İstanbul… Bugünleri de görecek miydik?
En garip ve ilginç olanı ise bunu yapanın bu şehri muhafaza etmekle görevli kişi tarafından yapılıyor oluşu…
İstanbul, kadim şehir…
İnsanların, devletlerin ve medeniyetlerin hayalini süslemiş güzel şehir…
Kuruluşu bir efsane, yapıları bir efsane, insanları bir efsane olan şehir…
Dünya tarihinin merkezine konulacak birkaç şehirden birisi…
En güçlü imparatorluklara başkentlik yapmış, kültürel ve tarihi dokusu ile her zaman çekim merkezi haline gelmiş şehir…
Medeniyetler arası köprü görevini üstlenerek Asya ve Avrupa’yı birleştiren şehir…
Seyyahları bütün ihtişamı ile mütemadiyen cezbetmiş ve uzun yolculuklara rağmen kendisine çekerek getirmeyi başarmış şehir…
Bütün insanlığa ve alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan peygamber müjdesine mazhar olmuş şehir..
Tarihi yarımadanın her bir santimetrekaresine düşen onlarca belki de yüzlerce hikâye vardır.
Kazmak için vurulan her toprak parçasından onlarca tarih fışkıran bereketli topraklara sahip bir şehir…
Tarihin her anında kendinden bahsettiren bu kadim şehir bugünlerde yine gündemde…
Zaten tarihin hiçbir döneminde gündemden düşmemişti.
İstanbul denince ilk akla gelen yapı olan Ayasofya bugünlerde yeniden gündemimizde. Bir kesim hasretle Ayasofya’nın ibadete açılacağı günü beklerken bir başka kesim ise Ayasofya’yı ibadete açtırmamanın mücadelesini veriyor!
İnşallah bu gözler çok kısa bir zamanda Ayasofya’da secdeye giden insanları görme bahtiyarlığına erişecek ve Ayasofya’da alnını secdeye değdirmenin şerefini tadacak… Buna olan inancımda zerre şüphem yok…
Son yıllarda büyük projelerle adından söz ettiren İstanbul bugünlerde maalesef küçük ve basit tartışmaların odağı haline getirildi.
En garip ve ilginç olanı ise bunu yapanın bu şehri muhafaza etmekle görevli kişi tarafından yapılıyor oluşu…
Önce “temel atmama!” ve “yaprakların kendisini alkışladığı!” gibi absürt çıkışlar yapan belediye başkanı bugünlerde “Altın boynuz” olarak nitelenen Haliç’in yeniden kirlenmeye başladığı iddiaları karşısında sessizliğini muhafaza ediyor.
Sözde yetkililer twitter üzerinden “algı değil alg” başlıklı “fitoplankton patlamasıdır, kirlilik değildir” diye açıklama yapsalar da aynı üslup ve usûl ile twitter aleminde dile düşmüş durumdalar. Zira tez ve doktora çalışmalarında “alg” incelemelerinde bulunan şahıslar twitter üzerinden “yıllardır alg incelemelerinde bulunmasak bu bilim dışı açıklamalarınıza yine de inanmazdık” açıklamaları yapıyorlar.
Çok uzak değil yakın bir geçmişte yunus balıklarının yeniden arzı endam ettiği Haliç’te bugün maalesef yıllar sonra yeniden kirlendiğine dair haberler okuyoruz.
Ne kadar üzücü…
Devam edelim...
Yakın geçmişte milyar dolarlık bütçelerle konuşulan İstanbul’da bugün belediye başkanı, dahiyane (!) bir fikirle ortaya çıktı. Hatırlayın Fatih heykeli projesi de dahiyane idi..!
İBB taksicilik işine el atacakmış. Belediye taksi şirketi kurup bunları kiraya verecekmiş…
Sanki İstanbul’un başka sorunu kalmadı da iş ticarete kaldı. Belediyeler ticaret yerleri değildir sayın başkan.
Belediyeler hizmet kuruluşlarıdır.
Belediyeler taksici esnafına rakip olmanın peşinde değil halka su, doğalgaz, park gibi temel ihtiyaçları götürmenin projelerini yapmalıdırlar.
Barajlardaki doluluk oranlarını yetersiz bir seviyeye geldiği bugün herkes tarafından biliniyor. Acaba belediye yetkilileri bu sorunu çözmek için ne gibi bir çözüm üretme derdindeler merak etmiyor değilim.
Biz İstanbul’u efsaneleri, güzellikleri, şiirleri, masallara konu olan tarihi ile hatırlamak ve bilmek istiyoruz.
İstanbul bu toprakların müstesna bir şehridir ve öyle kalmalıdır.
Bir zamanlar büyük bir kültür başkenti olan İstanbul’un böylesine basit konularla gündeme gelmesi çok acı verici.
Ah, İstanbul, bugünleri de görecek miydik?
İstanbul’un ruhu olan Ayasofya’nın yeniden açılacak olmasının heyecanıyla bu güzel şehrin tekrar tarihi değerine kavuşacağına inanıyorum…