BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

İsrailli diplomat köşeye böyle sıkıştı!

TV 8'deki programa Kudüs'ten bağlanan İsrailli diplomat kendisine yöneltilen sorular karşısında böyle terledi...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Her yönüyle Türkiye-İsrail ilişkilerinin masaya yatırıldığı TV 8'deki programa Kudüs'ten bağlanan İsrailli diplomat zaman zaman soğuk derler döktü...

Posta yazarı Candaş Tolga Işık'ın hazırlayıp sunduğu ve TV 8'de ekranlara gelen 'Bunu konuşalım' programı çok ilginç diyaloglara şahit oldu. Türkiye-İsrail gerginliği her yönüyle masaya yatırıldığı programda ekranlarda şimdiye kadar görmeye alışık olmadığımız isimler yer aldı.

Programa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun danışmanı ve dış politika uzmanı Prof. Dr. Bülent Aras, Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu ve İsrail Dışişleri Bakanı Müsteşar Yardımcısı Arye Mekel programa Kudüs'ten bağlandı.

Programı başarıyla yöneten Işık, sokaktaki vatandaşın hislerine tercüman olarak İsrailli diplomatı köşeye sıkıştırdı. Diplomat sorulara sürekli benzer tekrarla yanıt verirken zaman zaman da zor anlar yaşadı. İşte dün gece yaşanan diyaloğun tamamı...

Işık: Gerek Türk basınında gerek dünya basınında herkesin İsrail'e karşı orada öldürülen insanlarla ilgili ciddi bir tepki oluştu. Biz anlayamadım Allah aşkına İsrail orada ne yapmaya çalıştığını bize ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anlatabilir misiniz?

Arye Mekel: Durum aslında son derece açık. Gazze bölgesi Hamas denen terörist örgüt tarafından kontrol ediliyor. Biz oraya bir abluka koyduk. Çünkü İran ve yandaşları çeşitli silahları Gazze'ye sokmak istemektedirler. Biz kanunlara uyuyoruz. 6 tane gemi vardı bunun 5 tanesi kurallarımıza uydu ve insani yardım getiriyoruz dediler. Biz de onlara dedik ki 'Aşdod limanımıza getirebilirsiniz' dedik. Onlar da bunu kabul ettiler. Fakat altıncı gemideki 600 kişi insani yardım için gelmediler. İsrail Ordusu'nu provoke etmek için geldiler, İsrailli gemicileri linç etmek için geldiler. Son derece üzücü bir sonuç oldu. Tabii ki biz bundan pişmanız. Eminim Türkler dostluğumuzu da bilirler.

Işık: Peki benim merak ettiğim şu... Siz altıncı gemide Hamas'a Gazze'ye silah tedarik etmek için mi geldiğini söylüyorsunuz? Farkında mısınız bilmiyorum ama böyle düşünen bir tek İsrail ve sizsiniz. Yani bütün dünya bunun farkında değil bir tek siz mi farkındasınız? Bütün dünya o geminin barışçıl şekilde oraya gittiğini düşünüyor. Olan bitenlerden sonra bütün dünya ayağa kalktı. Herkes yanılıyor siz biliyorsunuz öyle mi?

Mekel: O geminin Gazze bölgesine silah getirdiğini söylemiyoruz. Sadece o gemideki birkaç düzine genç insan sadece Gazze'deki o insanlara yardım etmek için gelmediklerini geldiğini söylüyoruz. O birkaç kişinin İsrail askerlerini provoke etmek için geldiklerini söylüyoruz. Bu durum son derece üzücü olan bir noktaya vardı. Oraya insani yardım götüren tek ülke israildir. Haftada 15 bin ton yiyecek içecek götürüyoruz. Gelen 6 gemide 10 ton malzeme vardır. Tabi ki getirsinler ancak biz ablukayı kaldırdığımız takdirde İran'dan 600 gemi Gazze'ye silah taşıyacaktır. Biz sadece bunu söylüyoruz.

Işık: Bu gemide birkaç tane insanın İsrailli askerleri provoke ettiğini nasıl tespit ettiniz? Çok merak ediyorum. Bir geminin üzerinde son derece teçhizatlı komandolarla çıkarma yapıp o insanların üzerine indiğinde nasıl bir tepki vermelerini bekliyordunuz? Herkes ellerini başının üzerine koyup yere mi yatmalıydı? Sizin bu provokasyon ölçümlemesini nasıl yaptığınızı sadece ben değil bütün Türkiye merak ediyor? Yani o grubun içinde birtakım provokatörler olduğunu İsrail hangi mekanizmalarla istihbarat yaptı?

