BIST 9.673
DOLAR 35,18
EURO 36,65
ALTIN 2.959,49
HABER /  GÜNCEL

İslamcı yazar dershane için formülü buldu

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, bugünkü köşesinden dershane gerilimen çok tartışma yaratacak bir öneriyle katıldı.

Abone ol

Hükümet ve Gülen cemaati arasında tırmanan dershane tartışmasına Milli yazarı Mehmet Şevket Eygi'den ilginç bir yazı geldi.

Türk eğitim sistemini bugünkü köşesinden eleştiren Eygi, dershanelerin açılmasının nedenini 1928'de yapılan dil devrimine bağladı.

"1928’de büyük ve öldürücü bir kültür kopukluğu olmuş, bin yıllık millî yazımız yasaklanmış. Bu yasak yetmiyormuş gibi devlet terörü ile lisanımız değiştirilmiş, dejenere edilmiş" diyen Eygi, Türkiye'nin kökten eğitim sisteminin değiştirilmesini gerektiği söyledi ve skandal bir öneride bulundu:

"Önce Türkçe okuma yazma öğretilecek. 1928’den sonraki Latin Agop Dilaçar Türkçesi değil, en az bin yıllık Türkçe."

İşte Eygi'nin bugünkü köşesinden çarpıcı bölümler...

EĞİTİM ne demektir?..

Bu soruya verilecek ilk cevap, şudur: Çocuklara, genç nesillere anadillerini okuyup yazmayı, edebî yazılı Türkçeyi öğreten kurumdur.

Bizim eğitimimiz okuma yazma öğretiyor ama bu nasıl bir okuma yazmadır?

Halkımız, 1928’den önce yazılmış, basılmış Türkçe kitapları, belgeleri, kitabeleri, dedelerinin mezar taşlarını okuyamıyor. Okumasını öğrense bile mânasını anlayamıyor.

Niçin?

1928’de büyük ve öldürücü bir kültür kopukluğu olmuş, bin yıllık millî yazımız yasaklanmış. Bu yasak yetmiyormuş gibi devlet terörü ile lisanımız değiştirilmiş, dejenere edilmiş. O hale gelmişiz ki, yirminci asrın ilk çeyreğinde yayınlanmış olan sade Türkçe romanlar bile, edebî zengin Türkçeden uydurukçaya tercüme ediliyor.Sömürgeci vesayet rejimi eğitimi boza boza, dejenere ede ede bugünlere geldik.

UCUBE SİSTEM

Dünyanın hiçbir medenî ülkesinde olmayan paralel dershane eğitimi diye bir ucube çıkarttık. Çocuklarımız liselerde cebir geometri fizik kimya okuyor ama doğru dürüst öğrenemiyor ve büyük paralar ödeyerek dershanelere gitmek zorunda kalıyor.

DERSHANE DEYİP GEÇME

Dershane deyip de geçmeyelim, bunların bir de parasal yönü var. Senede on milyarlarca dolarlık bir sektör.

İngiltereyi İngiltere yapan liseleridir… Almanyada gimnazyumlar… İsviçrenin mükemmel okulları… Japonyanın, Çinin, Singapurun, Güney Korenin vasıflı okulları.

İngiltere'nin Eton Koleji öyle ciddî bir eğitim kurumudur ki, talebeler okulda frakla dolaşır.
Bizde lise son sınıf öğrencisi bir gence, Ömer Seyfeddinin 1927’de basılmış bir hikaye kitabını verin, aval aval bakar. Çince mi, Tibetçe mi, Japonca mı, Fenikece mi?..
Bir Türkiyeli Türkçeyi ne kadar biliyorsa seviyesi, rütbesi o kadardır.

KENDİNDEN ÖRNEK VERDİ

Türkçe bir tarafa, okullarımızda fen dersleri de doğru dürüst okutulup öğretilemiyor.
Bendeniz liseden 1952’de mezun oldum. O zamanlar ne dershane vardı, ne bugünkü gibi genel üniversiteyi giriş imtihanı.
Ankara Siyasal Bilgilere her yıl imtihanla 150 öğrenci alınırdı.
Bazı gözde fakültelere öncelikle lise diplomaları parlak öğrenciler alınırdı… O kadar.
Şu son günlerde bir dershane savaşıdır gidiyor ve şiddetli kavgalar çekişmeler yaşanıyor. Bir bardak suda fırtınalar kopartılıyor.

UFAK TEFEK TADİLAT OLMAZ

Bugünkü Kemalist, vesayetçi, kolonyalist eğitim sistemi ufak tefek tadilatla, sağına soluna yama yapmakla, palyatif ıslah tedbirleriyle kesinlikle düzelmez.

Bu eğitimi kökünden değiştirip, yerine medenî ülkelerde olduğu gibi vasıflı bir eğitim getirmek gerekir. Önce Türkçe okuma yazma öğretilecek.1928’den sonraki Latin Agop Dilaçar Türkçesi değil, en az bin yıllık Türkçe.
Edebiyat meraklısı lise mezunu gencimizin eline Osmanlıca bir Fuzulî Divanı verilecek, gürül gürül okuyacak, metin şerhi yapacak.
Tarih, coğrafya, mantık, psikoloji, ahlak, metafizik, estetik, sanat konusunda harika kompozisyonlar yazabilecek.
Test usulü sınavlar aldatmacadan ibarettir.
Bizdeki ders kitapları acınacak derecede geri, ilkel ve basittir.
Türkiye niçin bir çirkinlikler meşheri haline geldi… Mimarlık ve şehirciliğimiz niçinbugünkü hale düştü?... Liselerde estetik ve sanat kültürü verilmediği için.

ATATÜRK AŞAĞI, ATATÜRK YUKARI

Atatürk aşağı, Atatürk yukarı… Bizi Atatürk kurtardı…1919’da Samsuna çıktı, Padişahı kovdu, cumhuriyeti kurdu, egemenlik kayıtsız şartsız ulusun oldu… Bunlarla eğitim olmuyor.
Bir ülkenin başarısının göstergeleri gökdelenler, rezidanslar, otoyollar, diğer maddî eserler değil, eğitim sistemi ve okullardır.

Türkiye kurtulmak, ilerlemek, ayakta kalmak istiyorsa Japonyadaki, Tayvandaki, Güney Koredeki ve medenî Avrupa ülkelerindeki okullar gibi vasıflı ve gerçek mekteplere sahip olmalıdır.

FUZULİ ANLAMAYANA LİSE DİPLOMASI VERİLMESİN

Lise mezunu bütün Türkiyeliler bin yıllık edebî, yazılı, zengin kültür Türkçesini okuyup anlayabilmelidir. Türkçesi yeterli olmayanlara lise diploması verilmemelidir.
Üç yüz kelimelik sokak, çarşı pazar, günlük iletişim Türkçesiyle köy olmaz kasaba olmaz.
Otuz kişilik bir lise son sınıf dershanesinde en az beş çocuk Fuzulî divanını okuyup anlayabilmelidir.