Anlaşma beraberinde birçok sorunu da getirirken, sözleşmenin bir yıl sonra iptal edilmesi de gündeme gelebilir..
Abone olRadikal Gazetesi'nin haberine göre, İsrail ile Türkiye arasındaki Manavgat suyu projesinde ilk imzalar atıldı. Bir yıl sonra yapılacak özelleştirme sonrasında su anlaşmasının geleceğine ilişkin sorunların yaşanabileceği belirtildi. İsrail-Türkiye arasında uzun zamandır tartışılan Manavgat suyu projesinde nihayet ilk imzalar atıldı. İsrail 20 yıl Türkiye'den yılda 50 milyon metreküp su alacak. Ancak anlaşmayla ilgili tartışmaların ardı arkası kesilecek gibi görünmüyor. Barış Suyu Projesi olarak gündeme gelen Ortadoğu'ya su ihraç etme fikri ilk kez 1987 yılında Turgut Özal döneminde ortaya atılmıştı. Özal'ın ölümünün ardından bir süre askıya alınan Barış Suyu Projesi, AKP hükümeti döneminde nihayet resmiyet kazandı. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal, iki günlük İsrail ziyaretinin ikinci gününde, İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yoaav Biran ile Manavgat suyunun DSİ tarafından İsrail'e satılmasına ilişkin ilk resmi anlaşmayı imzaladı. Anlaşmanın müsteşar düzeyinde imzalanması ise dikkat çekti. İmzalar yetersiz kalacak Su anlaşması için İsrail'de atılan imzalar yeterli olmayacak. Öncelikle iki ülke arasındaki anlaşma devletlerarası statüde olması nedeniyle, TBMM'ye gelecek ve orada onaylanması gerekecek. Anlaşmada taraf Devlet Su İşleri olacağından oylandıktan sonra yasa hükmünde olacak anlaşmaya göre Manavgat Çayı üzerinde kurulan içme suyu tesisleri DSİ'nin olacak. Buna rağmen, hükümet Manavgat İçme Suyu Tesisleri'ni özelleştirme kapsamına alıp, DSİ'yi devre dışı bırakarak işi çetrefilli hale getirdi. Programa göre, Tesisler 12 ay içerisinde işletme hakkı devri veya kiralama yöntemiyle özelleştirilecek. Böylece TBMM'de onaylanarak yasa haline dönüşecek anlaşma gereği DSİ'nin olacak tesisler, aynı zamanda özel bir şirkete satılmış olacak. Özelleştirmenin ardından tesisleri işleteceklerin bakım ve onarıma ait yükümlülükleri, DSİ ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek. DSİ'nin özelleştirme sonrasındaki rolü ise sadece tesisi alacak şirketin bakım ve onarıma ilişkin denetim ve kontrollerini yapmak olacak. Manavgat suyunun kontrolü ise tamamen tesisleri alacak özel şirkete geçmiş olacak. İptali gündeme gelebilir Bir yıl sonra yapılacak özelleştirme sonrasında su anlaşmasının geleceğine ilişkin sorumluluğu tesisi alacak şirket üstlenecek. Tesisleri alacak özel şirket, İsrail ile yapılan anlaşmanın yükümlülüklerine karşı sadık kalmazsa sözkonusu anlaşmanın bu durumdan olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra TBMM'de onaylanan anlaşma gerekçe gösterilerek Danıştay'a yapılacak başvuru ile özelleştirmenin iptali gündeme gelebilecek. Su, Ortadoğu ülkeleri arasında 'politik' bir malzeme olarak dikkat çekiyor. Arap ülkeleri, İsrail'e su satışına karşı çıkıyor. Proje İsrail ile Suriye arasında da sorun teşkil ediyor. 1967 yılındaki Arap-İsrail Savaşı sırasında bölgedeki önemli su kaynaklarından biri olan Golan Tepeleri'ni işgal eden İsrail'in Suriye'ye kısmen su sağladığı biliniyor. Yılda 300 milyon dolar 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 'Barış Suyu Projesi' olarak gündeme getirdiği proje, yıllardır Akdeniz'e akarak değerlendirilmeyen Manavgat Çayı'nın suyunu, hem Türkiye'ye yılda 300 milyon dolar gelir sağlamak hem de susuzluk çeken Akdeniz ülkelerine hayat vermek amacıyla 1992 yılında başlatılmıştı. Toplam 147 milyon dolar harcanarak gerçekleştirilen proje ancak 1999 yılında tamamlanabilmişti. Projeyle, Manavgat Çayı'ndan yılda 90 milyon metreküpü arıtılmış, 90 milyon metreküpü ise ham su elde edilebiliyor.