BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,46
ALTIN 2.941,53
HABER /  GÜNCEL

!İsmet İnönü hakkında şok suçlama

Kadriye Hanım, başta İsmet İnönü olmak üzere CHP’lilerin ihtilal öncesi darbecileri tahrik ettiğini söyledi.

Abone ol

Yarın 27 Mayıs. 1960 ihtilalinin üzerinden 44 yıl geçti. Dönemin tanığı ve İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’ın yeğeni Kadriye Çımbarcı, Zaman’a çarpıcı açıklamalar yaptı. Kadriye Hanım, başta İsmet İnönü olmak üzere CHP’lilerin ihtilal öncesi amansız bir muhalefet yürüttüğünü ve darbecileri tahrik ettiğini söyledi. Çımbarcı, bugün de benzer çabaların sürdüğünü belirtti. Çımbarcı, 7 Ocak 1946’da kurulan Demokrat Parti’nin 14 yıl boyunca kadın kolları başkanlığını yapmıştı. Darbeciler tarafından idam edilen Adnan Menderes için “Bütün derdi memleketiydi. İdamıyla dünyam yıkıldı. Hiç o kadar boğucu bir sesle ağladığımı hatırlamıyorum. Onun ba- şa gelmesiyle ilk kez insan olduğumuzun farkına vardık.” ifadesini kullandı. 95 yaşındaki Kadriye Hanım aradan geçen yarım asra rağmen Menderes sevgisinin azalmadığına işaret ederek, “Halk onda kendini bulmuştu.” dedi. Kadriye Çımbarcı, İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım'ın yeğeni. Baba tarafından ise yine Menderes'le aynı kaderi paylaşan bakanlardan Hasan Polatkan'ın akrabası. Yolu Demokrat Parti ile kesiştiğinde genç ve modern bir Türkiye kadını. Menderes'e ilk kez Eskişehir'de karşılaşmış. Burada kesişen yollar 14 yıl boyunca hiç ayrılmamış. Bu nedenle bu süre zarfında yaşanan olayların en yakın şahitlerinin başında geliyor. 27 Mayıs İhtilali'nin 44. yıldönümünde Zaman'a konuşan Kadriye Çımbarcı, Adnan Menderes, İsmet İnönü, Demokrat Parti ve ihtilalin hikayesini anlattı: 17 arkadaşla köy köy DP'i anlattık “Adnan Bey, Hasan Polatkan Bey ile birlikte Eskişehir'den milletvekili olmamı istedi. Ancak ben ‘bu görevi hakkıyla yapamam' diyerek bu teklifini kabul etmedim. Bunun üzerine çok nazik bir şekilde bana teşekkür edip ‘Pek kuvvetli bir aile terbiyesi almışsın' dedi. Daha sonra bana kadın kolları başkanlığı görevini verdi. Toplam 17 arkadaşla birlikte köy köy, ilçe ilçe dolaşarak DP'yi anlattık. Sonunda büyük bir başarı elde ettik.” “İsmet İnönü, topluma kıymet vermiyordu, sadece kendisiyle çevresindekileri düşünüyordu. Büyük bir baskı altındaydık. Adalet ve demokrasinin ne olduğunu bilmiyorduk. Halk olarak bir ümit ışığı arıyorduk. Adnan Bey'in başa gelmesiyle birlikte ilk defa insan olduğumuzun farkına vardık. Kendimize güvenmeye başladık. Bu durum aynı zamanda devletle kaynaşmamızı da sağladı. Böylece yıllarca beklediğimiz ümit ışığına kavuşmuş olduk. Bu yüzden Türk halkı onu kendinden, ailesinden biri olarak görüyordu. Çünkü Adnan Bey halka büyük değer veriyor, onlara adeta bir baba şefkatliyle yaklaşıyordu. İnsanlarla çok sakin ama etkileyici konuşurdu. Büyükle büyük, küçükle küçük olmasını çok iyi biliyordu. Bundan dolayı gittiği hemen her yerde yerde farklı bir sevgiyle karşılaşıyordu. Onun da, gittiği her yöreye farklı bir sevgisi vardı. Ama bu sevgisinin ortak noktası bütün memleket ve milletti. Bir işi yapmadan önce ‘iyi düşünün, memleketin adını kötüye çıkartmayın' diye sıkı sıkı tembihte bulunurdu.” İsmet İnönü’nün tahrikleri ihtilâlde etkili oldu “İsmet İnönü amansız bir muhalefet yürütüyordu. Bizi her yerde irtica ve rejim düşmanlığı ile suçluyordu. Oysa hiçbirimizin ne cumhuriyetle ne de laiklikle ilgili en ufak bir sorunu vardı. Hatta bizi ailecek Romanya’dan Türkiye’ye getiren Atatürk’e karşı büyük hayranlığımız vardı. Belli ki ortada bir kıskançlık vardı. Bu açıdan bakıldığında Demokrat Parti’nin CHP'den en önemli farkı halkın değerleriyle barışık olmasıydı. Bunu başaramayan CHP’liler, işi türlü iftiralara vardırıp kaba kuvvete dönüştürdü. Çok iyi hatırlıyorum