BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,38
ALTIN 3.015,56
HABER /  DÜNYA

İsrail 40 bin Afrikalı göçmene tahammül edemiyor

İsrail milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan komşu ülkelerin aksine, ülkelerindeki iç savaştan kaçan yaklaşık 40 bin Afrikalı göçmeni kovmanın yollarını arıyor

Abone ol

İsrail çevresindeki Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi milyonlarca göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapan komşu ülkelerin aksine, sayıları yaklaşık kırk bin olan ve ülkelerindeki iç savaştan kaçan Afrikalı göçmenleri kovmanın yollarını arıyor.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı koalisyon hükümeti geçen yıl söz konusu göçmenlerin sınır dışı edilmesini, kararı kabul etmeyenlerin ise hapse atılmasını öngören bir yasa çıkarmıştı.

Yasanın geçtiğimiz aylarda uygulanmasıyla birlikte sınır dışı edilmeye direnen bazı göçmenler hapse gönderilmeye başlanmıştı ancak bu kişilerin açlık grevine başlaması üzerine İsrail Yüksek Mahkemesi sınır dışı uygulamasını durduran bir karar aldı.

Bunun üzerine hükümet göçmenlerden "kurtulmanın" başka yollarını aramaya başladı.

BM anlaşması bir kaç saat dayanabildi
Bu arayış kapsamında önceki gün Birleşmiş Milletlerle bir anlaşma yapılarak göçmenlerden 16 bin 250'sinin Batılı ülkelere gönderilme kararı alındı.

Netanyahu önceki gün bu anlaşmayı kamuoyuna duyurdu ancak aradan henüz bir kaç saat geçmişken geri kalan göçmenlerin ülkede kalacak olmasına diğer koalisyon ortaklarının itiraz etmesi üzerine söz konusu anlaşmayı askıya aldığını açıkladı.

Anlaşmaya itiraz eden koalisyon ortakları bu göçmenlerin tamamının sınır dışı edilmesini talep ediyor. 

Netanyahu: Afrikalı göçmenler terör saldırısından daha kötü
İsrailli siyasetçilerin bu göçmenlere yönelik kullandığı dil de son derece ırkçı bir içerik taşıyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu geçen ay bu göçmenlerle ilgili skandal bir açıklamada bulunarak, Afrikalı göçmenlerin İsrail'e gelmesini "şiddetli terör saldırılarından çok daha kötü bir olay" olarak tanımladı.

Tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulan ve beş milyondan fazla Filistinliyi ülkelerinden sürerek mülteci konumuna düşüren İsraillilerin kendileri de aslında şuan yaşadıkları bu ülkeye başka ülkelerden göç ederek gelmiş Yahudi inancına mensup insanlardan oluşuyor.

Empati yerine ırkçı söylem
Tarihi Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının ardından, zulüm gördükleri gerekçesiyle yaşadıkları ülkeleri terk ederek buraya gelen bu insanların, Afrikalı göçmenlere karşı böylesine ırkçı bir tutum içerisinde bulunması da ayrı bir çelişki olarak değerlendiriliyor.

İsrail'e sığınan Afrikalı göçmenler gibi benzer zulümlere maruz kalarak tarih boyunca birçok sürgün yaşayan Yahudi toplumunun önde gelen siyasetçileri, bu göçmenlere empati ile yaklaşmak yerine tahammülsüzlük gösteriyor. 

Sınır dışı edilmesine itiraz eden İsrailliler de var
İsrail toplumu içerinde Afrikalı göçmenlerin haklarını savunarak sınır dışı edilmesine karşı çıkan kesimler de var. Bu kesimler zaman zaman Tel Aviv'de göçmenlere destek mitingleri düzenliyor ancak bunların toplum ve siyasetteki karşılıkları pek fazla değil.

İsrailli bazı insan hakları savunucuları ile zorla sınır dışı uygulamasının dini değerlerine aykırı olduğunu düşünen Yahudi kuruluşları, hükümetin uygulamak istediği zorla sınır dışı yasasına karşı çıkıyor ancak özellikle sağ partilerin destekçileri yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesini istiyor.

İsrail'de bu zorlayıcı yasa çıkmadan önce yaklaşık 20 bin kişi, İsrail'in "gönüllü çıkış programı" kapsamında son 4 yılda sınır dışı edildi.

