Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun karşı karşıya geleceği ve Türkiye'nin merakla beklediği ortak yayını sunacak olan olan gazeteci İsmail Küçükkaya çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Meğer Küçükkaya'nın annesi programı sunmasını istememiş...
Abone olBinali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun karşı karşıya geleceği ortak yayın bugün akşam saat 21.00'de yapılacak. Yayının moderatörü olan gazeteci İsmail Küçükkaya ise, Sözcü'den Yüksel Şengül'e konuştu.
Küçükkaya, “Yaklaşık 18-20 soru hazırladım Konularımız bellidir, İstanbul ve seçim. Kimse merak etmesin, zor soru kolay soru değil, sorulması gereken soruları soracağım” dedi.
Küçükkaya ayrıca, "Bir kesim var ki, bu programın yapılmasını istemediler. Ben Türkiye'nin kazanmasını istiyorum, onlar Türkiye'nin kazanmasını değil karışmasını istiyorlar. Beni baskı altına almak isteyenler, organize hareket edenler savcılar tarafından tespit ediliyor, yargı önünde hesap verecekler" açıklamasında bulundu. İşte Küçükkaya'nın yaptığı o açıklamalar...
Uğur Dündar'ın ismi geçince…
"– En baştan başlayalım, teklif nasıl geldi ve sonra neler yaşandı?
Hem CHP hem de AK Parti cephesinden ‘Bu programın moderatörü olarak düşündüğümüz isimlerden birisi sizsiniz' açıklamaları bana ulaştırıldı ama resmi teklif almadığım için üzerinde durmadım. O arada pek çok kişinin adı geçti ve sonunda Uğur Dündar gündeme gelince de benim için o an bu konu kapandı.
Bu milli bir görevdir
– Neden?
Çünkü, televizyon haberciliğinin bir numarası, efsanesi ve herkesin güvendiği bir isim, yaşayan bir efsane. Ardından Uğur Dündar inanılmaz bir şekilde sosyal medyada linç edilmeye başlandı. Sonunda o da bu yapılanları kabullenemedi ve çekildi. Aradan 10 saat geçmişti ki, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay beni aradı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Mahir Ünal'la birlikte olduğunu söyleyip ‘CHP ve AK Parti sizin adınızda birleşti. Parti liderlerinin onayından sonra size döneceğiz' dedi. Ertesi gün Altay tekrar aradı, Mahir Ünal ile birlikteydi. ‘Sayın İmamoğlu ve Sayın Yıldırım'dan sonra Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu sizin adınızı onayladılar. Bu programın moderatörü olmayı kabul eder misiniz?' dedi. Bir an bile düşünmeden, kabul ediyorum dedim.
– Küçük de olsa bir endişeniz, çekinceniz olmadı mı?
Hayır. Mutluluk ve gururla kabul ettim. Bu bir milli görevdir, bu vatan görevidir, Türkiye'ye hizmettir.
Bağımsız teknik ekip
– Gelelim teknik ekibe…
Bağımsız bir teknik ekip görev yapacak. İki taraf ortaklaşa karar verip, beraber bir seçim yaptılar. Programın yönetmenliğini ve yardımcılığını da benim ekibim üstlenecek. Ben bu programda Türkiye'nin bütün televizyon kanallarını temsil edeceğim.
– Programın yayını tüm kanallara açık olacak mı?
2 adayın karşılaşacağı Tarihi Buluşma programını dileyen televizyon kanalı, dileyen internet sitesi, dileyen radyo yayınlayabilecek. Bu arada FOX, Pazar günü program öncesi ve sonrasında özel yayınlarıyla vatandaşlarımıza özel bilgiler sunacak.
Annem kabul etme oğlum dedi
– Herkes bu akşam soracağınız soruları merak ediyor…
Yaklaşık 18-20 adet soru hazırladım. Bunlar her iki konuğuma soracağım sorular olacak. Ayrıca her ikisine de ayrı ayrı soracağım 3'er soru var. Konularımız bellidir, seçim ve İstanbul… Sadece benim değil halkın merak ettiği, cevap aradığı soruları hazırladım.
– Zaman konusunda sıkıntı olacak mı?
Elimde kronometre olacak ve her soruya 3 dakikalık cevap hakkı tanıyacağım. Bir sorun beklemiyorum.
