İstanbul Çırağan Sarayı lanetli çıktı! Tekinsiz sarayın altında 'rüyalara giren' esrarengiz mezarlar meğer...
İSTANBUL Beşiktaş'taki Çırağan Sarayı'nda çıkan yangın bir laneti yeniden gündeme getirdi. Tarihçi Murat Bardakçı, tekinsiz olarak bilinen Çırağan Sarayı'nın ecinnili olduğuna inanıldığını yazdı. Meğer Çırağan Sarayı'nın altında bir mezarlık varmış. Bu öyle bir mezarlık ki rüyalara kadar girmiş ve sonunda o dehliz açılmış. Çırağan Sarayı'nın lanetinden dönemin padişahları da nasibini almış. 2 padişahın cenazesinin çıktığı Çırağan Sarayı'nın laneti...
İSTANBUL Beşiktaş'taki tarihi Çırağan Sarayı'nda çıkan yangın bir laneti yeniden gündeme getirdi. Çırağan Sarayı'nı yok olmanın eşiğine getiren yangın otel kısmında çıktı. Balkonlardan duman yükseldiği yangına Beyoğlu, İstinye, Şişli ve Beşiktaş itfaiyesine bağlı 20 araçla müdahale etti. Yangında 3 itfayeci yaralanırken, alevler Anadolu Yakası'ndan bile görüldü. Çırağan Sarayı'nın otel kısmındaki müşteriler boşaltılırken, tarihi sarayın 'lanetli' geçmişi yeniden gündeme geldi. Tarihçi Murat Bardakçı, bu lanetin kaynağını ve sarayın altındaki 'rüyalara giren mezarı' anlattı. İşte Çırağan Sarayı'nın laneti:
Eski İstanbul folklöründe “uğursuz”, “tekinsiz”, “ecinnili” yahut “lânetli” kabul edilen mekânlar vardır ve bu mekânlardan bazılarının hoş olmayan hatıraları İstanbullular’ın hafızalarında hâlâ durmaktadır...
Böyle mekânlardan biri, Çırağan Sarayı’dır, çünki mazisi tatsız hadiselerle dolu olan Çırağan’ın üzerinde, eski İstanbullular’a göre bir lânet mevcuttur: Altında uzanan dehlizlerdeki mezarların lâneti... Şimdi bir buçuk asır kadar geriye uzanıp üzerinde şimdi Çırağan Sarayı ile Kempinski Oteli’nin yükseldiği arazinin geçmişine gidelim...
1871 Eylül’ünün ılık bir sabahıydı...
Kırklarındaki iri yapılı adam, şatafatlı saltanat kayığından sahildeki koltuk kapısının önündeki rıhtıma adımını attığı anda tökezledi. Hemen tutup, düşmesine mâni oldular. Sinirlenmişti, “Bu iş hayra alâmet değil” dedi, geldiği saltanat kayığına yeniden bindi, “Saraya!” buyurdu ve Dolmabahçe’ye döndü...
Tökezlenen ziyaretçi devrin hükümdarı Sultan Abdülâziz idi, inşaatı tamamlanan Çırağan Sarayı’na bu ilk gelişinde uğradığı şanssızlığı hayra yormayıp sarayı görmeden gerisin geriye dönmesi üzerine seneler boyunca Çırağan’ın uğursuzluğu ve lâneti konuşulacak, üstelik burada yaşananlar söylentileri haklı çıkartır hâle gelecekti... Üzerinde sonradan Çırağan’ın inşa edileceği arazide ilkönce Sultan Abdülâziz’in ağabeyi Sultan Abdülmecid birşeyler yapmayı düşünmüş, orada mevcut olan ama harabeye dönmüş vaziyetteki eski sarayın yerine yenisini inşa ettirmek istemiş, projeyi saray mimarı Nikoğos Balyan’a çizdirmiş ama inşaatı başlatmaya ömrü vefa etmemişti...
Abdülmecid’in 1861’deki ölümünden sonra tahta geçen kardeşi Sultan Abdülâziz’in zamanında proje tekrar ele alındı, yeni hükümdar inşaatla Nikoğos’un oğulları Sarkis ve Agop Balyan’ı görevlendirdi ve Avrupa’dan borç olarak alınan paraların bir kısmı buraya harcandı. Hükümdar etrafındaki sözünü sakınmayan birkaç devlet adamının “Yapmayın, etmeyin hünkârım. Para bekleyen bu kadar âcil iş varken, altınları saraya yatırmayın” demelerine kulak asmayacak, “Çoluk-çocuk sokakta mı kalalım?” cevabını verip inşaatı devam ettirecekti... 1863’te başlayan ve beş milyon altın harcanan inşaat 1871’de tamamlandı. Çırağan’a ilk gelişinde rıhtımdan geri gönen Abdülâziz sonraki senelerde Dolmabahçe’den sıkılıp buraya yerleşti ama yeni sarayını fazla rutubetli bulunca Dolmabahçe’ye dönüp orada yaşamaya devam etti.