BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,40
ALTIN 3.029,00
HABER /  GÜNCEL

İşsizlik oranında belirgin gerileme

Babacan, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun (EKK) istihdam konulu 51. toplantısında umut saçtı.

Abone ol

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, diğer ülkelerdeki gelişmeler ile kıyaslandığında, Türkiye'de istihdam piyasasındaki canlanmanın hızlandığını, işsizlik oranındaki gerilemenin belirgin bir seyir izlediğini söyledi.

Babacan, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun (EKK) istihdam konulu 51. toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Uluslararası Çalışma Örgütünün verilerini kullanarak 2010 yılı Şubat ayı itibarıyla işsizlik oranlarındaki yıllık değişime bakılacak olursa 51 ülkeden, 38'inde işsizlik oranlarının artmaya devam ettiğini ya da sabit kaldığını, sadece 13 ülkede işsizlik oranlarının yıllık bazda gerilediğini ve Türkiye'nin işsizlik oranının en hızlı gerilediği ülkelerin başında geldiğin söyledi.

İstihdam artışı ve işsizlik oranındaki gerileme itibarıyla Türkiye'nin pek çok ülkeden olumlu anlamda ayrışmış durumda olduğunun altını çizen Babacan,sözlerine şöyle devam etti:

''Sanayideki, ihracattaki, hizmetler sektöründeki canlanmanın devam etmesiyle artık daha fazla vatandaşımızın iş sahibi olacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Bu noktada bir parantez açarak işsizlik konusunda zaman zaman bazı haksız eleştiriler yapıldığını da söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle her işsizlik verisi açıklandıktan sonra genç nüfustaki işsizlik oranının sanki sadece Türkiye'de yüksek seviyelerde olduğu gerek muhalefet gerekse de bazı basın kuruluşları tarafından dile getirilmekte, karamsar tablolar çizilmektedir. Oysa ki şöyle bir Avrupa'da, dünyanın geri kalanında durum nedir diye baksalar çok da farklı bir tablo olmadığını göreceklerdir.

Bakın, Avro bölgesinde, Avrupa Birliği'nde genç nüfusta işsizlik oranı geçtiğimiz yılsonu itibarıyla yüzde 19;lar, yüzde 20;ler mertebesindedir ve bu oran gün geçtikçe artmaktadır. Avro bölgesinde söz konusu rakam yılsonunda 19,7 iken Nisan ayı itibarıyla yüzde 20'ye yükselmiş durumda. Ülke bazında bakacak olursak mesela İrlanda;da bu oran geçtiğimiz sene sonunda yüzde 28,4, İspanya'da yüzde 39,3, İtalya'da yüzde 26,7, Finlandiya;da yüzde 23,2, İsveç'te yüzde 26,1, Polonya'da yüzde 22,7, Macaristan'da yüzde 28,3, Litvanya'da yüzde 31,1, Letonya'da yüzde 41,1'dir. Türkiye'de ise yılsonu itibarıyla bu oran, Eurostat'ın harmonize edilmiş verilerine göre, yüzde 20,6'dır. Kısacası Türkiye genç nüfustaki işsizlik açısından da pek çok ülkeyle kıyaslandığında nispeten iyi bir konumdadır.

İstihdam artırıcı önlemler ve uygulamalar ekonomi politikalarımızın vazgeçilmez unsurlarıdır.

2004 yılından bu yana uyguladığımız aktif ve pasif işgücü programlarıyla, sigorta prim teşvikleriyle işverenlerimizin yeni istihdam sağlamalarının önündeki engelleri kaldırmak, istihdam sağlamanın işverenler üzerindeki maliyetlerini hafifletmek gayesiyle çeşitli yasal düzenlemeler yaptık. 2004, 2005, 2007 yıllarında yürürlüğe giren yasalar (sırasıyla 5084, 5350 ve 5615 sayılı kanunlar) neticesinde ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kalkınmada öncelikli illerimizdeki binlerce işyerinin sigorta primi işveren hissesinin önemli bir bölümünü karşıladık ve karşılamaya da devam ediyoruz.''



-KÜRESEL İŞSİZLİK BÜYÜK BUHRAN DÖNEMİNDEN DE FAZLA-



Tüm dünyayı derinden etkileyen küresel kriz nedeniyle pek çok ülkede işsizliğin, 1929 Büyük Buhranından sonra yaşanan işsizlik sorununun da ötesine geçtiğinin vurgulayan Babacan, ''Büyük Buhran öncesi ve sonrasında işsizlik oranlarındaki değişime, işsizlik oranlarının dip noktası ile en yüksek noktası arasındaki fark olarak bakacak olursak bu rakam İspanya'da 7,7 puan, İrlanda'da 7,6 puan, ABD'de 3,9 olmuştur. Basit bir analizle, 2009 yılı ile 2007 yılı ortalama işsizlik oranları arasındaki farkı alarak bu kriz sırasında durum nedir diye bakacak olursak işsizlik oranındaki artış İspanya için 9,8 puan, İrlanda için 7,3 puan, ABD için 4,7 puan olmuştur. Nereden bakarsanız bakın ilk başta küresel finans krizi olarak adlandırdığımız bu dalgalanma, bu kaos, nihai olarak gelip işgücü piyasasını vurmuş ve küresel işsizlik sorununa dönüşmüştür'' şeklinde konuştu.

