İsrail'in son yıllarda Azerbaycan ile askeri ve ekonomik alanda ilişkilerini geliştirmesi, ''İran'ı bölgede çevreleme çabası'' olarak yorumlanıyor.
Abone olAvrupa, Orta Asya ve Ortadoğu'nun güvenliği açısından önemli rol üstlenmeye başlayan Kafkasya'nın, İran ve İsrail arasında mevcut çekişme merkezlerinden birine çevrildiği belirtiliyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ve Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, 2007 ve 2009'daki Bakü temaslarında, Azerbaycan'ın en önemli meselesi Dağlık Karabağ sorununun Azerbaycan-Ermenistan arasında uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde ve devletlerin toprak bütünlüğü esası temelinde çözülmesi gerektiğine vurgu yaparak ikili ilişkilerin gelişmesine önemli katkı sağladığı belirtiliyor.
İSRAİL'İN DİKKAT ÇEKEN İLGİSİ
Bu ziyaretlerin ardından, Azerbaycan ve İsrail, askeri ve ekonomik alanlarda işbirliği yaparak, ikili ilişkileri daha da üst düzeye taşıdı.
Stratejik ortaklık kurma çabaları, Azeri-İsrail ekonomik ilişkilerini ilerletirken, 1992'de iki ülke arasındaki 60-70 bin dolar düzeyinde olan ikili ticaret hacmi, geçen yılın verilerine göre, 4 milyar doların üzerine çıktı.
Bu gelişmelerden rahatsız olduğu iddia edilen İran tarafı da Azerbaycan ile tarihi ve kültürel bağlarını kullanarak ilişkilerini canlı tutmaya çalışıyor.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, birkaç ay önceki Bakü ziyaretinde, Azerbaycan ile tarihi ve kültürel bağlarına işaret ederek, iki ülke arasındaki ilişkileri ''derin'' ve ''kardeşçe'' olarak tanımlamıştı.
Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi Kafkasya Uzmanı Elnur İsmayilov, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Azerbaycan'ın, Müslüman bir ülke olarak İran ile sınır konumunda bulunması ve zengin enerji kaynakları nedeniyle İsrail'in ilgisini çektiğini, ancak bu ilginin temelinde İran'ı çevreleme politikasının da etkili olduğunu iddia etti.
Coğrafi konumu itibarıyla, Müslüman çoğunluklu ülkeler tarafından çevrili İsrail'in, Azerbaycan ile kurmaya çalıştığı stratejik işbirliğinin, Tel-Aviv için oldukça önemli olduğunu vurgulayan İsmayilov, ''Davos ve Mavi Marmara olaylarından sonra İsrail'in Türkiye ile diplomatik ilişkileri asgari düzeye inmişti. Bu nedenle Azerbaycan halihazırda İsrail'in İslam dünyasında stratejik işbirliği yapabildiği tek devlet konumunda bulunuyor'' diye konuştu.
İsrail'in, Ortadoğu'da Arap olmayan unsurlarla işbirliği yaparak, İran'a karşı destek aradığını ve enerji arz güvenliğini sağlamaya çalıştığının altını çizen İsmayilov, Azerbaycan'ın ise Ermenistan'a karşı Yahudi lobilerinin desteğini ve milli savunma sanayisini geliştirmek için de İsrail'in askeri sanayi tecrübesinden istifade etmek istediğini kaydetti.
İsrail'in, Azerbaycan ile özellikle enerji ve askeri alanda işbirliği yaptığına işaret eden İsmayilov, şunları kaydetti:
''İsrail, petrol ihtiyacının önemli bir kısmını Azerbaycan'dan karşılıyor, Azerbaycan'a da ileri teknolojili silah satışı yapıyor ve ayrıca Azeri ordusunu eğitiyor. Tahran ise İran'a sınırı olması nedeniyle Azerbaycan'ın İsrail ile yakınlaşmasından kaygı duyuyor. 2013 yılında Azerbaycan'ın silah satışı yapacağı ülkeler arasında olduğunu duyuran İsrail'in Kafkaslar'daki açılımı, İran'ı tedirgin etmektedir. İran, iki ülke arasındaki işbirliğini doğrudan kendi güvenliğiyle ilişkilendirmektedir. İran'ın nükleer programı ve İsrail'in bölgesel hegemonya hedefinden kaynaklanan uluslararası kriz, Azerbaycan ve İran'ı Tel Aviv ile ilişkiler konusunda karşı karşıya getirmektedir.''
AZERBAYCAN İKİ ÜLKE ARASINDA
İsrail'in, İran'a karşı saldırı gerçekleştirebileceği iddialarının, Azerbaycan'ı iki ülke arasında zor durumda bıraktığını anlatan İsmailyov, şunları kaydetti:
''İsrail'in İran'a saldırması halinde Azerbaycan'ın askeri üslerini ve hava sahasını kullanacağı, Bakü'nün böyle bir saldırı için İsrail'e Sitalçay askeri üssünü önerdiği, Azerbaycan'ın İsrail ile İran aleyhinde istihbarat, keşif ve erken uyarı desteği sağladığı yönündeki iddialar, Tahran'ı rahatsız etmektedir. Nitekim Azerbaycan'ın İsrailli hava unsurlarına yakıt ikmal ve arama-kurtarma maksadıyla kendi üslerini açacağı yönündeki duyumlar ve haberler, Tahran yönetiminin Bakü'ye nota vermesiyle sonuçlanmıştı.''
İsmayilov, Azerbaycan'ın sık sık ''komşu devletlerin toprak bütünlüğüne karşı gerçekleştirilecek saldırılara hiçbir şekilde olumlu bakmadığını'' dile getirmek durumunda kaldığının altını çizdi.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Kafkasya Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Güner Özkan da İsrail'in Kafkasya'daki açılımına karşılık İran'ın da tarihi ve kültürel bağlarını kullanarak Azerbaycan ile ilişkilerini geliştirmeye çalıştığını, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin beklentilerin ve potansiyelin altında kaldığını söyledi.
Bu duruma başta iki ülkenin birbirine her zaman şüpheyle bakmalarının etkili olduğunu ifade eden Özkan, şunları kaydetti:
''İran'ın güvenlik kaygısı başta ABD ve İsrail olmak üzere Batı kaynaklıdır. Azerbaycan'ın güvenlik sorununun başında ise Ermenistan tehdidi ve Dağlık Karabağ'daki işgal gelmektedir. Azerbaycan Dağlık Karabağ'ı geri alma çabasına diplomatik ve askeri alanda güçlenerek devam etmektedir. Bu durumda Azerbaycan, İran'ın sert tepkisine rağmen ABD ve İsrail ile ilişkilerini geliştirme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Dağlık Karabağ'ı diplomatik yolla olmadığı takdirde silahla geri alacaklarını söyleyen Azerbaycan yönetimi, bu söylemine uygun şekilde askeri bütçesini sürekli arttırmakta ve daha da önemlisi İsrail ile çeşitli silah satışı ve ortak askeri projelere girmektedir.''