Mekel: Bu konuda istihbaratımız yoktu sadece kanıtlarımız vardı. Biz geminin kendisi tarafından kaydedilmiş görüntüleri, videoları bütün dünyaya yayınladık. O videolarda son derece açık biçimde birkaç düzine genç adamın ellerinde sopa ve bıçaklarla İsrailli gemicilerin oraya gelmelerini bekledikleri görülüyor. İsraillilere saldırmak üzere orada bekledikleri görülüyor. Bütün bu videoları dünyaya yaydık. Sizin gibi son derece ileri gelen televizyon istasyonuna da bu görüntüleri veririz. Videolarda çektiğimiz görüntüler herşeyi açıklıyor.

Işık:  Sayın Mekel bütün dünyaya bu videoları gönderdiniz doğrudur. Peki dünya bu görüntülerle ikna oldu mu sizce? Bütün dünyadaki sokaktaki, meydandaki insanlar sizce ne yapıyorlar? Birçok ülke büyükelçiliklerini çekmeyi planladıklarını açıkladı. Bu görüntüler İsrail'den bakınca dünyayı ikna etmişe benziyor mu?

Mekel: Maalesef bütün dünya kani olmadı bunlara fakat önümüzdeki günlerde bazı detaylar daha da açığa kavuştuğu zaman o detayları da kamuoyuna vereceğiz. Çoğunlukla dünya kamuoyları bütün bu detayları biliyorlar. Gazze'ye tek yardım eden ülke biziz. Gazze'deki elektriği biz sağlıyoruz. Yiyecek ve içecekleri biz veriyoruz. Ama İran'dan ve başka ülkelerden bu şekilde gemilerle silah getirilmesi demek İsrail'in tehlikeye atılması demek. Aynı zamanda bütün bölgenin de tehlikeye atılması demek. Biz böyle düşünüyoruz. Biliyorsunuz Türkiye İsrail'in daima dostu olmuştur. Ticari ilişkilerimiz var. Bunun sürdürülmesinden yanayız.

Prof.Dr. Bülent Aras: Sayın Mekel'e iki sorum var. Bunlardan birincisi Gazze'deki ablukayla ilgili sürekli bir ülkeye referans yapıyorsunuz. Fakat o ülkeden gelecek zararları önlemek için bütün dünyayı Gazze'ye yardımdan men ediyorsunuz. Gazze acaba sizlerin onlara layık gördüğü elektrik ve layık gördüğü suyla yaşamak zorunda mı? Bu uluslararası toplumun vicdanını kanatan ve yaralayan bir durum. Sadece bir ülke için dünyayı bu ablukaya neden mecbur bırakıyorsunuz. Yani bu ablukan daha sofistike ve akıllı bir abluka olamaz mı? Silahları bulabilmenin, zararlı unsurları tespit edebilmenin çok fazla metodu var. Bu yapılabilir bir şey. Burada bir İsrail inadı yok mu? Bir ülkeden gelebilecek tehdit için bütün dünyayı yardım etmekten nasıl men ediyorsunuz? Son tahlilde o bir ülkeden gelecek olan da farazi bir şey sizin söylediğiniz....

Mekel: Hayır! Bu maalesef farazi değil. Gazze bölgesinde pekçok silah ve roketler var. Bunlar İsrail'e her gün atılıyor. Biz Gazze'de yaşayan insarlarla kavga etmek istemiyoruz. Onlara verebileceğimiz her türlü yardımı veriyoruz. Başka ülkeler de Gazze için yardım gönderirse bütün bu yardımları biz ulaştıracağız. Düzinelerce kamyon hergün Gazze bölgesine gidiyor. Biz bu yardımı verdiğimiz için memnun oluyoruz. Şunu unutlayalım oraya koyduğumuz blokaj Hamas hükümetine karşı olan bir blokajdır Gazze'de yaşayan insanlara değil. Gazze'deki insanlara herkes yardım gönderiyor. Hamas hükümetinin İsrail'e saldırıda bulunacağını kendileri söylediği için ki biz de bundan eminiz, sadece bu durumu istemiyoruz. Gazze'deki insanlara her türlü yardımı biz yapıyoruz, yapacağız ve başkaları da yardım ulaştırırsa biz memnun oluruz.

Faruk Loğoğlu: Bu olay karşısında bütün dünyada olumsuz tepkiler ve ağır eleştiriler yapılmıştır. BM Güvenlik Konseyi de bir başkanlık açıklamasıyla bu saldırıyı kınamıştır. Dünyanın tepkisi böyledir. Benim sorum şu: İsrail halkı bu saldırıyı desteklemekte midir? Yoksa başka türlü tepkiler de var mıdır?