– 'Soruları görelim' ya da 'Şu konulara girmesen iyi olur' gibi istekler geldi mi?
Hayır, bilakis Ekrem İmamoğlu da Binali Yıldırım da ‘Ne isterseniz sorabilirsiniz' dediler.
– Ortak yayını sunma teklifini kabul ettikten sonra ailenizin, annenizin tepkisi ne oldu?
Annem ‘Kabul etme oğlum' dedi ve ‘Bak, Uğur Dündar kabul etmedi, o senin büyüğün, en tecrübeli isim. Sen de girme bu işe evladım' diye ısrar etti. Ama ben onun kaygılanmasına gerek olmadığını söyleyerek ikna ettim.
– Uğur Dündar, 2002 yılında Deniz Baykal – Recep Tayyip Erdoğan programında moderatör olarak görev yapmıştı… O programı izlemiş miydiniz?
Elbette izledim o programı. Deniz Baykal ve Recep Tayyip Erdoğan'ın Uğur Dündar moderatörlüğündeki tartışması beni büyülemişti. Ayrıca muhabir olarak görev yaptığım yıllarda Emin Çölaşan'la Mehmet Barlas'ın televizyondaki canlı yayın programını da muhabir olarak çalıştığım gazete adına TRT Kavaklıdere Stüdyoları'nda izlemiştim. Çekim sonrası her ikisiyle konuşup, notlar almıştım. O her iki programı unutmam mümkün değil.
Eleştiriye açığız ama…
– Peki bu programı kabul etmekle riske girmediniz mi?
Herkes riski, programın yayını sırasında görüyor. Bana göre 21.00'de başlayıp 23.00'te sona erecek olan canlı yayında risk yok. Asıl risk programdan önceki günlerdeydi.
– Yaşadınız mı o riski?
Evet…Uğur Dündar'a saldıranlar beni de sosyal medyada linç etmeye kalktı. Bir kesim var ki, bu programın yapılmasını istemediler. Ben Türkiye'nin kazanmasını istiyorum, onlar Türkiye'nin kazanmasını değil karışmasını istiyorlar. Beni baskı altına almak isteyenler, organize hareket edenler savcılar tarafından tespit ediliyor, yargı önünde hesap verecekler. Eleştiriye açığız ama iftira ve karalama yapanın yanına kâr kalmayacak.
– Temel Karamollaoğlu 'İsmail Bey zor soru sorarsa tepki görebilir. Arada kalıp ezilmemek için dikkatli olmalı' dedi.
Kimse merak etmesin, zor soru kolay soru değil, sorulması gereken soruları soracağım. Ayrıca üslup çok önemlidir. Asla rahatsız edici bir üslubum olmayacaktır.
– Programdaki sürpriz olaylara müdahale yetkiniz olacak mı?
Bu programda inisiyatif kesinlikle bende olacak. Tarafların birbirlerinin sözlerini kesmesine izin vermeyeceğim.
– Taraflarla bu konuyu konuştunuz mu?
Program akışının ve cevap sürelerinin bozulmaması için birbirlerine müdahale etmemelerini söyledim. Her iki tarafı da yıllardır tanıyorum.
Bütün Türkiye izleyecek
– Stüdyoda başka kimler yer alacak?
İmamoğlu'nun ve Yıldırım'ın sadece birer danışmanı stüdyoda olacak. Parti bayrakları ya da amblemleri yerine sadece Türk bayrağını göreceğiz.
– Türkiye'de reyting rekorları kıracağı önceden belli olan böyle bir program hatırlıyor musunuz?
Pek çok bakımdan önemli bir program. Bütün Türkiye izleyecek, bütün kanallarda yayınlanacak. Sanırım pek çok açıdan ilkleri yaşayacağız. Demokrasi kazanacak.
– Bu tartışmada size göre kim nasıl davranırsa daha kazançlı çıkar?
Sakin kalan, yalın açıklamalar yapan, güven veren, doğal olan taraf kim olursa o kazançlı çıkacak elbette. Üç dakikalık cevap sürelerini en hesaplı kullanan avantaj elde edecek. Her iki tarafa da başarılar diliyorum.
– Asıl kazananın Türkiye olmasını dileyelim o zaman…"