CHP'liler, bazı yerlerde DP oylarının fazla çıktığı sandıkların bir kısmını yaktı, bazılarını ise nehirlere attı. Halk bütün engellemelere rağmen bunları tek tek toplayarak bize getirdi. En sonunda da yaptıkları tahriklerle darbe yaptırdılar. Bugün de benzer şeyler yapıyorlar.” İdam haberiyle dünyam yıkıldı hayatımda o kadar ağlamadım Kadriye Çımbarcı, Adnan Menderes'in darbe söylentileri altında gerçekleştirdiği 25 Mayıs'taki Eskişehir mitinginde bile ‘memleketi daha ileriye nasıl götürebiliriz’in gayreti içinde olduğunu belirtiyor. Çımbarcı, Menderes'in son mitingindeki havayı şöyle anlatıyor: “Valilik meydanında yapılan ve büyük bir kalabalığın dinlediği miting sırasında bir grup ‘ya ya, şa şa İsmet Paşa çok yaşa!' diye bağırarak geçiyordu. Adnan Bey bunlara müdahale ettirmeden konuşmasına devam etti. Bir süre sonra mikrofonun elektriğini kestiler. O yine susmayarak diğer mitinglerinde olduğu gibi konuşmasına coşkulu bir şekilde devam etti ve memleketi daha iyi noktalara götürmek için halktan kendisine yardımcı olmasını istedi.” Adnan Menderes, Eskişehir'deki bazı açılışlardan sonra Konya'ya gitmek üzere yola çıkıyor. Ancak Menderes'in aracı Afyon sınırlarında uçakla taciz ediliyor. Bunun üzerine Menderes, şoföründen ilk olarak milletvekili seçildiği Kütahya'ya gitmesini istiyor ve Kütahya Valiliği'nde gözaltına alınıyor. Kadriye Hanım, o gün ve sonrasında yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı: “Büyük bir şaşkınlık içindeydim. İdam haberi ise adeta dünyayı başıma yıktı. Bu kadar boğucu bir sesle ağladığımı hatırlamıyorum.” Menderes mitingleri başladığı yerde bitirdi Birçok yenilik gibi demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan mitingleri de Türk siyasetine kazandıran Adnan Menderes, ilk ve son mitingi aynı yerde yaptı. Partisinin Eskişehir'de düzenlenen son mitinginden iki gün sonra gözaltına alınan Menderes, ilk mitingini de aynı ilde gerçekleştirdi. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Menderes başkanlığındaki DP, oyların yüzde 53'ünü alarak iktidar oldu. 10 yıllık DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında, sosyal, kültürel ve ekonomik alanların yanında siyasette de çok sayıda ilke imza attı. Siyasete kazandırdığı ilklerin başında ise demokrasinin önemli unsurlarından biri olan açık hava mitingleri geliyor. Menderes'e kadar sadece kapalı alanlarda yapılan mitingler ilk kez onun zamanında meydanlara taşındı. Menderes, ilk açık hava mitingini ise Eskişehir'in Çifteler ilçesinde, Necip Fazıl'ın ‘Sakarya türküsü' şiirine ilham kaynağı olan Sakarya Nehri'nin doğduğu yerdeki meydanda yaptı. 1 Ekim 1950'de DP'nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen mitinge dönemin bütün imkansızlıklarına rağmen 25 binin üzerinde insan katıldı. Mitinge katılanlardan biri olan Şaban Şişman (78), o tarihî günü şöyle anlatıyor: “Merakla beklediğimiz Adnan Menderes'i ilçenin girişinde büyük bir konvoyla karşıladık. Yanında Celal Bayar ve Hasan Polatkan da vardı. Daha sonra konuşmanın yapılacağı alana geçtik. Miting günü köylerden, ilçelerden fayton, kamyon ve traktörlerle insanlar geldi. Mahşeri bir kalabalık vardı. Menderes burada çok etkileyici bir konuşma yaptı. Türkiye'yi güzel günlerin beklediğini, çok yakında ilçe ve köylere asfaltlı yolların yapılacağını ve elektriğin geleceğini söyledi. Aradan fazla zaman geçmeden yollarımız yapıldı, köylerimize kadar elektrik geldi. Mitingden sonra kendisine ayran ikram edildi.” Çifteler Belediye Başkanı Süleyman Bozdağı da, demokrasi tarihimizin ilk mitinginin ilçelerinde yapılmasından büyük gurur duyduklarını söylüyor. Bozdağı, ilçenin girişine yaptıkları ve üzerinde ‘Demokrasinin ilk yapıldığı ilçe' yazılı levha ile Adnan Menderes'e karşı küçük de olsa bir vefa borcu ödemeye çalıştıklarını kaydediyor.