''Küresel ekonomik krizin etkisini biz de hissettik'' diyen babacan, Türkiye'de yüzde 10 civarında seyreden işsizlik oranının 2008 yılında yüzde 11'e, 2009 yılında ise yüzde 14'e yükseldiğini, işsizliğin artışı ile birlikte işsizlik sigortasından yararlananların sayısının da 2007 yılında 221,6 bin kişi iken 2009 yılında 471,6 bin kişiye kadar çıktığını anlattı.



-İŞ ARAYANLAR TARIMA YÖNELDİ-



Diğer taraftan sanayi sektörü üretimindeki daralma sonucu işsiz kalanların bir kısmının tarım sektöründeki işlere yöneldiğinin görüldüğünün altını çizen Babacan, 2000'li yıllardan itibaren düşmekte olan tarım sektöründeki istihdamın, küresel ekonomik krizle birlikte arttığını ve 2007 yılında 4,8 milyondan 2009 yılında 5,3 milyona çıktığına dikkat çekti.



-TÜRKİYE, İSTİHDAM ARTIŞI SAĞLAYAN 21 ÜLKE ARASINDA-



2009 yılında istihdam edilen kişi sayısının dünya genelindeki seyrine de değinen Babacan, 67 ülkeden sadece 21'inde yıllık bazda istihdam artışı kaydedildiğini ve bu ülkelerden birisi olan Türkiye'nin, en yüksek istihdam artışının yaşandığı dokuzuncu ülke olduğunu kaydetti.

Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

''Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre krizin en şiddetli olduğu 2009 yılında Türkiye'de istihdam edilen ortalama kişi sayısı 2008 yılına göre yaklaşık olarak 96 bin kişi artmıştır. Öte yandan gelişmiş ülkelerden mesela Kore'ye, Çek Cumhuriyeti'ne, Macaristan'a, Tayvan'a bakacak olursak; Kore'de toplam istihdam yaklaşık 72 bin, Çek Cumhuriyeti'nde 68 bin, Macaristan'da 97 bin, Tayvan'da ise 124 bin kişi azalmıştır. Gelişmiş ülkelerde ise durum daha da vahim bir boyuta ulaşmıştır. Örneğin toplam istihdam Almanya'da 82 bin, İsviçre'de 95 bin, Fransa'da 207 bin, İngiltere'de 445 bin, Japonya'da 1.043.000, İspanya'da 1.369.650, Rusya Federasyonu'nda 1.524.500, ABD'de ise 5.485.000 kişi azalmıştır.

İşgücü piyasası verileri, özellikle tarım, inşaat, hizmetler gibi sektörlerdeki istihdamın etkisiyle mevsimsellik ihtiva etmektedir. Zira söz konusu sektörlerde istihdam edilen kişi sayısı kış aylarında azalıp, yaz aylarında artmaktadır. Böylece kış aylarında işsizlik oranında artışlar görülürken yaz aylarında işsizlik oranları düşmektedir. Dolayısıyla işgücü piyasasındaki gelişmeler değerlendirilirken, bir önceki aya göre değişmelerden ziyade, bir önceki yılın aynı ayına göre değişmelerin analiz edilmesi daha doğru bir yöntemdir. Bir diğer alternatif ise mevsimselliğin etkisini istihdam ve işsizlik verilerinden ayıklamaktır.

Türkiye'deki gelişmelere yıllık değişim olarak bakacak olursak 2009 yılının sonundan itibaren işsizlik oranı gerilemektedir ve Şubat ayı itibarıyla bir önceki senenin aynı ayına göre işsizlik oranındaki düşüş 1,7 puan olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle toplam istihdamın seyrine bakacak olursak Türkiye;de istihdam geçtiğimiz yılın Mayıs ayından bu yana kademeli bir şekilde artmaktadır ve Şubat ayı itibarıyla toplam istihdam 2009 Şubatına göre yaklaşık 1,5 milyon kişi artmıştır.

Tabii şöyle de bir gerçek var ki istihdam artışı her zaman işsizlikteki düşüşü aynı hızla beraberinde getirmeyebilir. Çünkü bizim nüfusumuz her sene ortalama 800 bin kişi artmakta, ortalama 500-600 bin gencimiz de işgücüne katılmaktadır. Dolayısıyla biz her sene işgücüne katılan gençlerimize iş bulabildiğimizde işsizlik oranını ancak sabit tutmuş oluyoruz. Bu durum gelişmiş ülkelerde hatta AB;ye yeni katılan ülkelerde daha farklıdır. AB'ye yeni üyelerin büyük bir bölümünde nüfus artmazken ve hatta gerilerken Türkiye'de nüfus artış oranı istediğimiz noktada olmasa da pozitif bir seviyededir.''