BIST 9.185
DOLAR 34,38
EURO 36,85
ALTIN 2.968,42
HABER /  GÜNCEL

İslam'da büyünün yeri var mıdır?

Yıllardır süregelen İslamiyet’te büyü var mı,yok mu tartışmalarını Türkiye’nin önde gelen ilahiyatçıları Vatan Gazetesi'nden Mustafa Uçar Altuntaş'a değerlendirdi.

Abone ol

Din alimleri büyünün İslamiyete aykırı olduğu görüşünde birleşirken, büyünün yapılan kişiyi etkileyip etkilemeyeceği konusunda ise farklı görüş belirtti.

İslamiyet’te büyü var mı yok mu tartışmasına Türkiye’nin önde gelen din alimleri son noktayı koydu.

Prof.Dr.Beyza Bilgin: Büyü vardır

İslamda büyü olmamalıdır. Vardır ama yanlıştır. Büyü yapmak İslamiyet’e aykırıdır. Güç Allah’ın elindedir. Büyü sihir başkalarının aleyhine yapılan bir şeydir.Vardır ama olmamalıdır. İnsanlar buna tevessül etmemelidir. İki tane affedilmeyen günah vardır. Birisi Allah’a inkar, öbürü de kul hakkıdır. Büyü yaptırmak her ikisine de giriyor. Başka güçleri tanıma oluyor. Affedilmeyecek günah oluyor. Büyüyü bozmak için yapılan da büyüdür. Bunlara bulaşmamak en iyisidir. Benim rahmetli hocamın bir sözü var, bende sık sık kullanırım ‘Akıllı insanı büyü tutmaz’ diye. Kendini bilen insan kendisinde bir değişiklik olduğunda fark eder. Bu ben değilim ben nasıl böyle bir davranış yapıyorum der. O zaman gider birisine danışır, danışacağı kişi de günümüzde psikologlardır.

Prof. Dr. İlyas Çelebi: Büyü diye birşey yoktur

Sihir eski tabiriyle gizli ilimler diye hitap ediliyor. Bugünkü bilimsel anlamda sebep sonuç ilişkileri kurulamayan bir işlem. Çoğu zaman spekülasyona açık.Adam sebepsiz olarak ben bunu böyle yaptım diyor. İnsanların aldatılmasına kandırılmasına şarlatanlığa müsait bir kapı. Büyü ve sihiri genellikle İslam alimleri gruplandırıyorlar.Göz bağcılık dediğimiz insanların gözünü boyamak suretiyle ilizyon gibi işlemler yapanlara sihirbaz deniyor. Bir başka grup cinlerden faydalanıyor.Onlarla iletişime geçip haber aldıklarını iddia ediyor. Bir grupda özellikle gök cisimlerinden tılsımdan yıldızlardan burçlardan etkilenerek işlem yaptığını söylüyor. İslam dininde bu işe bakışın temeli şu : Tevhid inancına aykırı mı değil mi söylenen şeyler? Eğer böyle bir şirke sebep olan durum söz konusu değilse gerisi tamamen insanların bir iddiasıdır. Bu iddianın doğru olup olmadığı bilimsel kriterlerle ölçülür.Adam ben şunu yaptım diyor yaptıysan bize ispat et diyoruz, edemeyince de yapmadığı ortaya çıkıyor. Din açısından bakış itikad bakımındandır. Kuran ı Kerim’ de büyü kelimesi negatif anlamda kullanılıyor. Peygambere düşmanlarının bir ithamı şeklinde kullanılıyor. Kuran ı Kerim’ de o ne büyücüdür ne kahindir Allah’ın peygamberidir diye geçiyor. Kuran ı Kerim’de ey insanlar büyü diye bir şey vardır siz bunun varlığına inanın diye bir şey yoktur. Cahiliye döneminde insanların kabullendiği bir inanç. İslam dini Allah inancına aykırı olan taraflarını redediyor. Cinleri Allah’ın yardımcıları gibi düşünenleri islam dini redediyor, büyücüler peygamber diyorlar islam dini bunu redediyor. Ama şirke Allah inancına aykırı şeyler söylemeyen insanlar için biz diyoruz bu dini problem değil. fizikçi,sosyologların meselesi bu. Dini problem değil. Peygambere sihir yapıldığı rivayetleri de saih değildir.Peygamberimize sihir yapıldığına dair iddialar Medine’de ileri sürülüyor. Nas Felak sureleri onun üzerine nail oldu deniyor. Halbuki Nas ve Felak sureleri Mekke’de nazil olmuştur. Benim kanaatim aziz peygambere sihirin etkisi olmamıştır.

Prof.Dr.Abdülaziz Bayındır: Çıkarcıların oyunudur

Büyü, hedef kitlenin bilmediği yöntemlerle olağanüstü güce sahip olduğu izlenimini vererek insanları etkileyip çıkar sağlamaya yönelik söz ve uygulamalardır. Yalana dayandığı için büyü yoluyla hiçbir sonuç alınamaz. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Büyücü nerede olursa olsun hedefine ulaşamaz.” (Taha 20/69)

Büyücü, insan üstü güçlere sahip olduğu izlenimini vererek kendini tanrılaştırdığı için Peygamberimiz şöyle demiştir: “Kim büyü yaparsa şirke düşer”(Nesâî, Tahrîm: 19)

Gelecekten haber verdiğini söyleyen kişiler de vardır. Peygamberimiz demiştir ki; “Gelecekten haber veren kişiye giderek bir şey soran ve söylediğini doğru sayan kişinin kırk gün namazı kabul edilmez” (Müslim, Selâm: 125, (2230))