İsra suresi 105 - 106. ayeti Türkçe ve Arapça okunuşu Ramazan'ın ortasına geldiğimiz bu günde araştırma konusu oldu. Ramazan ayının 14. günü ikindi namazının ardından İsra suresinin 105 ve 106.ayetlerinin okunması tavsiye edilmiştir. İşte İsra Suresi 105 ve 106. ayeti Arapça ve Türkçe okunuşu.
Abone olKur'an-ı Kerim'in 17. suresi olan İsra Suresi 105 ve 106. ayeti Ramazan ayının ortasında müslümanlar tarafından araştırılıyor. Fazilet bakımından oldukça zengin olan İsra suresi 105. ve 106. ayeti Arapça ve Türkçe okunuşu merak konusu oldu.
İsra olayı nedir?
İsrâ olayı, İsrâiloğulları’nın kötülükleri sebebiyle uğradıkları iki büyük işgal ve yıkım, önemli bir kısmı Kur’an-ı Kerîm’den önceki ilâhî kitaplarda da bulunan temel dinî ve ahlâkî buyruklar, yeniden dirilmenin mümkün olduğu ve âhiret sorumluluğu, Allah’ın kuşatıcı ilmi, ilk insanın yaratılışı, İblîs’in isyanı, insanın seçkin bir varlık oluşu, ibadet ve namaz, Kur’an’ın önemi, müşriklerin inatçılığı, müminlerin itaatkârlığı sûrenin başlıca konularıdır.
İsra suresi fazileti
İbn Hanbel, Tirmizî ve Nesâî gibi muhaddislerin aktardığı bir rivayete göre Hz. Âişe Peygamber efendimizin, genellikle geceleri Benî İsrâil (İsrâ) ve Zümer sûrelerini okuduğunu bildirmiştir (Şevkânî, III, 233).
İSRA SURESİ 105 - 106. ayeti Arapça okunuşu
وَبِالْحَقِّ اَنْزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَؕ وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا مُبَشِّراً وَنَذٖيراًۘ ١٠٥﴾
وَقُرْاٰناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَاَهُ عَلَى النَّاسِ عَلٰى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْزٖيلاً ﴿١٠٦﴾
İSRA SURESİ 105 - 106. AYETİ MEALİ
İsra suresi 105 - 106. ayeti meali ve anlamı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlandı. İsra suresi 105 - 106. ayeti anlamı:
"(105) Biz Kur’an’ı sadece gerçeğin bilgisi olarak indirdik, o da (sana) yalnız gerçeği söyleyerek geldi; seni de ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
(106) Biz onu, insanlara aralıklarla okuyasın diye okumaya elverişli bölümlere ayırdık, peyderpey indirdik."
İSRA suresi tefsiri
Kur’an’ın “gerçeğin bilgisi” olmasından maksat, onun yalnızca gerçeği, doğruyu içermesi; Allah’ın varlığı, birliği, aşkın sıfatları, peygamberlik ve âhiret hayatı gibi temel dinî akîdeleri, bütün ilâhî dinlerde ortak olan evrensel hakikatleri bildirmesidir. Âyet aynı zamanda Kur’an’ın da hak olduğunu, yani hem Allah’ın kelâmı olduğunda kuşku bulunmadığını, hem de ebedî olarak kalacak olan değişmez hakikat olduğunu, gerçeğin ortaya konması dışında başka bir amaçla indirilmediğini dile getirmektedir (Râzî, XXI, 67-68). Taberî’ye göre Kur’an’ın hak olarak indirilmesinden maksat, onun adalet ve insafı, güzel ahlâkı, iyi ve övgüye değer davranışları emretmesi; zulüm, haksızlık, kötü huy ve çirkin davranışları yasaklamasıdır (XV, 177).