Taksim'de bir gencin polis merkezinde dalağı patlayıncaya kadar dövülerek yol kenarına atılması ile ilgili davada savcı skandal bir karar verdi
Abone olTaksim Polis Merkezi'nde dalağı patlayacak kadar dövülen gencin davasında savcı, ''İnsan onuru ile bağdaşmayan, kişilerin aşağılanmasına yönelik davranışlar içermediğinden işkence sayılmaz" dedi.
Beyoğlu'nda, Mehmet Nezir Çirik adlı gencin 10 Ağustos 2007'de Taksim Polis Merkezi'nde dalağı patlayacak kadar dövülerek yol kenarına atılması ile ilgili 12 polisin 'ağırlaştırılmış işkence' savıyla yargılandığı davada skandal bir mütalaa verildi.
Radikal gazetesinin haberine göre, Savcı, "sanık polislerin iki gence gaz sıktığını, copla vurup yerde tekmelediğini, dayak sonucu bir gencin dalağının alındığını" belirtip, bu davranışlar için, "insan onuru ile bağdaşmayan, kişilerin aşağılanmasına yönelik davranışlar içermediğinden işkence sayılmaz" dedi.
Mardinli Nezir Çirik, arkadaşı Arif Kılınç'la beraber, 5 yıl önce Tarlabaşı'nda gözaltına alındı. Üzerinde çakı bulunduğu iddiasıyla Taksim Polis Merkezi'ne götürülen iki şüpheli, nezarethanede sigara içtikleri iddiasıyla dövüldü. İddiaya göre polisler, karakolun önüne gelen Kılınç'ın eşi ve akrabasıyla birlikte iki arkadaşı burada da tekrar dövdü. Bu esnada fenalaşan ve konulduğu polis aracından Dolapdere'de atılan Çirik'in dalağı patlamıştı ve arkadaşlarının yardımıyla kaldırıldığı hastanede dalağı alındı
Olayla ilgili ilk dava ise 'polise mukavemet' iddiasıyla Çirik ve arkadaşına açıldı ancak beraatla sonuçlandı. Polislerle ilgili sorurştuma ise 34 ay sürdü ve 12 polis için, 'ağırlaştırılmış işkence' suçlaması ve 6-24 yıl arasında hapis istendi. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın son duruşmasında ise duruşma savcısı Osman Çakır, 'ağırlaştırılmış işkence' diyen meslektaşının aksine, 7 polis için 'kasten yaralama' suçunu yeterli gördü. Çakır'ın şaşırtıcı mütalaası şöyle: "Eylemin kasten yaralama olduğu, insan onuru ile bağdaşmayan, kişilerin aşağılanmasına yol açacak davranışları içermediğinden işkence boyutuna varmadığı..."