BIST 9.660
DOLAR 34,56
EURO 36,31
ALTIN 2.919,86

İstanbul Sözleşmesi’nin nihai hedefi...!

“İnsan” kelimesini kullanmadım çünkü bu yeni tür insan olmayacaktır emin olun ki…

Biz bugünlerde İstanbul Sözleşmesi’ni tartışaduralım meğerse bu melanet sözleşmesinin temelleri 72 yıl önce atılmış.

Yani toplumu cinsiyet üzerinden kimliksizleştirme ve dejenere etme projesi yeni bir proje değil.

Bize İstanbul Sözleşmesi adı altında dayatılmaya çalışılan sözleşme çok uzun zamandır üzerinde çalışılan küresel baronların bir projesi.

Çok kıymet verdiğim bir büyüğümün hafta sonu beni yapmış olduğu bir araştırma ile uyarması üzerine ben de cürmümce okumalar yaparak bu yazı kaleme alıyorum.

Eminim “Kinsey Skalası” kelimesini bir çoğunuz ilk kez duyuyordur.

Kinsey Skalası, 1948 yılında yayınlanan "İnsan Erkeklerinde Cinsel Davranışlar", 1953 yılında yayınlanan "İnsan Dişilerinde Cinsel Davranışlar" isimli kitapların yazarı olan Alfred Charles Kinsey’in çalışmalarına dayanan bir ölçüt birimi.

Kinsey, bu iki kitabında, cinsel yönelimlerin sadece "erkek dişiyi, dişi erkeği sever" şeklinde kategorize edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Kinsey kitabında insanlardaki cinsel yönelimleri geniş bir yelpazeye bölmüştür.

Bu çalışma bugün Kinsey Skalası olarak bilinmekte.

Kinsey Skalası, insanı cinsel açıdan 8 gruba ayırmaktadır. Allah’ın insanı “erkek” ve “kadın” olarak yarattığını düşündüğümüzde Kinsey’in skalasının yaratışa karşı açılmış bir savaş olduğunu görmemek mümkün değil.

Kinsey, Allah’a “Onları doğru yoldan saptıracağım, olmaz isteklere sürükleyeceğim, putlara hayvanlar adatacağım da onların kulaklarını yarmalarını, Allah'ın yarattığını bozmalarını emredeceğim.” diyen şeytan’ın vücut bulmuş hali adeta.

Kinsey Skalası, heteroseksüellikle başlayıp, insanı homoseksüelliğe kadar götüren basamaklardan oluşuyor.

Her bir basamak insanın yapısını ve yaratılışını bozan içeriğe sahip.

Bu skalaya göre çevremizde yaratılışa uygun insan bulmak mümkün değil.

Herkes “sapık”, herkes “anormal” adeta.

Aslında Kinsey daha 1948’lerde oluşturulmak istenen toplumun haritasını çıkarmış. Anlaşılan o günden beri oluşturulmak istenen ifsat edilmiş toplumu ortaya çıkarmak için çalışmalar yürütülüyor.

Ve bu çalışmalar hiç de yabancısı olmadığımız bir aile tarafından desteklenmiş/destekleniyor: Rothschild ailesi.

İstanbul Sözleşmesi de 70 yıldır sürdürülen çalışmaların son basamağını oluşturuyor.

Kinsey Skalası iyi incelendiğinde ulaşılmak istenen hedefin eşcinsel bireyler oluşturmak olmadığı görülecektir!

Şeytan ve Şeytan’ın uşaklarının ulaşmak istedikleri hedef daha dehşet verici.

İstanbul Sözleşmesi’ni bütün dünyaya dayatan küresel baronları nihai hedefi “cinsiyetsiz” bireyler oluşturmak.

Eminim şer şebekesi bu alanda deneylerine çoktan başlamıştır.

Eşcinsel bireylere alışan toplumlara bir süre sonra dayatılacak olan ve Kinsey Skalası’nda “Eşeysiz-Aseksüel” olarak sınıflandırılan ve ne idüğü belirsiz “yaratıklar” olacaktır.

Onlar için özellikle “insan” kelimesini kullanmadım çünkü bu yeni tür insan olmayacaktır emin olun ki…

Şeytan, daha insanoğlunun yaratılışı ile başlayan, insan neslini bozma planlarını adım adım hayata geçiriyor. Görünen o ki başarılı olmasına ramak kaldı.

Biz ise hala “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıralım mı kaldırmayalım mı” tartışmalarını yapıyoruz.

Korkarım bu gidişle bir süre sonra İstanbul Sözleşmesi’ne de gerek kalmayacak. Şeytan hedefine ulaştıktan sonra kurtaracak bir nesil de kalmayacak geriye.

Şeytan’ın büyük planını görmeyip kendimizle didişmekten vazgeçmediğimiz sürece Kinsey Skalası ile başlayan ve bugün İstanbul Sözleşmesi ile meyvelerini toplayan toplumu cinsiyetsizleştirme çalışmaları hedefine ulaşacaktır.

Vakit birbirimizle didişme zamanı değil, Şeytan’ın planlarının son adımı olan İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp atma vaktidir…