Uluslararası toplumun tepkisine rağmen İsrail, 50 yıldır işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs'ü "Yahudileştirme politikasını" sürdürüyor.
Abone olİsrail yönetimi son bir haftada Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimlerine 15 bin yeni konut daha ekleme kararı aldı.
İsrail yönetimi son bir haftada Doğu Kudüs'te 15 bin yeni konut inşa etme kararı aldı. Bu konutların şehirdeki mevcut Yahudi yerleşim birimlerine ekleneceği açıklandı. ABD Başkanı Donald Trump'ın, "Yahudi yerleşim yerleri inşasını biraz durdurma" talebine rağmen Tel Aviv yönetiminin bu kararı alması dikkat çekti.
İsrail'in bu yerleşim birimlerine eklediği her bir konut, demografik yapının Yahudiler lehine değişmesi anlamına geliyor. İsrail makamları bir yandan Yahudi yerleşim yerlerini genişletirken, diğer taraftan da şehirdeki yerleşik Arap nüfusun yeni konut inşa etmesinin önüne engeller çıkarıyor.
Ev yapmak için İsrail'e bağlı Kudüs Belediye'sinden izin almalarının neredeyse imkansız olduğunu belirten Filistinliler, bu politikanın amacının "hayatı zorlaştırarak şehirdeki Arap nüfusu azaltmak olduğu" görüşünde.
İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki yerleşim birimleri inşası, Filistin ile İsrail arsındaki barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun şubat ayında Washington'a yaptığı ziyarette Trump'ın, "Yahudi yerleşim yerleri barışa engel değil" açıklaması ise birçok İsrailli sağcı politikacı tarafından "ABD Yahudi yerleşim birimi inşasına yeşil ışık yaktı." şeklinde yorumlandı.
Trump yönetiminin iş başına gelmesinden buyana İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yapacağını duyurduğu konut sayısı ise yaklaşık 23 bine ulaştı.
Uluslararası hukuka göre, İsrail’in işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da inşa ettiği Yahudi yerleşim yerleri yasadışı sayılıyor. İsrail ise dünyadan gelen tepkileri dikkate almayarak işgal ve genişleme politikalarına devam ediyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Barack Obama yönetiminin iş başında olduğu 23 aralık 2016 tarihinde aldığı bir kararla, İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim faaliyetlerini "derhal ve tamamen" durdurmasını talep etmişti.
50 yıldır devam ediyor
Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşim birimlerinin tarihçesi şöyle;
İsrail, 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin ardından bölgede Yahudi yerleşim yerleri inşa etmeye başladı. Sol eğilimli İşçi Partisi yönetimindeki İsrail hükümeti, 1967-1977 yıllarındaki süreçte Doğu Kudüs ve çevresi ile Batı Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) etrafında yoğun bir Yahudi yerleşim birimi inşası programı için düğmeye bastı.
İşçi Partisi'nden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, Yahudi yerleşim yeri inşası programını aralıksız şekilde sürdürerek, Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudi sayısını bir milyona ulaştırmayı hedefledi.
1990'da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini ilan ederek, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim alanlarını inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki illegal Yahudi yerleşim birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen "güvenli" yollar inşa etti.
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da "Batı Şeria’nın her tarafında yerleşim birimi inşa etme" çağrısıyla, Yahudi yerleşim yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.
Gazze’deki Yahudi yerleşim birimleri
İsrail, 1968’de ilk defa Gazze Şeridi'nde, bölgeyi kontrol altına alarak birçok stratejik noktada Yahudi yerleşim birimi inşa etmeye başladı.
Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alan üzerinde 19 Yahudi yerleşim birimi inşa eden İsrail, bu yerleri "güvenli alan" adı altında ilhak etti.
Gazze’de yükselen silahlı direnişle beraber 2003'te dönemin İsrail Başbakanı Şaron, ilk defa bölgedeki Yahudi yerleşim alanlarının boşaltılmasını öngören "Ayrım Planı"nı gündeme getirdi.
Gazze'de büyük bir silahlı direnişle karşı karşıya kalan İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki yasadışı Yahudi yerleşim birimlerini boşalttıktan sonra yıkarak Gazze'den çekilmek zorunda kaldı.
50 yılda 262 Yahudi yerleşim birimi
Batı Şeria'nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi yerleşim birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk yerleşim alanı olarak kabul ediliyor.
İsrail tarafından geçtiğimiz ay kapatılan Harita Derneği Müdürü ve Yahudi Yerleşim Birimleri Uzmanı Halil Tüfekçi’ye göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te toplam 262 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.
Yahudi yerleşim birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil toplum kuruluşu "Barış Şimdi" (Peace Now) hareketine göre, Yahudi yerleşim birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’üne tekabül ediyor.
640 bin Yahudi yerleşimci
İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967'de, bölgede tek bir Yahudi yerleşimci bulunmazken, Tüfekçi’nin verdiği istatistiklere göre bugün 220 bini Doğu Kudüs’te olmak üzere bölgede toplam 640 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.
Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988'de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 66 bin 500 iken, İsrail ile Filistin arasındaki Oslo barış antlaşmasının imzalandığı 1993’te bu sayı 116 bin 300’e ulaştı.
ABD’nin Camp David kasabasında İsrail-Filistin sorununa çözüm arayışları amacıyla tarafların bir araya geldiği 2000’de ise Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 184 bini bulmuştu.
İsrail-Filistin sorununun çözümü için 2014’te yapılan son çabaların durmasıyla beraber Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinde yaşayanların sayısı 371 bin olarak kaydedildi.
Tarafların "yerleşim birimlerine" bakışı
Filistinlilere göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim birimleri, sıradan yerleşim alanlarından daha çok yolları, üniversiteleri, okulları ve sağlık kuruluşlarının olduğu komple bir sömürge sistemi haline geldi.
Uluslararası camiaya göre de İsrail’in Filistin toprakları üzerinde inşa ettiği Yahudi yerleşim yerleri "illegal" olup, taraflar arasında barışı tesis edecek iki devletli çözüme giden yoldaki en büyük engellerden biri olarak görülüyor.
İsrail ise Yahudi yerleşim birimlerinin inşa edilmemesi çağrılarına kulak tıkayarak yapılan bu çağrıları "Yahudilerin Batı Şeria’dan tamamen çıkarılmaları" olarak değerlendiriyor ve bunu "etnik temizlik" yapma çağrıları şeklinde nitelendiriyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Filistin topraklarında inşa edilen yerleşim birimlerinin, iki devletli çözüme giden yoldaki "en büyük engel" olduğunu belirterek, söz konusu yerleşim alanlarının bölgede adil ve kalıcı bir barışa ulaşma ihtimalini zayıflattığını vurguluyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerine Yahudi olmayanların girişinin yasak olduğu kaydedildi.