Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, cam binaların gelen ışığı yansıtması sonucu civarındaki sıcaklığı 3 dereceye kadar artırdığını söyledi. Köse, cam binaların yol açtığı bu ısınmanın insan ölümlerine neden olduğunu belirtti.
Abone olMeteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, "Cam binalar, gelen ışığı yansıtması sonucu civarındaki sıcaklığı 3 dereceye kadar artırmaktadır. Beton ve asfalt kaynaklı sıcaklık farkını da hesaba kattığımızda 33 derece olan sıcaklık Maslak'ta ortalama 42-45 derece aralığında, hemen yanı başındaki Belgrad Ormanları'nda ise 32 derece hissedilir. Dolayısıyla ortaya 10 derecelik sıcaklık farkı çıkıyor" dedi.
Cam binaların yol açtığı bu ısınmanın insan ölümlerine neden olduğunu belirten Köse, birçok iklim tipi için binaların camla kaplanmasının uygun olmadığını kaydetti.
Şehir peyzajında görsel şıklık oluşturan, dekoratif ve manzara sağlayan yüksek katlı binalarda ve gökdelenlerde kullanılan cam kaplama, ısıyı artırırken, rüzgar yapısını da değiştirerek şehir iklimini oluşturuyor. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, aşırı şehirleşme nedeniyle iklim parametrelerinin birçok özelliğinin kaybedebildiğini anlatarak, doğal örtünün yerini alan binalar, asfalt yüzeyler, özellikle büyük metropollerde hızla artan cam giydirme binaların yansıtma özelliğiyle şehirlerde ısı adaları oluştuğunu söyledi.
'10 DERECELİK SICAKLIK FARKI ÇIKIYOR'
Köse, 20. yüzyılın en belirgin özelliklerinden olan cam giydirme gökdelenlerin güneş ışığının bir kısmının içeri girmesine neden olurken, bir kısmını da yansıtarak mercek etkisi yaptığını dile getirdi. Bilimsel çalışmalarda, yerleşim yeri ile hemen yanı başındaki yeşillik alanda ölçülen sıcaklıkların mevsimsel değişikler gösterse de 5 derecenin üzerine kadar çıktığını vurgulayan Köse, şöyle devam etti:
"Hava sıcaklığı İstanbul-Maslak'ta 33 derece ve nem oranı yüzde 55 olsun, hissedilen sıcaklık bu durumda 39 derece oluyor. Hemen yanı başında Belgrad Ormanları'nda sıcaklık 30 derece ve nem oranı yüzde 55 olsun hissedilen sıcaklık 32 derece oluyor. Bu tarz hava sıcaklıklarında asfalt sıcaklığı 58 derece ve beton sıcaklığı 54 dereceye kadar çıkabiliyor. Ayrıca cam binalar, gelen ışığı yansıtması sonucu civarındaki sıcaklığı 3 dereceye kadar artırmaktadır. Beton ve asfalt kaynaklı sıcaklık farkını da hesaba kattığımızda 33 derece olan sıcaklık Maslak'ta ortalama 42-45 derece aralığında, hemen yanı başındaki Belgrad Ormanları'nda ise 32 derece hissedilir. Dolayısıyla ortaya 10
derecelik sıcaklık farkı çıkıyor."
Cam binaların yol açtığı bu ısınmanın insan ölümlerine neden olduğunu belirten Köse, birçok iklim tipi için binaların camla kaplanmasının uygun olmadığını kaydetti. Köse, binalarda cam türü seçiminde, yapının bulunduğu bölgenin iklimi, konumu-güneşlenme durumu, kullanım amacı ve buna göre gereken görsel, ısısal ve akustik koşulların önemli olduğunu söyledi.
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ TETİKLER'
Ahmet Köse, cam kaplamanın sadece Türkiye'de değil, dünyanın hemen hemen her ülkesinde kentsel bina peyzajının prestij materyali haline geldiğini, bu tür binaların ısınma ve soğutma giderlerinin yüksek olduğunu söyledi. Şehirleşme estetiği olarak cam malzemenin daha erişilebilir olduğunu, cam kulelerin hem gece hem gündüz ayrı bir görsel şıklık oluşturduğunu belirten Köse, "Bununla birlikte aşırı olarak kullanılan her şey gibi cam malzemenin de aşırı kullanımı özellikle iklim değişikliği ile ilgili mücadele konusunda sıkıntı yaratmaktadır. Şehir iklimini oluşturan cam kulelerin ısıtma ve soğutmada daha fazla enerji tüketmesi enerjinin efektif kullanımına uygun değildir. İklim değişikliğini sürekli tetikler." diye konuştu.
Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, cam giydirme gökdelenlerin şehir içinde rüzgarların aerodinamik akışını da bozduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Cam giydirme gökdelenler yüzeyde ve yüzeye yakın alanlarda türbülans ve plansız yerleşimlerinden dolayı rüzgar tünelleri oluşturmaktadır. Gökdelenler mahallesinin, tüm kentin rüzgar rejimini bile etkileyebileceği artık kabul edilmiştir. Isıtan ve serinleten, hava kirliliğini engelleyen, bize oksijen taşıyan doğal esintilerin, yüksek yapılar engeline çarpacağını ve kent içi hava akımlarının yönünü etkileyeceğini çok iyi biliyoruz. Doğada olmayan bir yükselti yaptığınızda (gökdelen gibi), rüzgarın gücünü ve doğal esinti yönünü etkilersiniz. Rüzgar gökdelenin gövdesine çarptığında, bina yüksekliğinin 50 katına kadar uzayabilen mesafede rüzgarsız alan oluşmaktadır. Bina yüzeyi boyunca düşey hareket eğilimi gösteren rüzgar, gökdelenin dibindeki insanları rahatsız edecek kuvvette türbülans ve ses oluşturmaktadır. Gökdelenler, rüzgar için mükemmel bir kapan görevi görür. Yere yakın rüzgarlara göre çok daha kuvvetli olan üst seviye rüzgarlarının önünü keserek aşağıya doğru yönlendirir ve bina yüzeyi yakınında arzu edilmeyen farklı bir sirkülasyona neden olur. Bu yeni oluşan rüzgarlar nedeniyle sakat kalan veya hayatını kaybeden insan sayısı tahmin bile edemeyeceğimiz kadar fazladır."
Ahmet Köse, cam malzemeyle kaplanan gökdelenlerin oluşturduğu aşırı ısı, ışık ve parlama sorunları için ek gölgelendirme yapılması gerektiğini dile getirerek, "Gökdelenler cam kutular olarak değil, opak (dolu) cepheler olarak tasarlanmalıdır. Bu ayrıca binanın dış sıcaklık ve iklim değişikliklerinden daha fazla izole edilmesini sağlar. Yerin özellikleriyle ilişkili, fiziksel, çevresel ve kültürel bağları olan gökdelenler tasarlanmalıdır." diye konuştu.