İşte size İstanbul gribi, yazıcı krampı, gürültü sendromu gibi hastalıklardan kurtulmanın altın kuralları...
Abone olBüyük kentlerde yaşamanın bedeli ağır. Doktorlara göre, "İstanbul bronşiti, klima zatürreesi, hasta bina sendromu, yazıcı krampı, gürültü sağırlığı" gibi hastalıklar, kentlilerin sağlığını tehdit ediyor. İstanbul bronşiti, hava kirliliği ve kapalı ortamlarda çıkan bir çeşit astım.
Dikkat! İstanbul bronşiti
Modern insan, büyük kentlerde yaşamanın bedelini, adını bile duymadığımız, tıp literatürüne giren yeni hastalıklarla mücadele ederek ödüyor işte size milyonlarca kişiyi tehdit eden İstanbul bronşiti, klima zatürreesi, yazıcı krampı gibi rahatsızlıklardan korunmanın yolları.
Eski Türk filmlerinin unutulmaz sahnelerindendir. Elinde tahta bavulu, sırtında heybesiyle Haydarpaşa Garı'nın merdivenlerinde dikilip İstanbul'u seyreden kahramanımız, önü alınamayan köyden kente göçün ilk habercisi gibidir. Yoksulluk, işsizlik derken, çoğu köy ve kasabalar boşaldı. Vaad ettiği yüksek yaşam standardı büyük kentleri cazibe merkezi haline getirdi. Sonuç: İstanbul, Ankara, İzmir gibi kentler milyonlarca insanın akınıyla nüfus patlaması yaşıyor. Artık onlar sadece kent değil, birer 'megapol' oldu. Ama büyüyen sadece nüfus ve kentin coğrafyası olmadı. En başta sağlık sorunları aldı başını gitti. Üstelik yenileri eklenerek.
HEP KARIŞTIRILIR
Kırsal kesimde pek rastlanmayan ve daha çok metropollerdeki koşuşturmalı yaşam içinde sinsice ortaya çıkan kimi rahatsızlıklar, tıp literatürüne de yeni hastalık türleri olarak girdi. İstanbul bronşiti, klima zatürreesi, hasta bina sendromu, yazıcı krampı, gürültü sağırlığı, bunlardan ilk akla gelenleri. Pek çoğumuzun adını bile duymadığımız bu hastalıklar, büyük kent insanına hayatı dar ediyor. Uzmanlar, "Bu sinsi illetlerin yarattığı en önemli sorun, bunların başka rahatsızlıklarla karıştırılması ve uzun vadede daha önemli hastalıklara yol açmasıdır" diyor.
BİR TÜR ASTIM
İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, İstanbul bronşitinin son 10 yıldır sık görülmeye başladığının altını çizerek, hastalığı tanıtıyor: "Hava kirliliği ve kalabalık, kapalı ortamlarda bulunmanın getirdiği bir rahatsızlık. Astım türü olarak kabul ediliyor ama tipik astımdan farklı. İstanbul bronşiti dediğimiz tabloda astımdaki gibi belli bir alerjen yok. Asıl sebep, bronşlar ve solunum yollarının dış etkenlere karşı çok duyarlı hale gelmesi." Küçükusta'nın, diğer hastalıklarla karıştırılmaması konusunda da uyarıları var: "İstanbul bronşiti, üst solunum yolu enfeksiyonu ile karıştırılıyor. Tedavide antibiyotik ve öksürük şurubu kullanmak son derece yanlış ve tehlikeli. Bu hastalığın hakkından sprey kortizonlar ve antihistaminik ilaçlar gelir. Bunlar salgıları azaltıp solunum yollarının aşırı hassasiyetini gideriyor. Yanlış tedavi, hastalığı kronik hale getirir. Antibiyotik tedavisi ise hastanın vücudundaki mikrop dengesini bozarak başka enfeksiyonlara zemin hazırlıyor."
GECELERİ ARTAR
İstanbul bronşitine yakalanan hastalar, nezle, grip faranjit gibi viral enfeksiyonlar ile hava şartlarındaki değişiklikler, hava kirliliği, deodorant gibi aerosollere karşı hassas oluyor. Şikayetlerin geceleri daha çok olması, uyku sorunu yaratıyor ve verimi düşürüyor. Prof. Dr. Küçükusta, hastalığın boğazda kuruluk ve gıcık hissi ile ortaya çıktığını belirtiyor ve ekliyor: "Gülme ya da efor sarf edilen hareketler sırasında öksürük şiddetlenir. Özellikle geceleri ağır seyderen ve bir haftadan fazla süren öksürüğe rağmen yüksek ateş görülmez. Antibiyotik tedavisine cevap alınamaması, kişinin İstanbul bronşitine yakalandığı ihtimalini güçlendirir."
SU MİKROP ÜRETİR
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'ya göre, kentlerde çok yaygın kullanılan klimalar önlem alınmayınca zatürreeye davetiye çıkarıyor. Ancak hastalık, sanıldığının aksine, cihazın ortamı aşırı soğuk ya da sıcak hale getirmesinden kaynaklanımıyor. Klimanın suyla çalışması sorun yaratabiliyor. Çünkü zatürree mikrobu suda ürüyor. Prof. Dr. Küçükusta, metropol hastalıklarının sık rastlanılan türlerinden Klima zatürreesinin ortaya çıkışını ve alınacak önlemleri şöyle özetledi: "Bakımsız ve eski klimalar, Lejyoner Hastalığı dediğimiz, halk arasında zatürree olarak bilinen hastalığa neden oluyor. Çünkü bu hastalığın mikrobu suda ürüyor. Cihazın su bulunan bölümlerinde üreyen mikrop, hava yoluyla orada bulunan herkese geçebiliyor ve ani zatürree salgınlarına neden oluyor. Bu nedenle bu tip klimalardaki suyun klorlanması ya da yüksek derecede ısıtılması gerekli.
Kaynak : Sabah