İsrail'deki Afrikalı göçmenler kim?
İsrail'de tamamına yakını Eritre ve Sudan'daki savaş ve katliamlardan kaçan yaklaşık 40 bine yakın Afrikalı göçmen bulunuyor. İsrail hükümeti bunlara mülteci statüsü vermeyi reddediyor.

Bu göçmenlerin büyük çoğunluğu Hristiyan, bir kısmı da Müslümanlardan oluşuyor. Çoğu 2006 ila 2012 yılları arasında Sina Yarımadası üzerinden geçerek İsrail'e ulaşmış.

Birçoğu üçüncü bir ülkeye gitmeyi kabul etse dahi sonunda kaçtıkları ülkelerine geri gönderilmekten ve orada öldürülmekten korkuyor.

İsrail 2014 yılına 242 km'lik elektronik tel örgü çekerek yeni göçleri engelledi.

Endişeli bekleyiş sürüyor
Tamamına yakını başkent Tel Aviv'de ve buranın güneyindeki Holon Tutuklama Merkezin'de toplumdan soyutlanmış bir şekilde yaşayan Afrikalı göçmenler ise endişeli bir bekleyiş içerisinde.

Tel Aviv'de isimlerinin açıklanmaması kaydıyla AA muhabirine konuşan bazı Afrikalı göçmenler, toplumun kendilerini asayişi bozmakla itham ettiğini ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirtiyor.

Sudan'dan geldiğini belirten bir göçmen, bazı İsraillilerin Tel Aviv'in güneyindeki göçmen mahallerine gelerek buradaki Afrikalılara zaman zaman fiziksel saldırılarda bulunduğunu söyledi.

Tel Aviv'deki bu Afrikalı göçmenlerin çoğu başlarının belaya girebileceği endişesiyle kamerada görünmekten ya da gazetecilere konuşmaktan çekiniyor.- Hikayelerini AA'ya anlatmışlardı

İsrail yönetimi tarafından hapis ya da sürgün arasında seçim yapmak zorunda bırakıldıkları zaman bazı göçmenler yaşadıklarını AA'ya anlatmıştı.

Söz konusu kaçak göçmenlerden Eritreli Halofom Sultan, hayatı tehlikede olduğu için 7 yıl önce geride eşini ve 2 çocuğunu bırakıp ülkesinden kaçmak zorunda kalmış. Sultan, 3 bin 500 dolar ödediği insan kaçakçılarıyla birlikte önce ülkesinin o dönem savaşta olduğu Etiyopya'ya, oradan da iç savaşın hüküm sürdüğü Sudan'a gitmiş.

Sudan'dan sonra kaçak göçmenler için iki seçenek bulunuyor. Bu seçenekler ise tehlikelerle dolu Sahra Çölü'nü geçip Libya üzerinden Avrupa'ya ya da Mısır üzerinden İsrail'e geçmek. İnsan kaçakçıları Sultan için ikinci rotayı seçmiş. Sultan, İsrail'e gelmek zorunda kalışını şu sözlerle ifade ediyor:

"Benimki İsrail'le Avrupa arasında bir seçim değildi, tek seçenek o sırada Sudan'dan çıkmak zorunda olmamdı. Bir şekilde İsrail'e ulaştım."

"Toplum değil hükümet ve polis nefret ediyor"
İsrail'deki birçok Afrikalı gibi ülkesindeki baskıdan kaçan 34 yaşındaki Sultan, üniversitede tarih okurken katıldığı hükümet karşıtı gösteri sonrası defalarca tutuklanmış, ölümle tehdit edilmiş. Sıkıntılı ve zorunlu göçlerle dolu tarihi sebebiyle İsrail'de kendisine sıcak yaklaşılacağını ümit etmiş ancak, İsrail yönetiminden kendi deyimiyle, "ayrımcılık ve nefret" görmüş.

"İsraillilerin çoğu aslında sığınmacılara çok da karşı değil. Toplumda nefret görmüyorum" diyen Sultan, "Hükümette ve poliste bu nefreti görüyorum. Hükümetin desteklediği bazı insanlar sığınmacılara yönelik özellikle de siyahi Afrikalılara karşı nefret besliyor." dedi.

İsrail meclisi (Knesset), Aralık 2017'de yasa dışı sığınmacıların ülkeden zorla çıkarılmasına izin veren yasayı geçirmişti. Daha sonra İsrail Yüksel Mahkemesi bu uygulamayı durdurmuştu. İsrail hükümeti şimdi ülkedeki göçmenleri bir şekilde sınır dışı etmenin yollarını arıyor.