Mekel: Gemiye saldırıda bulunmadık. Fikir şuydu, sadece denizcilerin gemiye çıkmasını istedik ve kaptana Aşdod Limanı'na gitmelerini bildirmeleri için denizcileri yolladık. Maalesef gemicilerimize saldırıya hazırlanan bir kaç kişi tarafından saldırı düzenlendi. Bu akşam sayın Başbakanımız Netanyahu televizyonda bu durumu açıkladı. İnsan hayatı kaybı karşısında üzüntülerini bildirdi. İnsan hayatının kaybolması karşısında üzülürüz ama bu konuda suçlu olanlar biz değiliz. Biz pek tabii ki barış içerisinde olmak isteriz. Biz Ebu Mazen'le de konuşuyoruz. Sokaktaki İsrailli vatandaşın tepkisi de böyle olduğu söylenebilir.

TÜRK DİPLOMATTAN CAN ALICI SORU

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun danışmanı ve dış politika uzmanı Prof. Dr. Bülent Aras'ın İsrailli meslektaşına yaptığı can alıcı tespit ve soruyu okumak için tıklayın


[PAGE]

Prof. Bülent Araslı: İsrail medyasında çok ciddi olarak İsrail'i eleştiren yazılar çıktı. Bazı protesto hareketleri de oldu. Burada Netanyahu çizgisinin bütün İsrail'i temsil ettiğini söylemek mümkün değil. İsrail'de oldukça ciddi barış hareketleri var. Diğer taraftan Ebu Mazen'le konuştuğun konuya gelince. Şu anda dolaylı olarak oluyor. Bunu da bir ilerleme olarak söylemeniz oldukça yanlış. Çünkü 91 Madrit sürecini biliyoruz, Oslo'yu biliyoruz. Şu anda gelinen noktada Filistin ve İsrail dolaylı konuşuyor. Bu nasıl bir ilerlemedir ki, 20 sene önce barış imzalamış doğrudan konuşabilen iki toplum şu anda dolaylı konuşuyor. Bunu bir ilerleme saymak oldukça yanlış. Bütün dünya kamuoyu şuna inanıyor. İsrail'in Filistin'le barış yapma gibi bir düşüncesi yok. Filistinliler'i dize getirip kendi şartlarında sürecin devam etmesini istiyor. Bu nasıl bir barış anlayışıdır ki ancak dolaylı görüşmelerle ve ABD'nin ve uluslararası toplumun baskısıyla devam ediyor? Diğer taraftan Gazze'ye söylediğiniz yardımların gitmesi sözkonusu olsaydı, hala BM'nin okulları yıkılmış durumda. Gazze daha ne kadar İsrail yardımıyla ayakta duracak? Bırakın Gazze kendi kendine ayakta duracak duruma ulaşsın, yardımlar oraya ulaşsın... Burada bahsettiğiniz ablukanın hiçbir anlamı yok. Bu nokta İsrail'i tarihin dışına çıkarıyor. İsrail'in etrafına duvar örerek İsrail'in güvenliğini sağlayamazsınız. İsrail'in güvenliğini ancak bölgedeki barışla, meşruiyetle, istikrarla barışa ve güvenliğe hizmet etmekle yapabilirsiniz. Bunun yolu da Filistin'le barışmaktan geçiyor. Bunu İsrail'in ne zaman anlayacağını bütün dünya merak ediyor. Sizin durumunuzu da anlıyorum. Diplomat olarak ülkenizin durumunu savunmak zorundasınız ama dışarıdan bakan, İsrail'in tarihi dostu olan biz Türkler de bu uyarıyı yapmak zorundayız.

Mekel: Birkaç tane önemli noktaya dokundunuz. İsrail basınına baktığınız zaman evet eleştiriler var. Ama bütün demokrasilerde bu olur. İnsanlar farklı söylerler ve yazar. Bizim buna da saygımız var. Filistinle olan dolaylı diyaloğa gelince. Bu bizim hatamız değil. Biz Filistinliler'le doğrudan görüşmek istiyoruz. Bunu defalarca kendilerine söyledik. Bunu reddettiler. Bu konuda haklısınız tabii ki dolaylı yoldan görüşmelerin hiç kimseye yararı yok. Ramallah'la Telaviv arasında ne kadar kısa bir mesafe var. Umarız kısa zamanda doğrudan görüşmeler başlar. Bu konuşmalar doğrudan olur. Gazze bölgesine kurulan abluka acı yaratmak için değil bu içeriye ağır silahların, füzelerin girişini önlemek içindir. Bunlar Gazze'ye girerse İsrail'i ortadan kaldırır. Kuzeyimizde Hizbullah, güneyde Hamas gibi düşmanımız var. Biz ortadoğuda 7 milyonluk küçük bir ülkeyiz. Bu blokaj savunma amaçlıdır. Bütün dünyada eleştiri var. Dünyadaki dostlarımız buna Türkiye'de dahildir.

