İspanya'da faşist diktatör Francisco Franco'nun ölümünden sonraki karmaşık dönemde ülkeyi yöneten eski başbakan Adolfo Suarez, 81 yaşında hayatını kaybetti.
Abone olİspanya'da faşist diktatör Francisco Franco'nun ölümünden sonraki karmaşık dönemde ülkeyi yöneten eski başbakan Adolfo Suarez, 81 yaşında hayatını kaybetti.
Suarez, solunum yollarındaki enfeksiyon yüzünden Pazartesi günü hastaneye kaldırılmıştı.
Kral Juan Carlos 1975 yılında Franco'nun ölümü ardından İspanya'nın çok farklı siyasi hiziplerini birleştirmek için Suarez'den yardım istemişti. 1981 yılına dek başbakanlık yapan Suarez, ülkenin en saygın siyasetçilerinden biri oldu.
Yaklaşık on yıldır Alzheimer hastalığı çeken Adolfo Suarez, bugün öğleden sonra Madrid'deki Cemtro Kliniğinde hayata gözlerini yumdu.
Suarez'in ölüm haberi ardından bir televizyonda konuşan Kral Juan Carlos, eski başbakanı müstesna bir meslektaş ve gerçek bir dost olarak niteledi. Kral Carlos, Suarez'in yaptığı her işte, Kraliyet'e ve temsil ettiği değerlere duyduğu bağlılığı, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve İspanya'nın sahip olduğu çeşitliliği dayanak aldığını söyledi.
Suarez'in oğlu Adolfo Suarez Illana, babasının ve Kral Carlos'un, Franco sonrası İspanya'da oynamış oldukları rollerden övgüyle sözetti ve iki liderin birlikte, tarihin akışını değiştirdiklerini kaydetti.
Adolfo Suarez, 1975 yılında pek tanınmayan ve Franco yönetiminde görev yapan bir kişiydi. Kralın başbakanlık görevine getirmesi ardından, gerek soldan, gerekse sağdan eleştiriler almıştı.
Ancak 1977 yılında yapılan, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki ilk demokratik seçimleri kazanmayı başaran Suarez, komünistler dahil tüm siyasi partileri yasallaştırdı ve 1978 yılında onaylanacak olan anayasanın hazırlanmasına öncülük etti.
23 Şubat 1981'de Franco yandaşlarının darbe girişimi sırasında yaşanan gergin dönemde, sükûnet sağlayan tavrıyla öne çıktı.
Eski İspanya başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero da, Suarez'in siyasi hayatının, muhalif seslerin de dikkate alınmasına, hoşgörünün desteklenmesine ve diyaloğa başvurulmasına dayanan demokratik geçişin bir zirvesi olduğunu kaydetti.