Örgütü üyesi olmaktan gözaltına alınan iki kadına, polisin yeni işkence tekniklerinden olan "tükürük yutma" uygulandı...
Abone olGeçen eylül ayında gözaltına alınan iki genç kadın, elektrik, kaba dayak ve tacizle yetinmeyen polislerin, ağızlarına tükürüp zorla yutturduklarını iddia etti... Kadınların ifadeleri Adli Tıp raporlarıyla da belgelenince, İstanbul Savcısı Kemal Çalışkan, suçlanan 4 polis hakkında 8'er yıl hapis istemiyle dava açtı... Siirt'ten İstanbul'a göç eden bir ailenin kızı olan ve bir tekstil atölyesinde çalışan 22 yaşındaki Naciye Çoğaltay, 23 Eylül 2002'de Atışalanı Köprüsü üzerinde yeğeniyle birlikte yürürken "yasadışı örgüt üyesi olduğu" iddiasıyla gözaltına alındı. Bu olaydan bir gün sonra, Edirne Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'ndeki eğitimini bırakmak zorunda kalarak ağabeyinin yanında pazarlama işinde çalışan 28 yaşındaki Sunay Yeşildağ da ablasının evinden çıktıktan sonra Göztepe'de aynı gerekçeyle gözaltına alındı. 15 günlük rapor aldılar Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından tutuklanarak cezaevine konulan iki kadın, işkence gördüklerini öne sürdü. İşkence iddiaları Adli Tıp Kurumu'nun raporlarıyla belgelendi. İstanbul Savcısı Kemal Çalışkan, kadınların şikâyeti ve Adli Tıp'ın raporuna dayanarak 4 Nisan 2003'te dava açtı. İddianamede, Çoğaltay ve Yeşildağ'ın 15 gün işgücünden yoksun kalacak şekilde fiziksel ve ruhsal travmaya maruz kaldıkları, küfür, kaba dayak, elektrik, saç çekme ve tacizin dışında ağızları açılarak içine tükürüldüğü ve zorla yutmaları için ellerinin arkadan tutularak kafalarına rastgele vurulduğu belirtildi. Tedaevi görüyorlar İddianamede, kadınları sorgulayan sanık polisler Ömer Özüyılmaz, Ömer Faruk Albayrak, Feyzullah İlker Serdar ve Özkan Ekinci'nin işkence suçundan 8'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Davanın ilk duruşması, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 13 Haziran'da yapılacak. Sanık avukatları, Türkiye'de işkencenin devam ettiğini gösteren davanın adaletin de en hızlı şekilde işkencecinin yakasına yapıştığının kanıtı olduğunu söyledi. İfadesinde polislerin kendisini sürekli aşağıladığını belirten Yeşildağ, ağzına tükürmeleri nedeniyle birkaç kez kustuğunu anlattı. Avukat ve yakınlarının iddiasına göre, Yeşildağ ve Çoğaltay, yaşadıkları travma nedeniyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi görüyor. 'Kardeşimin siyasetle hiçbir ilgisi yoktu...' Naciye Çoğaltay'ın ablası Nezahat Çoğaltay da, 1993'te Mardin'de hemşire olarak görev yaparken, kamuoyunun yakından bildiği "Şükran Aydın işkence ve tecavüz davası" için girişimlerde bulunduğu gerekçesiyle memuriyetten atılmıştı. Çoğaltay, "Benim memuriyetim bitti ama bir gün kardeşimin de başına bunların geleceği aklımın ucundan geçmezdi. Çünkü siyasetle inanılmaz ilgisizdir. Cezaevinde bile süslenip oturuyor. Bana, 'Sen ağır bedeller ödedin bir nedeni vardı, peki ben neyin bedelini ödüyorum?' diye soruyor" dedi. Kaynak : Milliyet