D.B.Tercüman'da yazan Aykut Işıklar bugünkü köşesinde, "Ünlüler Çiftliği"deki ünlülerin üçünçü sınıf olduğunu ve çiftlikte sahtekar bir ortamın bulunduğunu söyledi.
Abone olD.B.Tercüman gazetesinin yazarı Aykut Işıklar, ünlüler çiftliğinde yarışan ünlüleri adeta topa tuttu. Işıklar, bu tür yarışmalar sayesinde, halkın ünlüleri daha iyi tanıyacağını "Keşke Büyük Starları da Ünlüleler Çiftliği'ne kapatsalar" yazısında belirterek, şu eleştirilerde bulundu:
KEŞKE BÜYÜK STARLARI DA ÜNLÜLER ÇİFTLİĞİ'NE KAPATSALAR
Ünlüler Çiftliği programını kim düşünmüş, kim gerçekleştirmiş ve kim ekranlara getirmişse... Allah ondan razı olsun. Tuttuğu altın olsun. Keşke tüm TV kanalları da ATV gibi çiftlikler kursa da süper ünlüleri kapatsa.
Şu ana kadar Ünlüler Çiftliği'ne girenlerin hiçbiri 'önemli isim' değil. Çoğu yıllar önce şansını denemiş ama başaramamış üçüncü sınıf şöhretler. Sizin anlayacağınız ya işsiz-güçsüz ya da 'Belki bu çiftlik sayesinde unutulan ismimi anımsatır, üç-beş kuruşluk iş kaparım' diye düşünenler. Örneğin yıllardır ortalarda olmayan Ali Atik ne yaparsa yapsın kimin umurunda? Siz hiç Hakan Ural'ı oyuncu kabul edene rastladınız mı? Yasemin Kozanoğlu'nu, hele Banu Alkan'ı normal insan kabul edeni tanıyor musunuz?
Şöyle Hülya Avşar, Sezen Aksu, Gülben Ergen, Seda Sayan, Türkan Şoray, Kadir İnanır gibi gerçek ünlüler çiftliğe girse de, halk onları izlese. Makyajsız, peruksuz hallerini görse... Bahçede çamaşır yıkarken, sabah uykudan kalkınca kendinle mukayese etse... Doğal konuşmalarını dinleyip ne kadar kibar ve kültürlü (!) olduklarını kulakları ile duysa...
Ama TV kanalları da bu süper ünlülerin, her saatini bize gösterseydi. Ahhh ne kadar iyi olurdu. Eminim çok insan mutlu olurdu. Çünkü onları kendinle mukayese ederdi. Sonra da kocasına 'Ben şundan daha güzelim, daha kültürlüyüm, daha iyi kalpliyim, daha inançlı ve iyi insanım' diyerek hava atardı. Yalan da değil hani... Tuğba Altıntop'un makyajsız halini görüyoruz. Sokaklarda binlerce Tuğba var. Hele Güllü... Allah göstermesin.
Birlikte fotoğraf çektiremeyenler aynı çiftlikte nasıl yaşar?
Popüler sanatlar ile uğraşırken Türkiye genelinde ünlü olmuş kişilerin yıllardır gerçek yüzünü yazmaya çalışıyorum. Ama doğrulara inanmak çok kişinin işine gelmiyor. Yalan dünyada yaşamayı sevenler çoğunlukta. Üstelik doğruları bildiği halde...
'Bu kişi duygularınızı sömürüyor, sevginizden, iyi niyetinizden para kazanıyor' dedikçe üzerime gorillerini veya tetikçilerini gönderdiler. Hakkımda iftiralar attılar. Sağ olsun kıskanç gazeteci arkadaşlarım da onlara yardımcı oldu. Kimi vatandaş, önce boynuma sarılıp 'Magazinci olarak doğruları bir tek sen yazıyorsun. Bu insanları senin sayende tanıyoruz' diyerek teşekkür etti. Ama o ünlülere rastlayınca da 'Biz seni çok seviyoruz. O adam senden ne istiyor? O yazılara inanmıyoruz' diyerek beni kötüledi. Sonuçta hep haklı, dürüst, idealist ünlüler oldu.
'Halkımız demek ki böyle insanları daha çok seviyor. Ben de doğruları yazmasam mı? diye düşünmeye başladığım sırada...
'Ünlüler Çiftliği' sanki ilaç gibi geldi. Halkımız toz konduramadığı kişilerin küçük kesitini, daha yakından tanıyınca şok oldu. 'Sinemada, sahnede ve TV programlarının dışında ne kadar farklılar' diyor.
Tabii 'Ünlüler Çiftliği', sabahları ekrana gelen kadın programlarına benzemiyor. Oralarda yalancılık ve sahtekârlık var. Devamlı 'daha güzel görünüyor muyum' diye monitör aranır. Konuşmalarda hep 'Ay canım bugün çok güzelsin, ay canım biliyorsun ben her programa katılmıyorum. Senin ki çok güzel diye davetini seve seve kabul ettim' şeklinde muhabbet vardır. Tabii program bitince 'Nereden buldunuz bu kadını? Ondan nefret ederim. Ağzından iki kelime laf alacağım diye göbeğim çatladı' denir. Konuk şarkıcı da mutlaka 'Çok geri zekalı kadın. Şöyle doğru dürüst iki soru soramadı ki konuşayım, her şeyi anlatayım. Bak yeni albümümü kıskançlılığından sormadı bile. Şeklinde klasik dedikodu yapar.
Sonuçta; Allah bana bu günleri de gösterdi. Hak verenlerin müthiş çoğaldığını her gün yollarda görüyorum. 'Yaaa Seren ne garip kızmış' diye önüme çıkanlar mı, 'Şu Güllü mü nedir? O ne öyle', ' Şu ne kadar ilginç bir kadın, bu manyak mı?' diyenler... Veya 'Banu Alkan ile dalga geçildiği zaman üzülürdüm. Şimdi seviniyorum' diye itiraf edenler. 'Rafet El Roman o kadına az yapmış' gibi yorum yapanlara bile rastladım. Ki demin söylediğim gibi bunlar üçüncü sınıf ünlüler. Ya birinci sınıf yani çok özellerini ve de akıllılarını tanısalar ne yaparlar? Rahmetli Zeki Müren hep 'sanatçının iki tahtası eksik 'derdi. Siz daha sadece iki tahtası eksikleri gördünüz. Ya on tahtası eksikleri görseniz...
Süper ünlüler değil bir hafta çiftlikte yaşamak, yan yana fotoğraf bile çektiremiyorlar. On yıl 'Hürriyet'in Altın Kelebek'in onur tablosu' fotografları çekilirken , acaba ömrümün kaç yılı orada geçti? Neler çektiklerimi sadece Allah ile ben bilirim. Gizlice istenilen 'En ortada ben olayım' ricasını nasıl unuturum. 'Dünya iyisi kadın' Türkan Şoray hanım... ne günlerdi değil mi? Emel Sayın ile Ajda Pekkan arasındaki yıllarca devam eden kadınsal ve de güzellik rekabeti... Rahmetli Zeki Müren'in hepsini böcek gibi görmesi, Müjde Ar ile birlik olup İbrahim Tatlıses ile dalga geçen Sezen Aksu... Biliyorum imkânsız. Ahhh onlar çiftlikte olsa da izleseydiniz. Eminim üç bilemediniz beş sanatçıyı severdiniz... Diğerlerinin adını bile anmazdınız. YAZI:D.B.TERCÜMAN