Ahmet Hakan, muhalefetin İsrail ve Suriye'ye yönelik izlenen dış politikayı eleştirmesine karşı iktidar kanadının sert üslubunu eleştirdi!
Abone olGazeteci Ahmet Hakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e ilişkin tavrına tepki gösteren CHP'ye "İsrail'in avukatı" sözleriyle yüklenmesine, Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in de CHP'nin Suriye'deki gelişmelere ilişkin eleştirilerine "Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye'ye sahip çıkıyor?" ifadeleriyle yanıt vererek Alevililerle Nusayrileri aynı kefeye koymasını yerden yere vurdu.
Hakan, Hürriyet gazetesindeki köşesinde yayınlanan köşe yazısının bugünkü hedefinde önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sonra da AK Parti Genel Başkanı Hüseyin Çelik vardı.
ERDOĞAN'IN KAVGAYI BAŞLATAN SÖZLERİ |
Erdoğan, "Ana muhalefet partisi başkanı İsrail'in avukatlığını bıraksın. Sen kendi partinin sözcülüğün yap. İsrail'in sözcülüğünü yapan parti bizim ülkemizde siyaset yapamaz"sözleri kavgayı başlattı. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yanıtı da aynı sertlikte oldu. Ayrıntıları okumak için tıklayın... |
AK PARTİ VEKİLİ İSRAİL AJANI MI?
Köşesinde Türkiye'de artık eleştirinin dahi "yandaşlık" anlamına gelecek şekilde sunulmasını doğru bulmadığını belirten Hakan AK Parti'y şu sorularla seslendi:
"Türkiye'nin İsrail'e karşı aldığı sert tutumu eleştiren herkese "Seni gidi İsrail avukatı seni" mi denilecek? Türkiye'nin İsrail'e karşı uyguladığı politikada açıklar bulan herkes, "İsrail ağzıyla konuşuyorsun" diye susturulacak mı? "Bir yandan İsrail'e posta konuluyor, bir yandan füze kalkanlarına geçit veriliyor" diyenlere "İsrail'in ekmeğine yağ sürüyor" muamelesi mi çekilecek? "Birleşmiş Milletler Raporu"nun İsrail yanlısı çıkmasının sorumluluğunu hükümete yükleyenlere "İsrail muhibbi" mi denilecek? "Mavi Marmara gemisine binecek olan AK Parti milletvekilleri son anda neden vazgeçti?" sorusunu soranlara "İsrail ajanları" mı denilecek? Hayır, dostum hayır"
"TÜRKİYE ŞEYHLİK ÜLKESİ DEĞİL"
Burası uygulanan her türden baskı politikasının, "İsrail karşıtı" retorikle meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir emirlik, bir şeyhlik ya da bir krallık ülkesi değildir. Burası "son tahlilde" demokratik bir ülkedir ve burada hükümetler, başları sıkıştığında İsrail'e bir tane çakarak, her türlü sorunu bertaraf etmiş olamazlar. Burada, -kâğıt üzerinde de olsa- "Hiçbir uygulama eleştiriden münezzeh değildir" anlayışı geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla..."İsrail'e karşı verilen destansı mücadele" de kıyasıya eleştirilir.
O halde...Henüz yol yakınken...
"Hükümet, İsrail gibi bir küstahlık abidesine haddini bildirirken eleştiri de neymiş" anlayışını geçerli kılmaya çalışmaktan vazgeçelim. İlk adımı da Türkiye'nin İsrail politikalarını eleştirenlere "İsrail'in avukatı" demekten vazgeçerek atabiliriz.
HÜSEYİN ÇELİK'TEN YANIT BEKLEYEN SORU |
"Neden adamın mezhebini işin içine karıştırıyorsun kardeşim" desem, "Ben kötü bir şey demedim ki, sadece mezhep yakınlığına vurgu yaparak bir soru sordum" diyecek. |
HÜSEYİN ÇELİK'İ KENDİ SÖZLERİYLE VURDU
Hakan, Hüseyin Çelik'in "Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye'ye bu manada sahip çıkıyor?" sözleriyle Alevililerle Nusayrileri aynı kefeye koymasını da tepki gösterdi:
"Kılıçdaroğlu'nun Suriye yaklaşımı: Neden Suriye'nin iç işlerine karışıyoruz? Bu bizim meselemiz değildir.
Hüseyin Çelik'in Suriye yaklaşımı: Bir ülkede zulüm varsa biz bunu o ülkenin iç işi olarak değerlendiremeyiz.
Bu iki yaklaşıma bakarak safımı seçiyorum: Hüseyin Çelik'ten yanayım. Çünkü ben halkını katleden bir rejime, "Bu onların iç işidir, bize ne" demeyi en büyük vicdansızlık olarak görürüm. Suriye konusunda Hüseyin Çelik'le aynı saftayız ama bunun böyle olması, Hüseyin Çelik'in görüşlerini açıklarken yaptığı "mezhep" göndermesini ayıplamama engel değil. Şöyle diyor Hüseyin Çelik:
"CHP niçin savunuyor Suriye'deki Baas'çı rejimi? Açıkçası aklıma başka kötü şeyler de geliyor. Suriye'deki Baas'çı rejim yüzde 15'lik bir kitleye dayanıyor. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye'ye bu manada sahip çıkıyor?"