BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

İslam'ı dünyaya bu kitapla anlatacak!

Hudson Enstitüsü'nde Türkiye Masası Başkanı Zeyno Baran Bryza'nın 'İslam' ve 'İslamcılık' kavramlarını ayırarak başlattığı tartışma çok konuşulacak

Abone ol

Hudson Enstitüsü'nde Türkiye Masası Başkanı Zeyno Baran Bryza, Amerika'da yeni çıkan kitabı 'Citizen İslam'ı (Vatandaş İslam) ve Batı'nın İslam dünyasına bakışını anlattı. Baran, Batı'nın İslam ve İslamcılar arasındaki farkı bilmediğini, dünya ve Türkiye için İslam'ın değil, İslamcılığın bir tehlike oluşturduğunu şu sözlerle vurguladı:

'Batı'nın anlamasını istediğim Müslümanların demokrat olabileceği ve İslam'ın demokrasiyle bağdaştığıdır. Ama İslamcılar demokrat olamazlar'

Akşam gazetesine ropörtaj veren Zeyno Baran Bryza'nın tespitleri yine çok konuşulacak bir tartışmayı başlatacak gibi görünüyor. İşte Akşam gazetesinde yayımlanan ropörtajın önemli satırbaşları...

VATANDAŞ İSLAM'I YAZMA FİKRİ

Bir yıl kadar önce çıkan 'The Other Muslims' (Diğer Müslümanlar) kitabının devamı aslında bu kitap. Orada farklı alanlarda çalışan, farklı geçmişleri olan ve Batı'da yasayan 10 Müslüman'ın görüşlerinden derleme yapmıştım. Hepsinin ortak noktası İslam'ı, İslamcılardan korumaktı. 'Vatandaş İslam'da ise bu alanda yaptığım araştırma ve tecrübelerimi okuyucularla paylaşmak istedim.

11 EYLÜL KIRILMA NOKTASI

11 Eylül öncesi ABD ve Avrupa ülkelerinde İslamla ilgili fazla düşünülmez, konuşulmazdı. Avrupa'da bazı kesimlerde Müslümanlara ve İslam'a karşı bir önyargı vardı ama toplum genelinde negatif konuşmalar hoş karşılanmazdı. Avrupa, Müslümanlık'la daha çok göçmenler dolayısıyla tanıştığından, göçmenlerin yaşayış tarzı ve İslam yorumlarını doğrudan İslam diniyle bağdaştırırdı. Bu nedenle İslami ve Müslümanları genelde modern hayata uyum sağlamakta zorlanan bir yapı şeklinde tanıdılar.

ŞÜPHE UYANDIRAN DAVRANIŞ

Batı'da çoğu kişi ilk başta bu eylemi İslam'la bağdaştırmadı. Ama aradan geçen on yılda, İslam adına yapılan terör olaylarının devamı sonucu Batı toplumlarında İslam'dan ve Müslümanlardan çekinme başladı. Ayrıca bu tür saldırılardan sonra kendi vatandaşları olan Müslümanlar genelde sessiz kaldılar. O da halkta ister istemez şüphe uyandırdı. 'Acaba problem İslam'ın kendisinde mi' diye. Bazı politikacılar artık açıktan İslam'a saldırıyorlar ve epey de destek bulabiliyorlar. Benim çalışmalarımdaki amaç, 'Müslümanım' diyen herkesin İslam'ı aynı şekilde yorumlamadığının daha iyi anlaşılması. İslam ve İslamcılık arasında ciddi fark olduğunun öğrenilmesidir.

İSLAM İLE İSLAMCILIK ARASINDAKİ FARK

İslam, kültürel, etik, spirituel, hatta bilimsel yönleri zengin olan, insanlara özgürlük ve sevgi üzerinde hayat kurmaya yönelik bir dindir. İslamcılık, insanları ve toplumu kontrol etmek amaçlı, belli bir din anlayışının herkes tarafından kabul edilmesinin gerektiğini düşünen, bunun için gerekirse şiddete dahi başvuran, temelinde korku ve öfke olan, kadından korkan ve kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman gören bir anlayıştır.

İSLAM DENİLİNCE İLK AKLA GELEN ÜLKE..

Genelde Batı'da İslam denildiğinde şeriatla idare edilen ve anayasasında kendisini 'İslam ülkesi' olarak tanımlayan ülkeler akla geliyor. Özellikle de İran ve Suudi Arabistan. Tabii Ortadoğu da İslam'la bağdaşmadığı ve bu bölgede demokrasi olmadğı için 'İslam ve demokrasi bir arada olmaz' diye düşünülüyor. Bu açıdan Türkiye çok önemli. Çünkü çoğunluğu Müslüman bir ülkede laiklik olduğunda demokrasinin de olabileceğinin kanıtı. Ama Türkiye'nin Müslüman çoğunluklu bir ülke olmasının altı çok çizildiğinde, buradaki İslam anlayışını bilmeyen Batılılar için soru işaretleri oluşuyor.

