BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

İsmailağa cemaatinin filtresi yok

İsmailağa cemaati hakkında çok şey söylendi. Mahmut Övür bir dönem ilgilendiği cemaati yazdı.

Abone ol

Sabah yazarı Mahmut Övür, Bayram Ali Öztürk cinayetinin ardından bu camaatin yapısını anlattı. Birçoklarınca dile getirilen cinayetin nedeni ' yoksa bir mecvup işi mi? Yazara göre kesin olan bir şey var ki cinayetlerin ilk olmadığı...

Yazı: Mahmut Övür
Kaynak: www.sabah.com.tr

-İsmailağa Cemaati, diğer tarikatlarla kıyaslandığında tam bir kapalı kutu. Bu nedenle yapılan analizlerin büyük çoğunluğu kulaktan dolma bilgilerden oluşuyor.
Cemaatle 1980'li yıllarda Nokta dergisinde çalıştığım dönemde de bir hayli ilgilenmiştim. O kapalı yapı nedeniyle bilgi sahibi olmak gerçekten zordu. Şimdi Bayram Ali Öztürk'ün öldürülmesi nedeniyle cemaat yeniden gündemde. Yine bir çok şey yazılıp söylendi. Ama son duyduklarım karşısında tam anlamıyla şoke oldum.
Cemaatin işleyişini iyi bilen biri şöyle diyordu:
"Bütün kavga hilafet kavgasıdır."
Eminim siz de şaşırdınız.
İstanbul Fatih Çarşamba'da kendilerine özgü bir yaşam kuran cemaat, aynı zamanda farklı bir yönetim anlayışına da sahip. Dışarıdan bakanların tarikat lideri diye adlandırdığı Mahmut Ustaosmanoğlu, aslında tarikat mensuplarına göre "halife" olarak kabul ediliyor. Bu yüzden de kavgaya "hilafet kavgası" deniyor. Bu kavganın sürdüğü cemaatin yakın tarihinde gerçekten de sayısız soru işareti var.
Bu soru işaretleri, 12 Eylül'de gözaltına alınan Mahmut Ustaosmanoğlu'nun kısa sürede tahliye edilmesiyle başladı. Ardından, Üsküdar Müftüsü'nün öldürülmesiyle devam etti.
Onu 1998 yılında bu kez "Halife"nin yerine geçeceğine kesin gözüyle bakılan damadı Hızır Ali Muratoğlu'nun öldürülmesi izledi.
Şimdi de Bayram Ali Öztürk.
Bunlar olurken, yerine geçmek için "kavga" edilen şahıs, yaşlı da olsa hala ayakta.
Peki tüm bunlar bir tesadüf mü?
Cemaati yakından izleyen biri şöyle diyor: "Bu cemaatin en önemli özelliği toplumun her kesimine açık olması. Psikolojik sorunu olan, toplumda tutunamayan insan, şalvarını, cüppesini giyip buraya geliyor. Yani filtresi yok bu cemaatin. Düşünsenize birkaç yıl önce kurmay düzeyinde bir adamı cinayete kurban gidiyor. Ama hala camiinin girişinde bir X-RAY cihazı yok." Acaba binlerce müridi olan, etki alanı denilenlerin aksine siyasetten bürokrasiye kadar uzanan bir tarikatın "kurmay" isimlerinin öldürülmeleri, basit bir "filtresi yok" yaklaşımıyla açıklanabilir mi?
Bu sorulara cemaatin etkili isimlerinin cevap vermesi gerekiyor.
Aksi halde cemaat hakkında oluşan soru işaretleri kafaları karıştırmaya devam edecek.