Işık: Sayın Mekel, bunu anlamıyorsunuz. Türkiye'nin dostunuz olduğu noktasıyla ilgili şu anda ciddi bir sıkıntı var. Biz İsrailli vatandaşların dostu olduğunu herzaman söylüyoruz bunu başbakanımız da dile getiriyor. Ama aynı başbakanımız 'İsrail bölgedeki tek dostu olan yakını olan ülkeyi kaybetmek üzere'. Şimdi sizin bütün bu anlattıklarınızı bir kenara koyun. Türk Başbakanı bunu söylüyor. Ne yapacaksınız şimdi bize onu söyleyin?

Mekel: Biz tabi ki Türkiye'nin dostluğuna büyük saygımız var bunun devam etmesini isteriz. Türkiye çok önemli bir devlettir. Türk milletine saygımız sonsuzdur. Burada büyük bir talihsizlik oldu ve biz bu hatanın bizim olduğuna inanmıyoruz. Umuyoruz ki bu düşünce farklılıklarını aşarız ve Türkiye ile olan dostluğumuz yine aynı duruma gelir. Bazı adımlar attık, Türk hükümeti bu insanları tutmayınız bize geri veriniz dedi. Bizim askerlerimize saldırmasına rağmen onları kendi yasalarımıza göre mahkemeye çıkarmadık. Hepsini Türkiye'ye gönderiyoruz. Türk uçaklarını kabul ettik.

Işık: Aynı uçaklar Türkiye'ye ölüleri de getiriyor maalesef.

Mekel: Türkiye ile İsrail bölgemizdeki yegane iki demokrasidir. Başka demokrasi yok bölgemizde. Umarız karşılıklı olarak aşabilir.

Faruk Loğoğlu: Benim söyleyebileceklerim hem İsrail halkına soru ve öneri... Bütün bu gelişmeler, insani yardım konvoyuna yapılan saldırıdan sonraki gelişmeler tek bir noktaya işaret ediyor. O da İsrail'in Gazze'ye uyguladığı deniz ablukasının kaldırılması. Bu aynı zamanda İsrail'in çıkarına olacaktır. İsrail hükümeti bu gelişmeler karşısında BM ile anlaşmak suretiyle bu ablukayı kaldırmayı düşünür mü?

Mekel: Maalesef burada sizinle aynı fikirde değilim. Kudüs'teki hükümet bu akşam yine toplandı ve blokajı ambargoyu devam ettirmeye karar verdi. Bu politikanın değişeceğini sanmıyorum.

Işık: Aslına bakarsanız sorulacak başka bir şey yok. İsrail'de değişen bir şey yok. Bu kadar insanın ölmesine verdiğiniz tepkiye bakılırsa... Öldürdüğünüz insanların üzerinden sizin korkunuz ve maalesef bahsettiğiniz şey çıkmadı.

Mekel: Maalesef güneydeki Ebu bizimle görüşmeyi reddeden düşmanlarımız varoldukça. Sürekli olarak yahudi devletini ortadan kaldırmaktan söz eden düşmanlarımız varsa bizim ablukayı kaldırmamız söz konusu değil.

Işık: Şu anda İsrail Dışişleri Bakanlığı ne yapacak? Tüm dünyanın kendisine çevirdiği bu oklara nasıl yanıt vermeyi düşünüyor. Yarın bir şey yapacak mısınız?

Mekel: Bütün dünyada 96 tane konsolosluk ve elçiliğimiz var. Devlet başkanlarıyla görüşüyoruz. Bütün dünyaya video filmlerini aktarmaya devam ediyoruz. Gemide olan biteni daha yakından anlatıyor olacağız. Birkaç gün içerisinde yeni detaylarla birlikte yeni değerlendirme yapacağız. Şu sırada imajımız lekelenmiş olabilir.

Işık: Kaç yıldır diplomatlık yapıyorsunuz? Politikayla ne kadardır ilgileniyorsunuz.

Mekel: 26 yıl

Işık: 26 yıllık tecrübeniz ışığında bana söyler misiniz? Yarın İsrail Başbakanı uçağı binip çıksa kaç tane ülkeyle görüşmek için randevu alabilir?

Mekel: Bu talihsiz olay olsa da Kanada Başbakanı ile buluştu başkanımız. Son derece dostane bir görüşme oldu. Bizim liderlerimiz dünyada prestij sahibi insanlardır. Ülkeler arasında fikir ayrılıkları olabilir, saygı duyarız. Bu açıdan liderlerimizin dünyadaki statüsünün etkilendiğini düşündüğünü sanmıyoruz. Meselelerimize ve fikirlerimize bütün insanların ilgileneceğini umuyoruz.