olan bir üniversite yapısına sahip olmakla hedeflediğimiz ‘küresel düzeyde yüksek kaliteli bir eğitim ve bilim merkezi olma’ ülkümüze yönelebiliriz. Ben bu hedefin, bu ülkünün her kesimden destek göreceğine güveniyorum. Çünkü küresel düzeyde üst sıralarda yeri olan bir İstanbul Üniversitesi’nin inşası için bu güvenle ‘İstanbul Üniversitesi hepimizin’ sloganıyla rektörlüğe aday oldum. İstanbul Üniversitesi’nin geleceğine güveniyorum; Türkiye’nin geleceğine güveniyorum, kendime güveniyorum. Hizmet yarışı ve görev bilinci içinde olan, iyi, doğru ve dürüst insanlarımızın bir araya gelerek güç birliği yapacaklarına güveniyorum.”
“İSYAN EDİYORUM”
İstanbul Üniversitesi’nin potansiyelinin bugünkü durumdaki gibi olmadığına inandığını ifade eden Prof. Dr. Keleş, “Dünya güçleri arasında ilk yirmi de, ekonomide ise on altıncı sıradayız ancak üniversitelerimiz bu gelişime ayak uyduramamıştır. İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin en uzun geçmişe sahip, bugüne dek yüz binlerce değeri yetiştirmiş, gerçekten büyük bir kurum. Ne yazık ki son 30 yıldır en iyimser ve kayırıcı bir dille söyleyecek olursak ‘yerinde sayıyor’!
Bugün bulunduğu yer, potansiyeline baktığınız zaman, üzülerek söylüyorum, olması gereken, olmayı hak ettiği, sıkı bir çaba ve akılcı, vizyoner bir planlamayla olmayı hak edeceği yer değil. Onun hayli altında. Buna isyan ediyorum. Bakın, bugün de dünya çapında ilk 500 üniversite arasında sayılıyor. Ama ilk 20’ye yakın değil, ilk 100 içinde değil. Son 20’ye yakın! Son 100 içinde. 404. sırada… Bunu kabullenemiyorum. Biz çok daha iyisini yapabiliriz. Bunu yapacak potansiyelimiz var. Yeter ki böyle bir ülkümüz olsun. Yeter ki o doğrultuda üniversitemizde bir seferberlik başlatalım. Bu amaca yönelik bir Plan, Program yapalım. Akademik kadromuzla bir sinerji meydana getirelim” dedi.