İSLAMCILARIN YÜKSELİŞİ 1979 SONRASI

Türkiye'de de, dünyada da İslamcı kesim özellikle 1979'dan sonra yükselişe geçti. O yıl üç önemli olay oldu. Birincisi; İran'da İslam adına devrim oldu ve bu dünyadaki pekçok İslamcıya (Sünni ve Şii fark etmeden) ilham verdi. İkinci olarak; İslamcılar kısa bir süre için Kabe'yi işgal ettiler. Bu da Suudi hükümetini endişelendirdi. Kendi Vahabilerinin ya da azınlık Şiilerin, İran devriminin ardından cesaret bulup yönetimlerine karşı ayaklanabileceğinden korktular. Kabe'nin kontrollerinden çıkması ve İran'ın Müslüman dünyasının lideri olabileceği endişesiyle dünyada Vahabiligin yayılmasının önünü açtılar. Üçüncüsü; Sovyetler Afganistan'ı işgal etti ve Batı, komünizme karşı İslamcılığın yayılmasını kendi çıkarlarına uygun buldu. ABD için düşman İran Şii İslamcılığına karşı dost Suudilerin Sünni İslamcılığının yayılması mantıklı görüldü. Aradan gecen otuz yılda birçok kişi İslam'ı İslamcılardan öğrendi. Bir nesil böyle yetişti, simdi bu yapılan yatırımların meyveleri toplanıyor.

MÜSLÜMANLAR TARİHLERİNİ ÖĞRENMELİ

ÖNSÖZ SÜLEYMAN DEMİREL'DEN
Kitapta, Müslüman çoğunluğu olan ülkelerin liderlerinin ve önemli düşünürlerinin, işadamlarının vs. artık İslamcılığa karşı İslam'ı savunması gerektiğini söylüyorum. Bu nedenle Türkiye gibi önemli bir ülkenin uzun süre cumhurbaşkanlığını yapmış, dünyadaki akil adamlardan Sayın Demirel'in düşüncelerinin de bilinmesinin faydalı olacağını düşündüm. Kendisi bu konulara uzun yıllar kafa yormuş bir lider. Demirel, dinle devlet ilişkilerinin ayrılması gerektiğini çok net bir biçimde söylüyor. Bu yaklaşım Türkiye'de normal olarak görülüyor çünkü TC'nin kuruluş felsefesi bu. Ancak Müslüman ülkelerin çoğunda ve Batı'da pek çok ülkede bu görüşte olanların sesi duyulmuyor.

 Müslüman halklarla iyi ilişkiler kurulmalı ama bu İslamcıların önünü açmak anlamına gelmemeli. Batı'nın bilmesi gereken, Müslümanlar arasında bir anlamda ilan edilmemiş bir iç savaş yaşandığıdır. Nedeni de İslam'ı kimin temsil edeceğidir. İslamcılar mı yoksa İslamcı olmayan Müslümanlar mı? Batı, eğer İslamcıların yanında yer alırsa, hem İslamcı olmayanları zayıflatmış hem de kendi çıkarlarını baltalamış olur. Çünkü İslamcılarla asla uzun dönemde işbirliği yapamaz. İslamcıların uzun vadede hedefi, Batı'ya karşı Müslüman kimliğinin oluşmasıdır. Kitabımda özellikle eleştirdiğim nokta, şiddet kullanmaya meyilli İslamcılara karşı olan ama aynı radikal ideolojiyi benimseyen İslamcıların desteklenmesidir. Sanki terörizmin durması için tek çare İslamcıların güçlenmesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Sonuçta terör bir taktiktir. Amaç dünyanın İslamlaştırılması ise, o zaman Batı, İslamcıları destekleyerek teslim bayrağını indirmiş oluyor... Batı'nın anlamasını istediğim, 'Müslümanların demokrat olabileceği ve İslam ve demokrasinin bağdaştığıdır.' Ama İslamcılar demokrat olamazlar. Çünkü İslamcılık ve demokrasi birbirine zıt sistemler.

FETHULLAH GÜLEN İSLAMCILIĞIN NERESİNDE

Geniş bir yelpaze düşünün. Bunun bir ucunda El Kaide gibi terörist gruplar, diğer ucunda da devlet politikası ve sosyal düzenin İslami kurallara göre düzenlenmesini arzulayan kişiler var. Bu uçtaki gruplar arasında da farklı düşünceler mevcut. Fethullah Gülen cemaati bu yelpazenin en sabırlı, en uzun vadeli düşünenlerinden. Cemaatin birçok söylemi ve eylemine baktığınızda İslamcı demek zor.

DÜNYAYA DUYURMAK ÖNEM

Yapılması gereken İslam ve İslamcılık arasında fark olduğunu anlamak. İslamcılık diye ciddi ideolojik bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu görmek şart. Ardından da İslamcı olmayan Müslümanlar ve Batı'da çözüm üretmek isteyenlerin 21. yüzyıla uygun bir İslam anlayışının geniş kitleler tarafından kabul edilmesi için çalışması gerekmektedir. Müslümanların kendi tarihini daha iyi bilmesi lazım ki Müslümanların Batı medeniyetinde önemli yer tuttukları görülsün. İslam ve demokrasinin neden bağdaştığının argümanlarını dünyaya duyurmak da önemli.

ekran-resmi-2011-12-08,-9.43.57-am.png

Kaynak: Akşam