İÜ'den Prof. Simav Bargu, "İstanbul'da deprem en fazla 6.5 büyüklüğünde olur" dedi.
Abone olİstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Jeofizik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Simav Bargu, "İstanbul'da deprem en fazla 6.5 büyüklüğünde olur" dedi.
Beylikdüzü Belediyesi'nin 2. hizmet yılı dolayısıyla düzenlediği organizasyon kapsamında, "Medeniyet, Beylikdüzü ve Deprem" konulu bir panel gerçekleştirildi. Kaya Ramada Otel'de yapılan panelde, Beylikdüzü'nün yanı sıra İstanbul'da deprem güvenliği ve medeniyet bilinci farklı boyutlarıyla ele alındı.
Panelde konuşan İstanbul Üniversitesi Jeofizik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Simav Bargu, bazı uzmanların "felaket tellallığı" yaptığını öne sürerek, "Fayların yapısı ortaya çıktıktan sonra anlaşılmıştır ki, İstanbul'da deprem en fazla 6.5 büyüklüğünde olur" dedi. "İstanbul depremi" diye bir şey olmadığını kaydeden Prof. Bargu, İstanbul'da fay olmadığını, isim vermek gerekiyorsa doğrusunun; İstanbul'un etkileneceği "Marmara depremi" olacağını söyledi.
Beylikdüzü'nde, yüksek binaların sayısının fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Bargu, şöyle konuştu:
"Beton kalitesi iyiyse, yapımı, şekli, dizaynı iyiyse ki Beylikdüzü'nde iyidir. 10 katın üzerindeki binaların, depremde dalgaların titreşimi ile salınımı arasındaki ilişkisi göz önüne alındığında daha az sallandığı ve bu yapıların daha güvenli olduğu ortaya çıkmıştır"
Beylikdüzü'nün temiz havası, rüzgarı ve yeşil görünümüyle güzel bir belde olduğunu vurgulayan Prof. Bargu, "Bunların yanında sağlam zeminli bir bölgedir. Bu şanslı durumun yanında binaları ve yolları ile Beylikdüzü bir Avrupa kenti gibi" dedi. Deprem sırasında heyelanların harekete geçebileceğine dikkat çeken Prof. Bargu, bu tür alanların üzerine yapılan binaların tehlikede olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Bargu, yapım şartları yerine getirildikten sonra her zemine inşaat yapılabileceğini ancak maliyetinin çok yüksek olacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
"Maliyetini öderseniz her zemine bina yapılır. Bataklığın üzerine otoyol da yapılır. Ama fizibilitesinin iyi yapılması lazım. Örneğin Ataköy'ün zemini çok kötü. Ama yapılar zemine göre yapılmıştır. Beylikdüzü'nü yıllardır izliyorum. Bence Beylikdüzü'ne ikinci Ataköy yapılmıştır"
Prof. Dr. Bargu, 1989 yılında Dünya genelinde ülkelerin katıldığı uluslar arası bir toplantıda deprem konusunda tüm bilgilerin tartışıldığını ancak bundan yaklaşık 2 ay sonra San Francisco depreminin meydana geldiğini belirterek, "Depremi önceden bilen yok. Ancak yerlerini biliyoruz. Bir de Kuzey Anadolu Fayı ile ilgili olarak burada depremlerin 30 yıl arayla meydana geldiği ortaya çıktı" diye konuştu.
Depremin bir gün mutlaka olacağını vurgulayan Prof. Dr. Bargu, buna rağmen ucuz hesaplar yapılarak bina kalitesine gereken değerin verilmediğine dikkat çekti.
B.Ü. Kandilli Rasathanesi Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ise panelde yaptığı konuşmada, İstanbul'un önünde büyük bir deprem olduğunu belirterek, "Beylikdüzü daha önceki 2 depremden yüzünün akıyla çıktı. Bundan sonra olacak depremden de aynı şekilde çıkacaktır" dedi. Depremle mücadelede doğayı karşımıza almamamız gerektiğine dikkat çeken Dr. Kalafat, şöyle konuştu:
"Aklın yolunu izlersek ve uygularsak, alacağımız önlemlerle ayakta kalırız. Depreme dayanıklı bina tasarımı ve mühendislik uygulamaları ile depremden kurtulmak mümkündür. Beylikdüzü'nde hazır beton kullanılması büyük avantajdır. Deprem kaderimiz olabilir ama depremde ölmek kaderimiz değildir"
Deprem kadar deprem sonrasının da önemli olduğunu ifade eden Dr. Kalafat, ulaşım yollarının açık olmasının hayati önem taşıdığını söyledi. Trafoların önemine de dikkat çeken Dr. Kalafat, buraların bakımının zamanında yapılması gerektiğini, trafoların depremde en çok zarar gören yerlerden olduğunu kaydetti. Dr. Kalafat, yeşil alanların beldede geniş alana yayılmış olmasının da deprem sonrası için önem taşıdığını belirterek, yeşil alanların depremde barınma olanağı sağlayacağını anlattı.
Depremde inşaat kalitesinin önemine değinen Dr. Kalafat, hazır beton ve doğru mühendislik uygulamalarının koruyucu önlemler olarak alınabileceğini ifade etti. Türkiye'de yapıların genel olarak kalitesiz olması nedeniyle depreme karşı mukavemetlerinin olmadığını belirten Dr. Kalafat, "Japonya'da 5.7 büyüklüğünde deprem olsa binalar hasar görmez. Bu depremin şiddeti 4'tür. Ancak bizde olduğu zaman yapıların kalitesizliği nedeniyle şiddeti 8'e çıkabilir" dedi. Depremde özellikle okul ve hastane gibi kamu binalarının hasar görmesinin üzüntü verici ve düşündürücü olduğunu kaydeden Dr. Kalafat, bu yapıların Beylikdüzü'nde sağlam olarak ve hızlı bir şekilde yapıldığını gözlemlediğini ve bundan memnuniyet duyduğunu söyledi. Panelde konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Çelik ise "medeniyet" kelimesinin "şehirlilik" anlamına geldiğini belirterek, "Kentleri kent yapan nüfus kalabalığı değil, o şehirde oluşan kültürler ve bunun insan hayatındaki değiştirici etkisidir" dedi.
Kentlerin oluşması ve her şeyin yerine oturabilmesi için en az 200-300 yıl geçmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, Beylikdüzü'nün geçmişinin çok kısa olmasına rağmen uzun bir yol kat ettiğini söyledi.
Panele, Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı, Yakuplu Belediye Başkanı Şanver Çolak, Kıraç Belediye Başkanı Hamit Öncü, Mimarsinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik, Kaymakam Hayrettin Altunok, AK Parti İlçe Başkanı Yusuf Uzun, AK Parti Belde Başkanı Hasan Ayhan Bilgiç ve çok sayıda vatandaş katıldı.